neden hayır

    1.
  1. Şu anda mecliste bekleyen 5510 sayılı (Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigorta...sı (SSGSS) yasa tasarısı eğer yasalaşırsa pek çok hakkımızı kaybedeceğiz.

    Sağlık ve sosyal güvenlik haklarımızda oluşacak kayıplardan bazıları şöyle:

    Ø Zaten kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı hem kadınlar, hem de erkekler için 65'e çıkarılacak. (Madde 28)

    Ø Emekliliğe hak kazanabilmek için yakın zamanda 5.000'den 7.000 güne çıkarılan prim ödeme zorunluluğu 9.000 gün prime çıkacak. (Madde 27)

    Ø Emekli maaşları % 23 ila % 33 arasında düşürülecek. (Madde 29)

    Ø Yıpranma hakkı gasp edilecek

    Ø Aylık geliri 139,6 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar her ay 73 ila 475 YTL Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalacak. (Madde 88)

    Ø Sadece ayakta tedavi olununca değil; hastalık, kaza, ameliyat gibi nedenlerle hastaneye yatmak gerekince de 'katılım payı' adı altında para ödenecek. (Madde 68)

    Ø 'Katılım payı' gerektiğinde beş katına kadar arttırılacak. (Madde 68)

    Ø Bütün sağlık hizmetleri paralı olacak.

    Ø Sağlık hizmeti alabilmek için bu ülkenin vatandaşı olmak, üstelik vergi ödemek, dahası Genel Sağlık Sigortası primi yatırmak, hatta bir de 'katılım payı' ödemek yetmeyecek. Şimdi bir de 'ilâve ücret' adı altında para ödemek gerekecek. (Geçici Madde 5)

    Ø Bütün dünyada anne sütünün önemi yeniden anlaşılır ve emzirme teşvik edilirken Türkiye'de 'sigortalının çocuğuna bir ay anne sütü yeter' mantığı geçerli olacak. Daha önce doğum yapan sigortalılara altı ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yardımı bir aya düşürülecek.

    Ø Hastalanan sigortalılara verilen iş görememezlik ödeneği % 16 azalacak. (Madde 18, 19, 80)

    Ø Emekli Bağ-Kur'lularının maaşından 10 yıl süreyle % 10 oranında Genel Sağlık Sigortası primi kesilecek. (Madde 88)

    Ø Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak, hastane kapılarından geri dönecek. (Madde 88, 89 ,90)

    Ø Primini ödeyemeyen çiftçilerin pamuğuna buğdayına, üzümüne tütününe el konulacak. (Madde 87)

    Şu anda sadece Türkiye'de değil dünyanın pek çok ülkesinde benzer politikalar uygulanmaya çalışılıyor. Devletler sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarını azaltma çabasındalar. Fransa ve Yunanistan'da büyük grevler ve yürüyüşlerle bu yasalar engellenmeye çalışılıyor. Şu an yasanın getirecekleri ile ilgili yeterli farkındalık yok. Biz de bu yasayı engelleyebiliriz. Biz karşı koyarsak bu yasayı geçiremezler!
    15 ...
  2. 10.
  3. Bir ülke bagimsizligini ancak yargi, sinir güvenigi ve toprak bütünlügü ile koruyabilir. Bunun örnekleri yillar öncesinden yasanmistir.
    1- Fransiz inkilabi:
    a) Ekmek fiyatlari arttigi icin halk pasta yapmak zorunda kalmis ve bu da isyan sebeplerinden birisi olmustur.
    b) Yargi kralin elinde oldugu icin, istedigini asmis, istedigi haksizlik yapani serbes birakmis, istedigini de basa gecirmis halkin canina okumustur.
    c) Din yarginin ve yönetimin üstünde gelmistir ki; din sadece kisiseldir, sadece bireysel olarak algilanmalidir. Dinle toplumsal bir amac güdülemez.
    d) Asker kralin dedigini yapmak zorunda kalmis ve ingiltere tarafinda saf tutmustur, kaybedecegi bir savas icin bosu bosuna yatirimlarla halkin ic savas cikarmasina sebep olmustur.

