Küfür ve argo kendini çoğunlukla kadın cinselliğinin pasifliği ve erkek cinselliğinin aktifliği üzerinden kurarak hem bedenlere hem de erkeklik ve kadınlığa dair toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üreten veya güçlendiren bir araç işlevi görüyor.
Gündelik hayatımız da bu dil yoluyla kadın bedeni sürekli aşağılanırken, erkek cinselliği yüceltiliyor ve hatta küfür üzerinden erkek olunduğu durumlardaki bile karşılaşılıyor.
Yalnız vurgulanması gerek bir diğer önemli nokta, küfrün sadece kadın bedenini hedef almadığı; beraberinde eşcinsellerin bedenlerini de aktiflik/pasiflik ikililiği üzerinden aşağılamaya giriştiği. "Becerenler" erkeklik ünvanını şanıyla hakederken "becerileler" kadınsılaşıyor.
işte bu kafa yapısı "sokabilmeyi" "koyabilmeyi" o kadar yüceltiyor ki kadın değersizleşiyor ve tecavüz etme cüretini gösterebiliyor. Kadına karşı şiddeti önlemenin ilk adımı cinsiyetçi küfürleri kullanmamaktır.
Küfür, etik olmayan bir iletişim kanalıdir. Küfür, kişilerin sinir ve öfke anında ağzından çıkan, hakaret ve aşağılayıcı sözler olması yanı sıra, küfür : istemli yada istemsiz olay veya olaylar hakkında en kaba ve isyancı bir şekilde karşı çıkmak, bulunulan o hâlden, sıyrılmak veya kaçmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu öyle ki kişinin durumu idrak etmesi, analiz süresince düşünmesi gerektiğini bir anda yok eder ve etik karşılanmayan bu yolu kullanır. Bu yüzden kişi düşünmesi gereken noktada küfür etmemelidir.
Çünkü cehalet belirtisidir. Zeki insanlar soğukkanlılıklarını koruyup parlamazlar ve karşılarındakinin seviyesine inmezler. Sakinlikle, küfre ihtiyaç duymadan söylediği şey karşısındakini çıldırtırken kendisi keyifle izler.