şöyle bir örnek verelim hepimiz kuru fasulyeyi severiz ama arada bir yada turşuyu ama turşuda turşu diye yatıp kalkmayız. bireylerin saçma bir şekilde dip dibe yaşamayı çevreye ispat edermişçesine tuhaf yapay rollere girdiği ve çıkamayıp kaybolduğu boş beleş bir saçmalıktır evlilik. insanlar arada bir birlikte olmalıdır ama bokunu çıkarıp birbirinin ensesinde evlilik jandarmasına dönüşmesi bir zaman sonra o kadar berbat ve pespaye geliyor ki resmen hayattan soğutuyor. daha onun ailesi bunun dünürü onlara hiç girmedim bile bu kurallarla baştan bu kurumu kabul ettiysen bir zaman sonra o karadelikte seni gelir yutar.
Benim kardeşim de evliydi, karısıyla geldiler bi kere almanya'ya noel de, o ara benim bruno diye bi arkadaşım var o da geldi, bizim oğlanın karısı günde 3 defa anasını arıyo !! Kulaklıkla konuşuyo biz duymuyoruz...Bruno sordu, kimle konuşuyo bu kadın günde 3 4 kere, diye, dedim annesiyle konuşuyo, ulan 30 yaşında karı daha büyüyememiş mi amk, dedi bruno...
Belki fransız alman kadınlarıyla evlenilir de "türk prenseslerini" babalarına analarına bırakcaksın...
Bi tanesi sana gülümserse, bak git, şu adam benden daha yakışıklı git ona gülümse sen, diyceksin!!
Onları gezmeye götürücem, parayı da ben ödiycem haa, yemeğe gidilcek, hesabı da ben ödiycem, arabayı da ben kullanıcam, herşeyi ben yapıcam...bana -direkt bana bi de- annem diyo ki reutlingen'e gidin orası çok güzelmiş, diyo diyo!!...
Kardeşimi kenara çektim, dedim, bak, bu karı senin karın, benim karım diil, türkiye'deki anası bizi uzaktan kumanda etmeye çalışıyo, bi daa böyle bişey olursa, ikinizi de havaalanına götürürüm, ilk uçakla türkiye ye gönderirim, biletleriniz de benden, haberin olsun, dedim. Bozuldu bu. Iki arada bi derede kaldı bi tarafta karısı bi tarafta abisi...
Var ya, kız bi daa söyledi bana bu reutlingen'i...bizim oğlan ağzı açık am budalası gibi, hayatım aşkım meşkim falan...o ikinci defa da kıza dedim ki, o türkiye deki anan gelsin seni reutlingen'e götürsün, sırf ona gıcıklık olsun diye sizi oraya götürmiycem, dedim !!
Kavga çıktı...
Daha 10 gün daha kalacaklardı!!
Bu kavga, öğlen saat 11 gibi olmuştu, saat 2 gibi havaalanındaydık, 15 50 uçağıyla postaladım herifleri türkiye'ye...
O kızı son görüşüm oydu, 6 yıl sonra falan da boşandılar. Sonra biz kardeşimle bi daa barıştık.
Aslında bu kadar uzun yazmıycaktım, ama içim doluymuş herhalde.
bunu soranlara "sen evlendin, ne anladın?" diye soruyorum ben de , sonrasında "aman boşver, en iyisini yapıyorsun." diye cevap alıyorum her seferinde.
Konu hızlıca kapanmış oluyor.
çünkü zor geliyor. muhafazakar bir insan olsan bile zor geliyor. insanı korkutuyor da ayrıca.
mesela ben çocuk sevmiyorum en azından şu anda istemiyorum. yalnızlığımı da bir şekilde gideriyorum. neden evleneyim ki diyorum. ama cinsellik zorlamıyor değil. onun da evlenince kısa sürede bittiğini söylüyorlar. e o zaman neden evleniyorum ben abi diyorum kendi kendime.
Çerez tabağı teoremi-1
Galatasaray Lisesi'nden bir arkadaşım hâlâ evlenemedi. Geçenlerde “Yeter artık evlen, evlen de çoluk çocuk sahibi ol” dedim. Aşağıdaki teoriyi aktardı:
Bir kuruyemiş tabağı kalabalık bir grubun önüne geldiği zaman sırasıyla önce antepfıstıkları, ardından bademler, sonra fındıklar gider. En sona beyaz ve sarı leblebiler kalır. Eğer belli bir yaşa kadar evlenmemişsen de durum farklı olmaz. Ya kalan leblebiler ve ayçekirdekleri ile idare edersin ya da olur ya bir fıstık bulurum diye tabağı karıştırır durursun..
Çerez tabağı teoremi-2
Geçen hafta bir türlü evlenemeyen bir arkadaşımın, ileri yaşta evlenmekle, çerez tabağı arasındaki benzerliği anlatan görüşlerini aktarmıştım.Bu yazı üzerine, bazı okurlarımdan eklemeler geldi. Ben tabakta en sona kalanların sarı ve beyaz leblebiler olduğunu yazmıştım. Mektep arkadaşım şöyle yazmış:
"aynı tabakta ucu açılmamış kabuklu Antep fıstıkları da kalır. Herkes bir eller, bakar ama kimse açmaya cesaret edemez, tabağa geri bırakır. Onlara ulaşmak cesaret ister. Dişine güveneceksin kıracaksın ki, içinde gizlediği lezzete ulaşabilesin. Ama risklidir, dişini kırabilirsin."..........AÇ.
Bu yazıyı sosyal medyadan aldım. Çok hoşuma gitti:)
Sen bana neden evlenmediğimi mi soruyorsun yoksa niye düğün yapıp sizin hopidik bipbidik dans edip kurtlarınızı dokmenizi sağlayacak bir organizasyon yapmadığımı mı soruyorsun? Tarzında bir cevap verilebilir.
Ne cevap verirseniz verin, tatmin etmeyeceğiniz açıklamadır. O yüzden çok şey etmemek gerek.
- neden evlenmiyorsun?
- hazır hissetmiyorum.
- ne zaman hissedeceksin?
- hazır hissettiğimde.
- hımmm. Peki.