    2-) Ikinci dünya savasi ve Hitler:
    a) Din her ne kadar cok büyük bir rol oynamamis gibi gözükse de ilk siralarda yer alir (bkz: yahudi katliami). Su anda Almanya bu katliam sebebiyle Israil´e milyonlarca euro ödemek zorunda.
    b) Asker tamamen hitler´in elinde oldugundan önüne gelene savas acmistir. Kazanirken kaybetmistir ve su anda Almanya bununla utanc duymaktadir. Sirf bu sebepten dolayi Almanya´nin bir Anayasa´si (Verfassunggesetz) yok, bunun yerine Temelyasa (Grundgesetz) ismini verdikleri temel yasalari var. Sebebi ise Almanya´yi basi bos birakmamak, istedigi zaman istedigi seyi yapamasini önlemek icin. Söyle diyebiliriz. Adam akilli bir kullanma klavuzu olmayan bir icat.
    c) Hitler yargiyi eline aldiginda ona engel olarak herkesi öldürttü. Böylece kendi yolunu acmis oldu. (bkz: bana bir gün tam yetki verin)

    Su anda AKP hükümetininde bunu yapmiyacagi ne mechul? Ilk basta bagimsiz bir devletin toprak bütünlügünü neredeyse kaybettirmek üzere olan bir hükümet benim güvenimi sarsmisken, asker ve yargiyi da ele gecirdiginde dikdatörden farkli olamaz.
    Askerin görevi toprak bütünlügünü ve sinirlari korumak.
    Yargi ise bagimsiz kisinin hakkini korumak ile hükümlü.
    Benim hakkimi baskasi aldiginda ve haksiz kisi saliverildiginde yarginin etkisi nerede kalir?
    Peki asker kalkip ona buna savas actiginda veya poliscilik oynamaya kalktiginda onu da gecelim sirf hükümet istiyor diye amerika´nin savasacagi ülkelere asker gönderdiginde ve buna yatirimlar yaptiginda ve sirf bu yüzden ekmek fiyatlari arttiginda ic isyan cikmamasi elde olmaz.

    Iyi düsünmekte fayda var. Benden size söylemesi. Ayrica diger degistirilecek olan maddeler arasinda gayet hosuma giden kanunlarin da oldugunu söylemeden edemiyecegim. Fakat bagimsizligimi kaybetmek yerine o hosuma giden diger maddelerden de vazgecer, eskisi gibi kalmayi yeylerim.

    Solcusunun da sagcisinin da hayir demesinin sebebi özgürlüklerini kaybetmek istememelerinden dolayidir. Oysa en cok canlari yananlar yine solcusu ve sagcisidir, yoksa neden evet demesinler? Neden istemesinler canlarini yakanlarin yargilanmasini? Cünkü adlari gibi Kenan Evren´in vb kisilerin öylede böylede yargilanmiyacaklarini bildikleri icindir.

    Hayir denilmesinin sebebi kisaca monarsiye "hayir" demek icindir, diktator yönetimine ve cahillige "hayir" demektir.
    Kral, padisah veya bir diktator yönetimi istemiyoruz diye "hayir" denilmelidir.
    8 ...
  4. 48.
  5. 1)Kıdem tazminatı son 15 yılda 2002'de yarı yarıya, 2013'te tekrar yarı yarıya, 2016'da tekrar yarı yarıya olmak üzere defalarca düşürüldü.
    Bu tek bir örnek emekli ikramiyesi oranları, emekli maaşı hesaplama oranları da aynı şekilde düşürüldü.
    Eski bir emekli son maaşının %75'ini aylık olarak alırken yeni bir emeklinin aylıgı son maasının %40'ı üzerinden hesaplanacak.
    Bu çalışanı köle olarak görmektir. Bu anlayışa daha fazla yetki verildiği takdirde çalışan insanların hakları giderek alınacak.
    Bütün ömrümüz çalısarak gectigi halde hepimiz aynı isi yapan babalarımızdan ve ya dedelerimizden cok daha fakir hayatlar süreceğiz.

    2)Eskiden sağlık hizmetleri bedavaydı. Artık ak partinin sayesinde herkes kullansa da kullanmasa da sağlık icin para ödüyor. Çoğu insan borçlu.

    Bu anlayışa daha fazla yetki verildiği takdirde bu hizmetler için ödetilen bedel de giderek arttırılacak.

    Belki sosyal devletin karşılaması gereken temel eğitim gibi hizmetler de paralı olacak. ilk maddede çalışan hakları elimizden alındığı ve gelir düzeyi düştügü için düzenli bir işte çalıştığı halde sağlık ve eğitim gibi en temel hizmetlerin bile parasını ödeyemeyecek hale gelenler olacak.

    3) gelir düzeyimiz düştüğü halde bir de bize sormadan ülkeye doldurulan suriyelilerin masraflarını da ödemeye devam edeceğiz.
    Bize pahalıya mal olan eğitim ve sağlık hizmetlerini sonsuza kadar bunlarla paylaşmak zorunda kalacağız.
    Bunların getirdiği haksız rekabet yüzünden daha düşük maaşlarla çalışmak zorunda kalacağız. Tabii eğer iş bulabilirsek.

