sen bi kere donuzdaydın ve bunu bilmen lazım. bunu bilmeyecek kadar mal olmana şaşırdım. ilk entry'i göremediğim için donuzunun mesaj kısmını açtım. bir de ne göreyim, bi hakaretler bi hakaretler. aman allah'ım.
bu konuda sayısız defa açıklamalar yapıldı. ülkelerin neden bu yalanı savundukları defaatle tekrarlandı. hem gün içinde bu konuları takip ettiğini söyleyip, hem de bu soruları sormuş olman, meraklı birisi olduğunu değil de biraz sığır olduğunu gösteriyor bence. bu yüzden muhatap almayı reddediyorum. başkası yazsın. orada ankete göre 16 kişi daha var. diğer 16'dan biri gelsin demen lazım; 38 maldan biri seni.
ehehehe o mal cia hala inceliyor mu. bunlar 2 senedir inceliyorlar. hatta cia ajanının birisi geçen sene herkesin içinde yaptığı bir şeyi itiraf etmişti: "hillary'e demiş ki şunun işini bitirelim başımıza bela olacak". ahahah sen bunu şaka zannediyorsun. incelemezlerse adam değiller. ciadan korkan cia olsun. bi bok yapamazlar. onlar önce ülkelerindeki ateşi söndürsünler yavşaklar.
dünya evrenin merkezidir.
diğer gök cisimlerinin bir anlamı yoktur.
ay gök cismi değil nurdur.
güneş dünyadan küçüktür.
atmosferin dışına çıkılamaz.
vs...
tüm bunlar temel argüman olunca soruna yani başlığa sağlıklı bir yanıt almak olanaksızdır.
eğer düz dünyacılar nasa' nın kendi kıymeti " iyi bilinsin " diye üretmediği bir gurupsa,
ıq sorunluların sallama çay olduğu bir gurup olmaları kesinlik kazanır.
açıklayacağım ama biraz zaman alacak. ve uzun da bir yazı olabilir. ben yazıyorum, emek veriyorum, sonra siz bu emeği hiçe sayıp sırf orada yazılanlar gibi düşünmediğiniz için eksiliyorsunuz. bu da sipariş üzerine yazı yazma konusunda beni engelleyen bir gerekçe. ben önce bi anlıyim gerçekten burada insanlar bilgilenmek mi istiyor, yoksa bir şey yazsın da sayıp sövelim, alay edelim, biraz da eksi verelim diye mi bekliyor.
edit: bu entry'e vereceğiniz artılar benim açımdan sizin samimiyetinizi gösterecektir.
edit: böyle olursa bu, "sikimizde değil" manasındadır. o zaman açıklamama gerek yok. o zaman neden ısrarla soruyorsunuz.
Cevabı "nedeni yok." olan sorudur.
Bilimsel gelişmeler öyle ya da böyle herkese ulaşıyor. insanlık bunların sefasını da cefasını da birlikte çekiyor.
Esas sorulması gereken soru "bu düz dünya safsatasından kimlerin çıkar sağladıgı"dır.
Bunun cevabı evrenin boyutunu kavrayan insanın özgürleşip çok farklı şeylere yöneleceği gerçeginde gizli.
--spoiler--
Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız, orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. işte o nokta burası; evimiz... O nokta biziz. Sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarınız, adını duyduklarınız, gelmiş geçmiş tüm insanlar hayatlarını o noktanın üzerinde geçirdiler. Türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir "yıldız", her bir "yüce önder", her aziz ve her günâhkar işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde.
Dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. Bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün... Şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. Bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün... Anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar yoğun!
Bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. Gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. içinde yaşadığımız bilinmezlik ve bütün bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur.
Dünya... Şu ana kadar, yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen. En azından yakın gelecekte, türümüzün göçebileceği başka hiçbir yer yok. Evet, ziyaret ediyoruz. Ama henüz yerleşemiyoruz. Beğensek de beğenmesek de, Dünya şu an için yaşadığımız yegâne yer.
Gökbiliminin alçakgönüllü ve kişiliği geliştiren bir uğraşı olduğu söyleniyor. Bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük Dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur. Bu görüntü, bildiğimiz tek evimiz olan bu soluk mavi noktayı daha içten paylaşmamız ve koruyup şefkat göstermemiz gerektiği konusundaki sorumluluğumuzun altını çiziyor.
Carl Sagan, Soluk Mavi Nokta (Pale Blue Dot), 1994
--spoiler--
Fanus gibi düşün tepesi düz işte oktay ustanın sunumda koyduğu platform gibi boşlukta kendi etrafında dönüyorsun işte neden saklandığına gelince..
