--spoiler--
Rodinin onca heykeli varken Düşünen Adam heykelinin kopyasının akıl hastanesinin bahçesine dikilmesi fikri, 1950li yıllarda başhekimlik yapan Fahri Celal Göktulgadan çıkmış. 1953 yılında bir dergide heykelin fotoğrafını gören Başhekim Göktulga, heykelin yapımı için orada yatan hastalardan heykeltıraş Kemal Künmata ricada bulunmuş. Aslında güzel sanatlar mezunu olmayan, Bakırköyde yaşayan Künmat, eli yatkın olduğu için Rodinin eserini yapmayı kabul etmiş. Bakırköydeki taş ocaklarının birinden çıkartılan devasa kaya, askeri birliklerin de yardımıyla bugünkü heykelin durduğu yere getirilmiş. Düşünen Adamı yontmaya başlayan Künmat, heykelin bitmesine az kala "Ben bu kadar emek harcıyorum, paramı isterim..." demeye başlamış. O dönem başhekim yardımcısı olan Faruk Bayülkem, Künmatın, Düşünen Adam için 40 bin lira istediğini söylüyor. Başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde zaten heykel ödeneği olmadığı için Künmatın talebi geri çevrilmiş. Bunun üzerine alıngan heykeltıraş, heykelin elini çenesine koyduğu kolunu yapmadan öylece bırakmış. Göktulga, Künmatın hastanede çekip gitmemesi için ikna edilmek üzere Bayülkemi görevlendirmiş. Künmata para verilmemiş ama özel odalarda yatırılmış, gömlek alınıp hediye edilmiş. Bakırköylü Rodin, emeğinin karşılığını alamayınca heykeli öylece bırakarak gitmiş. Heykel 6 ay boyunca kolsuz beklemiş.
Hastane yönetimi kara kara düşünürken, depresyon tedavisi için hastaneye yatan Yüzbaşı Mehmet Pişdar, heykelin kolunu tamamlayabileceğini söylemiş. Bayülkem, heykelin diğer yerlerini de bozmasından korktuğu Yüzbaşıya başka bir kaya parçası vererek bir kol yapmasını istemiş. Yüzbaşı güzel bir kol yapınca, Düşünen Adam yeni ustasına havale edilmiştir. Hastane yönetimi Heykeli tamamlarsan taburcu olacaksın. diye vaatte de bulunmuş. O da kabul etmiş. Bakırköydeki Düşünen Adamın elini çenesinin altına koyduğu, dirseğini de dizine dayadığı sağ kolu işte bu yüzbaşı tarafından tamamlanmış. Yüzbaşı, heykeli tamamladıktan sonra gerçekten taburcu edilmiş. O dönemde heykelden çok gazetecileri bir düşünce almış. Neden düşünen adam heykeli dikildiği sorgulanmaya başlanmış. Bayülkem gülerek gazetecilere, Hastane dışındakilerin durumu içerdekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor. yanıtını verdiğini söylüyor.
Heykel, zamanla Türkiyede Cehennem Kapısındaki Danteyi bile unutturup bambaşka anlam kazanmıştır. Yarım asır önceki gazetelerin "Dikkat! Tımarhaneden azılı ve tehlikeli bir deli kaçtı, aramızda dolaşıyor manşetlerini attığı günlerden Yeşilçam filmlerine kadar akıl hastalığı ile adeta özdeşleşmistir.
--spoiler--
Çünkü bu ülkede düşünmek delilik olarak görülür. ne düşünecen olum al işte bak önüne bunu koyuyoruz, düşünme, biz senin yerine düşünürüz denildiği için. Düşünmek suçtur bu ülkede!