    Yani en basitinden Tek bir partinin son 15 yılda iktidarda kalarak, hayatını yasal işlerde çalışarak kazanan sıradan insanın alım gücünü ve Yaşam standartlarını düşürmesi ve yetkileri arttırıldığı takdirde daha da düşüreceği gerçeği dolayısıyla hayır diyorum.
    8 ...
  6. 79.
  7. Sistemi özetleyen soruların hepsine cevabım hayır olduğu için.

    1- Yeni sistemde Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olacak. Cumhurbaşkanı’nın bir partiyi mi, hepimizi mi temsil etmesini istiyorsunuz?

    2- Cumhurbaşkanı, sınırsız sayıda Cumhurbaşkanı Yardımcısı tayin edebilir. Canı kimi isterse onu bakan yapabilir. Bu seçilmemiş kişilerin, yürütme yetkisini kullanmasını uygun buluyor musunuz?

    3- Cumhurbaşkanı hastalık, ölüm gibi nedenlerle görevini yapamaz hale gelirse, seçilmemiş bir kişinin Cumhurbaşkanı yetkilerini kullanmasını uygun buluyor musunuz?

    4- Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinin 12’sini bizzat kendisi seçecek. Geri kalan üç üyeyi de başkanı olduğu partinin çoğunluğu ile Meclis’te belirleyecek. Cumhurbaşkanı’nın, kendisini yargılama yetkisi de olan Anayasa Mahkemesi’nin tüm üyelerini seçmesini doğru buluyor musunuz?

    5- Cumhurbaşkanı, bütün hâkim ve savcıları tayin edecek kurulun 13 üyesinden 6’sını bizzat seçecek. Geri kalan üyeleri de Meclis’te genel başkanı olduğu partinin oylarıyla belirleyecek. Hâkimlerin ve savcıların belli bir siyasi görüşe mensup olarak görev yapmalarını doğru buluyor musunuz?

    6- Cumhurbaşkanı, valileri, kaymakamları, bütün yüksek bürokratları herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan tek başına tayin edecek. Partili bir cumhurbaşkanının, bir parti devleti yaratmasını uygun buluyor musunuz?

    7- Cumhurbaşkanı, partisinin genel başkanı olarak partisinin il başkanlarını ve ilçe başkanlarını da seçecek. Bu kişilerin, valiler ve kaymakamlarla birlikte, Türkiye’yi bir tek parti devletine dönüştürmesini doğru buluyor musunuz?

    8- Cumhurbaşkanı, tek başına vereceği bir karar ile TBMM’yi feshedip seçime götürebilecek. TBMM’nin bunu yapabilmesi için ise en az 360 oy gerekiyor. Oyların yüzde 50.01’iyle seçilen bir kişinin, seçmenin yüzde 100’ünü temsil eden Meclis’e karşı bu kadar güçlü olmasını doğru buluyor musunuz?

    9- Cumhurbaşkanı, kanun çıkarılmasına ihtiyaç duymadan ülkeyi kararnameler ile yönetebilecek. Bir kişinin, bütün gücü eline geçirmesi size uygun geliyor mu?

    10- Cumhurbaşkanı tek başına alabileceği bir karar ile olağanüstü hal ilan edebilir ve temel haklarımız dahil her türlü hakkımızı kullanmamızı kısıtlayabilir. Bunu istiyor musunuz?

    11- Cumhurbaşkanı, Meclis tarafından denetlenemez. Herhangi bir konuda kendisinden hesap sorulamaz. Yasa dışına çıkarsa, yargılanabilmesi için partisinin çoğunlukta bulunduğu Meclis’in 5’te üçünün, yani 360’ının oyu gerekiyor. Bu, görev süresi bittikten sonra ortaya çıkan suçları için de geçerli. Cumhurbaşkanlarının ömür boyu dokunulmazlıklarının olmasını istiyor musunuz?

    12- Egemenliği kullanmanın en önemli aracı olan Bütçe Kanunu’nu Meclis kabul etmese bile Cumhurbaşkanı, eski bütçeyi kanundaki oranlarda arttırarak kullanabilir. Bütçe hakkınızdan vazgeçmek istiyor musunuz?

    13- Cumhurbaşkanı beş yıldan beş yıla, sadece seçimlerde hesap verebilecek. Bunu yeterli buluyor musunuz?

    14- Bakanların, halkın oylarıyla seçilen Meclis’e karşı sorumlu olmadıklarını, hesap vermeleri gerekmediğini biliyor musunuz, onaylıyor musunuz?

    15- Cumhurbaşkanı’nın, Meclis’te kanun çıkarılmasına gerek kalmadan yeni iller ya da bölgesel eyaletler kurma yetkisine sahip olduğunu biliyor musunuz, onaylıyor musunuz?