50 yıl sonra ufak çapta bir meteor yüzünden insanlığın 5 te 1 i astım olup, hayatını kaybedecek ve 150 yıl sonra 4 katı büyüklüğünde meteor ile dünyanın tamamı gaz toz bulutu içinde nefessiz kalıp, ölecek şimdi yuvarlak olsa herkes g. Amerika ya kaçacak düz olduğu için fayda etmeyeceğini bildiğinden ölüme razı olacak, israil halkı kendisini korumak için büyük bir piramit yaptıracak biz bunu engellemek için nazileri destekliyoruz biz öleceksek onlar da havasız kalsın, ölsün. Bur de uçaklar neden dümdüz uçuyor dünya yuvarlaksa eğimi nerede?
Mason gözü neden üçgen de yuvarlak değil herkes yahudi piramidini engellemeye çalışıyor, 150 yıla kadar yahudiler kayseri dahil vaadedilen toprağı alıp, piramit yapacak bile araplar bir daha mı geleceğiz dünyaya öleceksek ölelim takma kafanıza o kadar diyor yahudiler de biz 1. Sınıfız siz ölmeden bize son kez hizmet edeceksiniz en iyi hizmeti veren milleti piramitimizde yardımcımız ilan edeceğiz diyor. işte bütün kavga bundan gerçeği saklıyorlar...
O düz dünya teorisine kanıt diye örnek verdiginiz richard byrd röportajındaki amiral byrd düz dünya değil iç dünya teorisine inanıyordu bu biir.
Amiral byrd'e ait olduğu söylenen günlük okunursa teorinin ne kadar aptalca ve komik olduğu anlaşılabilir. Adam resmen deliymiş. Günlük internette mevcut. Bu ikiii.
Çok cahilsiniz keşke ölseniz bu da üüç.
şimdi arkadaşlar, bunu bilale anlatır gibi anlatacağım. sonra bunu düzgün bir başlığa kopyalayıp yapıştırabilirsiniz, çünkü hem burada hem yabancı ortamlarda sürekli aynı şeyleri yazıyoruz ve sürekli olarak bunlar tekrar tekrar soruluyor.
meseleyi en başından alalım.
bu meselenin tarihi, toplumsal, siyasal, ekonomik ve bilimsel bir çok yönü bulunuyor.
tarihsel yön:
--spoiler--
dünyamız düz. hemen ciddiyeti kaybetmeyin. bir an için böyle bir ön kabulde bulunun. dünya düz, hıhı tamam düz, anlat dinliyorum şeklinde devam edin yani. dünya düz ve bir üstteki yazıda anlatıldığı gibi ortasında bir delik var. aslında bu delik önceden çok küçüktü, sonra güneş bir ara yaklaştırıldı. bunun ayet dayanaklarını cübbeli çok güzel anlatıyor. güneş yaklaştı ve gök kubbeden oradan bir çatlak oluştu. belki de nuh tufanıyla bilge kağan arasında bir bağlantı var. çünkü o da, "üstte gök delinmese, altta yer çökmese seni yurdundan kim edebilir" diyor. yani aslında nuh tufanıyla bilge kağan'ın anlattığı hadise aynı olaydır. dolayısıyla türklerin ataları orta asya'da değil, kıtaların ortasındaki bir yerdedir. bunla ilgili yaptığım gözlemler, bugün "eskimo" dediğimiz halkların yaşadığı yerle, ingiltere ve abd arasındaki, grönlande yakın bazı yerlerin türklerin eski yerleşimi olduğunu bize gösterir. kuzey kutbunda bazı bölgeler 5000 kilometre derindir ve buraya ancak çok gelişmiş araçlarla inilebilmektedir. dolayısıyla aslında düz dünyayı saklamak, insanlık tarihini de saklamak manasındadır. çünkü orada bir tufan oldu, bir kıta ya da bir kaç kıta yere battı, ve bu gizleniyor. bu kıtanın yere battığını bilenler, orada hak iddia edebileceğimizi düşündükleri gibi, aynı zamanda yağmalama amaçlı olarak da bu kıtayı saklamaktalar. bu dediğim yer, teorik olarak göğün delindiği yerdir ve mecburen kuzey kutbunu tam o bölgeler olmalıdır, başka bir yer olamaz. dolayısıyla bizim oralara gidip araştırma yapmamız lazım. ama dünyanın toparlak olduğunu düşünürsek, "ne var orda yeğaa kürenin herhangi bir noktası" deriz ve umurumuzda olmaz.
şu haritanın ortasındaki 4 birleşik kıta, dünyanın en eski kıtalarıdır ve yerin binlerce metre altındadır. bu kıtalardaki hayatın bizden ilerde olması söz konusudur. şaşırmayın. bizden ilerdelerdi. neden derseniz, nuh'un gemisine tüm hayvan türlerini sorunsuz aktarabilmesi için o geminin epey büyük ve epey donanımlı olması gerekir. bugün bu teknolojiyle böyle bir gemi yapmak çok zordur, o kadar hayvanı da toplamak herhalde imkansızdır. dolayısıyla kuzey kutbunda yağmalanan hazineler aynı zamanda gelişmiş teknolojidir. benim tahminim, abd ve rusya'nın ortalarına denk gelen bu yerde ortaklaşa yağmalama yaptıkları yönündedir.
peki bir kıta neden yere batar onu anlatalım. neden gök delinir. aslında bu, gelişmişlikle alakalı. karalar suyun üzerinde yüzüyor ve binalar yükseldikçe karaların dengesi bozuluyor. bu denge bozulması yere batmaya neden oluyor. işte bu, ayetlerde "yerden su çıkıyordu" denilen olaydır. karalar yere batarsa en iç bölgede bile yerin altından okyanus fışkırabilir. ikinci bir etken, küresel ısınma. ama bu bildiğimiz anlamdaki küresel ısınma değil. dünya toptan ısınmaz. çünkü ortasından ısınsa bile yanlardan serinleyeceği için denge oluşur. ancak bir bölgede binalar yüksekse, araçlar fazlaysa, radyatör ve kalörifer etkisi yaparak havayı ısıtır, bu da gök kubbede delinmeye neden olur. gök kubbe aslında cam değil, buz gibi bir tabaka. ama gidemediğimiz için tam bilemiyoruz. neyse.
demek ki tarihsel olarak saklanma nedeni, kuzey kutbunun oralardaki kıtaların kayıp hazinelerini saklamakmış.
bu sadece kuzey kutbuyla alakalı değil, antarktika için de benzer durumlar söz konusu. antarktika'nın dışını bilmiyoruz. muhtemelen daha gelişmiş medeniyetlere ev sahipliği yapıyor olabilir. belki "alem" dediğimiz yerler muhtemelen oralardır. çünkü eğer gökte yaşam yoksa, o halde dünyanın dış tarafında olmalıdır. bunla alakalı bir pusula vardı ama bulamadım. güney yarı kürede bir insan boyundan daha büyük bir pusula vardı. bir iki yıl bunu argüman olarak kullandık ama sanıyorum delilleri karartma projesi çerçevesinde o görseller google'dan tamamen gitmiş. bunu bulamadım.
ancak askeri üslerin kalıntıları halen duruyor. bunların nazilerin olduğu iddia ediliyor ama ben buna inanmıyorum. bu da dış medeniyetlere ya da bizden önceki gelişmiş medeniyetlere ait. bu konuda bilgi için google'da, "nazi base in antarctica" aratıp bulabilirsiniz. bunun dökümanları halen mevcut. onlar nazi üssü değil, daha gelişmiş medeniyetlerden kalma üsler. nazilerin ne işi var antarktika'da. işte tamamen saçma bir iddia daha. saklamaya çalışıyorlar tabiki.
bunu devam edip bir yerlere bağlamak lazım ama çok uzayacak. netice olarak, özet geçersek; geçmişteki gelişmiş medeniyetler ve bunlardan kalan hazineler ve muhtemel teknolojiler bizden gizleniyor. bizim medeniyetimiz, nuh tufanından sonra "sıfırdan" başlamıştır ve henüz önceki medeniyetin düzeyini yakalayamadık.
işte bu nedenle, önceki medeniyetlerin farkında olan belirli ülkeler, bu hazineleri sadece kendileri almakta, "dünya zaten top gibi, araştırmaya gerek yok, zaten her yeri nasa keşfetmiş" diye düşünen diğer halklarsa geri kalmışlığı sürdürmektedir.
--spoiler--
toplumsal yön:
--spoiler--
dünyanın yuvarlak olması sorgulamayı ortadan kaldırmaktadır. bu evrende bir çok gezegen var, nasa bunları araştırıyor, ülkeler bunları araştırıyor, big bang oldu, hepimiz rasgele buradayız, bunu sorgulamaya da gerek yok zaten, bu yüzden mevcut durumu kabullenmeliyiz; o halde bizi bir yaratan da yoktur.
toplumsal anlamda dünyanın toparlaklığı, evrim, nükleer yalanı ve diğer yalanlarla birlikte bir bütünün parçası olmakta ve bir yaratıcının varlığını gizlemeye yaramaktadır.
