referandumda pek çok kişi hala "evet" diyeceğini beyan ediyor ve bu "evet" leri vatan sevgisine, türkiye'nin güçlü olmasına falan bağlıyorlar.
türkiye evet demezlerse bölünür zannediyorlar.
sevgili evet" diyecek vatandaşlarımız.
emin olun ki anayasa değişiklik pakedini bir kez olsun okursanız, bu değişikliğin vatanın bölünmesi ile, ekonomi ile, güçlü bir ülke olup olmama ile alakası olmadığını anlarsınız.
kıymetli vatandaşlarımız, siz ekseriyetle "evet deme sebebi" olarak sayın cumhurbaşkanına olan sevginizi gösteriyorsunuz, oysa bu anayasa değişikliği sayın cumhurbaşkanımıza haddinden fazla yetkiler veriyor ve sayın cumhurbaşkanımızı sizin ponçirik ve tatlişko lideriniz olması özelliğinden uzaklaştırıyor.
şimdi anayasa değişikliği'nin bazı önemli maddelerini inceleyelim.
cumhurbaşkanının görev ve yetkileri artıyor. tc anayasası madde 104;
bu maddede yapılan değişiklik ile cumhurbaşkanı neredeyse tüm yürütme faaliyetlerinde tek yetkili ve tek sorumlu haline geliyor. https://i.hizliresim.com/ZMbo9G.png
bir kişide bu kadar yetki olması size normal mi geliyor arkadaşlar?
osmanlı padişahlarında dahi bu kadar yetki yoktu.
146 ve 159. maddeler bir hayli uzun, uzun uzun yazıp kafanızı karıştırmak istemiyorum, bu maddelerde de yargı sistemi tamamen cumhurbaşkanına ve onun partisine emanet ediliyor.
bunların dışında devlet denetleme kurulu'nun yetkileri, başkomutanlık ve genelkurmay başkanlığı'nın durumu, kamu teşkilatlarının kurulması ya da lağv edilmesi gibi konularda da yetkiler tamamıyla cumhurbaşkanı'nın ve partisinin inisiyatifine bırakılmış durumda.
şimdi sevgili vatandaşlar.
siz bu referandumda şayet evet diyecek olursanız, cumhurbaşkanı istediği an istediği vergiyi koyabilir, örneğin evinde buzdolabı olanlardan bir defaya mahsus 100 tl vergi alınabilir.
ya da sayın cumhurbaşkanımızın canı sıkıldığında sabah kalkıp yargıtay, danıştay, sayıştay ve anayasa mahkemesi üyelerini değiştirebilir.
genelkurmay başkanını çağırıp "git bana 2 kısa parlament al" diyebilir. ki genelkurmay başkanı parlament almaya gittiğinde cumhurbaşkanı istediği bir ülkeye savaş ilan edebilir ya da sıkıyönetim uygulayabilir, genelkurmay başkanı buna ses bile çıkaramaz.
örneğin şu an 6.5 milyar lira olan diyanetin bütçesini isterse 20 milyar yapabilir.
ya da canı isterse-ki çok düşük bir ihtimal- hazineden halka para dağıtılmasını isteyebilir.
şunu unutmayınız ki referandumdan evet çıkması halinde, denetlenemeyen, kontrol edilemeyen ve süper yetkilerle donatılmış biri ülkemizi yönetecek.
böyle birini başımızda görmek ve ülkenin geleceği ile kumar oynaka istiyorsanız buyrun evet deyin...
ben böyle işin amına koyayım.
"bilale anlatır gibi anlatım" dedik 20 paragraf yazı oldu.
siksen kimse okumaz.
tamam lan evet deyin amk, bize müstehak.
bize giren size de girecek nasılsa...
neden hayır?
- bu kadar yetki tek adamın eline verilemez.
yasama yürütme, yargı, askeriye v.s.... hesap sorulamaz bir iradeye bırakılamaz.
v.s...........
neden evet?
+ tayyip öyle istedi vardır bi bildiği.
aklına tüküreyim.
son bir kez bilale anlatır gibi anlatacağım.
aslında bunu referandumdan bir gün öncesi için saklıyordum.
ama bugünden yazalım...
evet dediğimiz takdirde ülkemize tek adam yönetimi geleceği muhakkak.
evet diyen de hayır diyen de bu hususta hemfikir.
lakin bizim ülkemizde oluşacak tek adamlık yönetimi uluslararası hususlarda çok büyük sıkıntılar doğuracaktır.
birleşmiş milletler türkiye'yi "diktatörlükle yönetilen ülkeler" sınıfına sokabilir.
bu çok büyük bir tehlike bizim için.
"yahu sokarsa soksun ne var amk" diyeceksiniz.
kazın ayağı öyle değil.
muhterem müminler, şayet türkiye uluslararası alanda "diktatörlükle yönetilen bir ülke" olarak tanımlanırsa, pkk, ypg, dhkp-c gibi örgütler türkiye'deki diktatörlüğe karşı mücadele eden özgürlük savaşçısı örgütler olarak tanınacak.
böyle bir durumda yabancı devletler bu örgütlere el altından silah satmayı bırakıp, aleni bir şekilde silah yardımı yapacak, destekleyebilecek.
bu soruya hayır demek zorunda bırakılmak bile başlı başına bu ülke için bir utanç kaynağı zaten.
demokrasiden başkanlık sistemine geçiş yapmış 3 ülke var dünyada.
zimbabve,gana ve malavi. bireysel diktatörlük hevesleri ve mahvolmuşlukla sonuçlanmış bu girişimler.
magna cartadan beri kralın yetkileri kısıtlanmaya çalışılırken biz 2020 li yıllarda tepemize bir kral koyma derdindeyiz.
orta doğuda bop çıkarlarına hizmet eden dört parçalı bir federal bölge haline getirilmek isteniyoruz. bakın ülke demiyorum diyemiyorum.
ileride imparatorluk olduk, toprak kazandık dediklerinde aslında bölünmüş olacağız. daha şimdiden anlaşmaları belli. barzaninin gelişiyle çankaya köşkünde dalgalandırdıkları bayrak bile belli.
cumhurbaşkanı etrafındakilere bir bakın. siyasetçi yada bürokrat değil o adamlar. iş adamı. orta doğu ile ortaklıklar yapan, paralar kazanmaya çalışan yatırımları olan iş adamları. fakat şimdi türkiye cümhuriyetinin devlet kadrolarındalar.
kendimde abartma hakkı görüyorum şu noktada. evet diyen de, dedirten de vatana ihanet içerisindedir.
beni en çok şaşırtan halâ rte gibi bir köçeğe güvenen kadir mısıroğlu, cübbeli gibi andavalların olması.. yani ülkenin beğensekte beğenmesekte önde gelen kişileri bu kadar andavalken yurttaşların mantıklı hareket etmesi beklenemez.
ulan tayip yetkileri alınca sizi sümüklü peçete gibi çöpe atma potansiyeline sahip bir herif.
lan siz anlamıyor musunuz? rte padişahlığını ilan etse yine oy verir bu millet. chp zihniyetindeki insanları görmeye tahammülü yok bunu artık o beyninize sokun.
propaganda kanalınızı yanlış yapıyorsunuz, chp ile propaganda zaten başlı başına hata!