    Kaynak: mehmet yılmaz/hürriyet
    http://mobil.hurriyet.com...r-mi-karar-sizin-40427933
    8 ...
  8. 50.
  9. halen daha ne için evet hayır denildiğini bilmeden parti ve kişileri savunanların olması bu konunun anlaşılmadığını gösteriyor.

    anlamadan evet ya da hayır denilmesine tepki olarak hayır deniliyor olması çok yüksek ihtimaldir.

    anayasa deniliyor
    maddeler deniliyor
    içerikler deniliyor
    bugünden çok sonrası için neler olacak deniliyor
    bugün var olan isimler gidip yerine kimler gelince neler olabilir deniliyor
    haklarımız deniliyor
    özgürlüklerimiz deniliyor

    anayasa deniliyor

    anayasa değişimi deniliyor.
    anayasadan bahsediliyor.
    bizim anayasamızdan bahsediliyor.

    ölümlü isimlerin gelip geçici kişilerin ölüp gittiğinde gelip geçtiğinde arkasında bıraktığı yönetim esasları kararlar kanunlar yaptırımlardan bahsediliyor.

    anayasadan bahsediliyor.

    sakince ve dikkatlice bakınız okuyunuz anlayınız;

    anayasa;

    1-örgütlenmiş bir toplumda devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların hak ve ödevlerini, özgürlüklerini saptayan ve düzenleyen, yasa sıralamasında en önde gelen yasa.

    2-Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi./tdk

    3-Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir.Hans Kelsen'in Normlar Hiyerarşisi'ne göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz.

    Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirtir. Toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel kanunlardır. Devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini belirler. Genel olarak genel hükümler, temel hak ve özgürlükler, bireylerin topluma karşı görev ve sorumlulukları ile yasama, yürütme, yargı gibi anayasal devlet organlarını tanımlayan bölümlere sahiptir. / vikipedi.

    not; dikkat edilirse anayasanın yanına çakılmış bir isim yok.
    7 ...
  10. 73.
  11. 62.
  12. 44.
  13. kişi belli, amaç belli, niyet belli.
    6 ...
  14. 2.
  15. cevabı oldukça net olan bir sebep için şeklinde cevapladığım iki kelimelik soru kalıbı.
    http://willienelsonpri.com/wp-content/uploads/2010/06/Recep-Tayyip-Erdogan.jpg
    6 ...
  16. 40.
  17. Ben bunu ekonomi ile biraz somutlaştırarak anlatmak istiyorum.

    iki rekabet piyasasını düşünelim. Aksak rekabet ve tam rekabet olmak üzere. Tam rekabeti ülkenin başkanlık sistemi olmayan hali gibi, Aksak rekabette monopolü ise başkanlık sistemiyle olan yönetim şekli gibi düşünelim. Monopol bildiğimiz üzere tekel piyasadır. Ürünün tek bir firmanın bünyesinde üretimi ve arzı olur. Ürünün Piyasa fiyatını o firma belirler ve ürünün fiyatı tüketicinin beklediği fiyattan daha yüksektir. Her malın zayıf da olsa bir ikamesi olmasına karşın tekel ürünün fiyatı fahiştir. Rekabet olmadığı için de ürün fiyatında pek düşüş gözlemlenmez, bu sebeple tüketici bu ürünü her daim razı olduğu fiyattan daha yükseğe alır. Ancak tam rekabet piyasasında durum farklıdır. Piyasada rekabet olduğu için fiyatlarda değişmeler ya da ürün promosyonları gözlemlenir. Çünkü herkes tüketiciye optimal hizmeti verecek ürünü ortaya çıkarmak için çaba sarf eder. Böylelikle firmalar yarış haline girer ve bu durum tüketici lehine sonuçlanabilir. Tüketici memnuniyeti bu alternatifler arasından sağlanabilir. Yani Monopolde tüketici rantı namümkün iken tam rekabette tüketici rantının gözlemlenmesi olasılıklar dahilindedir ve piyasadaki tüm firmalar tüketiciye en iyi hizmeti verme kaygısı güderler.

    Şimdi biz ne okuduk, ne saçmalamış bu diye düşünebilirsiniz. Ben bunu kendi bakış açım ile yorumladım. parlamenter sistemin, yönetimde bir çok insanın sözünün değer görmesinin halkın lehine olan bir sistem olduğu düşüncesindeyim. Diğer türlü tekelin piyasaya hakim olup tüketiciyi alternatifsiz bırakması gibi sözü tek bir kişiye vermenin diğer alternatifleri absorbe edeceği her kim başkan olursa olsun ortada.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük