sabah 2 saat yol gidip kıl olduğum 2 adamla çalışmak zorundayım.
kendimi ifade edemediğim ve aralarında ne aradığımı bilmediğim tiplerle olacağım.
yolda giderken en nefret ettiğim insan figürleri göreceğim.
akşam eve döneceğim aynı yoldan.
uyuyacağım..
neden mi?
ertesi gün işe gitmek için...
trafik sıkışıcak , kendime soracağım
; bu yollarda bu vakti kaybettiğime ne değer?
eve geldim ve bir saattir kot pantolonumu çıkaramadım ama sözlükten de çıkamıyorum ne yapıcam bilmiyorum gerçekten ikilemde kaldım sözlük mü pijama mı.
her şeyi bilmek istemekten mutsuzuz. kurcalamaktan. bende bilmiyorum şimdi, bizi kötü etkileyen şeylerin üstünü, sahte veya gerçek mutluluklarla örtsek bile, hala duruyor olduğunu bilebiliyoruz. sürekli üstüne , tebessüm yazmalı, hayatı sevmek zorundayız. bir futbol maçında gol yedikten sonra, gol yiyen takımdan birinin, elini çırparak, haydi beyler haydi, bırakmayın kendinizi demesi gibi bir şey olmalı ki anca.
Vakitsizlikten. Bazen öyle bodoslama geliyor ki herşey çalışayım mı,uyuyum mu, kendime mi bakıyım, çevre ile mi görüşeyim, telefonda mı konuşayım, mesaj mı yazıyım, kafa mı dinleyim, hısım akrabayı mı göreyim şaşırıyorum.