Isin gucum olmadigi icin sabah annemede diyorum bir hafta sonra yegenimin yanina gidecegim izin vermedi diye cok seviyorsan evlen seninde cocuklarin olsun bakis acisina bak sen yegenini ozle o diyor seninde cocugun olsun belki cocugum yegenim gibi tatli olmayacak tovbe tovbe gidemiyoruz iyimi.
Evlenmek gerek. Yalnızlık Allah'a mahsus. Evlenmek ve hakkını vermek gerek. Çok sevmek ve sevilmek gerek. Yalnız gerçek şu ki kafamız karışık. Nasıl bir aile istiyoruz? Öncelikle önümüzde islami aile var. Bu ailede kadın ve erkeğin hakları ayrı ayrıdır. Bir de Avrupai aile var. Bunda ise haklar her bakımdan eşit. avrupai aile birey esasına dayanıyor. Bizde kadınlar islami ailedeki gibi erkeğin kendilerini sevmesini, korumasını, doyurmasını, kıskanmasını hatta bir ölçüde kısıtlamasını iyi görüyor. Kadınlarımız bu şekilde islami aileyi aslında çok istiyor ama mesele yükümlülüklere gelince, biraz zora gelince iş karışıyor: kadınlar "hangi çağda yaşıyoruz! biz bireyiz" deyiveriyor. O zaman şunu tespit ederek söylemek gerek: hiç bir erkeğin hiç bir kadını mutlu etmesine imkan yoktur. Zaten aileler % 95 oranında mutsuzdur. Daha baba evindeyken genç kızların erkeğin ailesini erkeğin evinden ve çevresinden uzaklaştırmanın tedrisatını aldığı ama kesinlikle biraz sabretmenin, yerinde sebaat etmenin ve verici olmanın anlatılmadığı toplumdan ne beklenir. Bu erkek merkezli bir anlatış olarak görülebilir. bunun kadın merkezli devamını da kabul ederim.
muhakkak alıp okuyacağım kitaptır. yazarın, "arada kalmış nesil" tanımlamasına can-ı gönülden katılıyorum. o nesile dahil biri olarak "neden evlenmedim" demiyorum, "neden evli kalmadım" diyebiliyorum...
Yarın (16 Mayıs Cumartesi) saat 17:00'de Bursa Görükle Mık Cafe&Bar'da olacağım.
Söyleşi dedik adına ama sohbet ederiz tahminim. Yazım ve imzam güzel değildir baştan uyarayım, hatta sanıyorum imzasız kitabı imzalı kitabından daha değerli olan tek yazar olarak tarihe bile geçeceğim.