--spoiler--
siyasal yön:
--spoiler--
siyasal olarak rusya ve abd bu konuda tam bir iş birliği içindedir. birlikte hem kuzey kutbunu hem de antarktika'yı sömürmektedir. aynı zamanda uzay yalanlarında ortak hareket ederek dünyanın geri kalanını sindirmeye yaramaktadır.
uzaya gitmek ve orada insanların yaşamasını ve deney yapmasını sağlamak, ancak çok gelişmiş bir teknolojiyle mümkün olabilir. o halde bu gelişmiş teknolojinin önünde eğilmeli ve iş birliği yapmalıyız. insanlara bu algı yerleştiriliyor ve böylece bu iki ülke diğer tüm ülkeleri baskı altında tutuyorlar. dikkat ederseniz abd ve rusya arasındaki tüm gerilimlere rağmen komşu oldukları berin boğazında hiç bir gerilim yoktur. bu haritanın gösterimi dahi algı çalışmasıdır. rusya dünyanın bir ucunda, amerika diğer ucundadır ve ortadaki ülkeler için mücadele ediyormuş gibi görünmektedir. oysa her ikisi de dünyanın ortasında ve komşudur.
abd ve rusya birbirinin yalanlarını desteklemekte ve saklamaktalar. buna ayrıca "nükleer yalanı" da dahildir. bugüne kadar nükleer silah kullanılmamıştır, öyle bir şey yoktur. abd'nin hiroşima'da yaptığı katliam bir kratere neden olmamıştır.
bu, nagazaki'ye atılan (sözde) atom bombasının öncesi ve sonrasıdır. görüldüğü gibi bir krater yoktur ama yoğun bir bombalama söz konusudur. abd kamuoyunda japonya'daki ölümler sorulunca "biz atom bombası attık, bu kadar büyük etki beklemiyorduk" yalanını söylemişlerdir. oysa, günlerce sivil insanların üzerine normal bombalar atıp katliam yapmışlardır. nükleer yalanı abd'nin katliamını gizlemektedir ve bu yalanda rusya'yla ortaktırlar. bu yalan karşılığı abd rusya'ya şunu vermiştir: "rusya'nın abd'nin 3 katı nükleer silahı vardır". Bu yalansa rusya'ya caydırıcılık kazandırmaktadır.
sonuç olarak birbirlerinin yalanlarını savunmaları diğer ülkeler üzerindeki denetimlerini artırmaktadır.
--spoiler--
ekonomik yön:
--spoiler--
nasa'nın bütçesi 20 milyar dolardır ve diğer ülkelerdeki kuruluşlara verdiği destek karşılığı aldığı para, ayrıca yan kuruluşlarla birlikte senede 100 milyar dolara yön vermektedir. bu para hem abd halkının cebinden, hem de dünya halklarının cebinden çıkmaktadır. bu parayla uzay projeleri yapılmadığı ve çok ucuza işler yapıldığı için, sonrasında oluşan bu "kara para", önce terör örgütlerine gitmekte, ardından global şirketler ve silah anlaşmalarıyla abd'deki global şirketlere aktarılmaktadır. basitleştirirsek eğer suudi arabistan 150 milyar dolarlık abd silahı alıyorsa, aslında bunun manası abd'nin suudi arabistan'a kara para yoluyla 150 milyar dolar aktardığıdır. suudi arabistan ve katar'ın fonksiyonu budur. bunlar kara para aklama ülkeleridir. islam alemi için müstesna bir konumdaki suudi arabistan'ın böyle kirli bir oyunun içinde yer alması bizler açısından utanç vericidir.
--spoiler--
teknolojik yön:
--spoiler--
dünyanın geri kalanı sahte ve uydurulmuş bilimle uğraşırken abd ve rusya gerçek bilimle uğraşmaktadır. bir gök kubbenin mevcut olmasından haberi olmayan diğer halklar dürbünle uzayı izlerken abd ve rusya bu gök kubbenin özelliklerinden yararlanmaktadır. dünyanın geri kalanı fizik kurallarını yanlış veya eksik bildiği için yanlış yönlerde gelişirken, doğru teknolojilerle uğraşan abd ve rusya sürekli olarak farkı açmaktadır. buna, kendileriyle iş birliği yaptığı sürece çin de dahildir.
--spoiler--
o kadar çok yönü var ki ben bunu böyle özet geçmeye çalıştım, başım da ağırdı zaten. sonra bir ara tamamlarım ya da böyle kalsın. okuyanın gözlerine sağlık, okumazsanız da yapacak bir şey yok.
abd ve rusya işbirliği içinde yalan söylüyor diyelim. peki bütün dünyanın düşman olduğu kuzey kore neden açıklamıyor bu olayı? kendine ait uydusu olan sadece abd ve rusya degil ki. onlar sömürüyorsa kayıp toprakları, diger ülkeler neden sessiz?
biri de demiş ki, düz olduğu ortaya çıkarsa din galip gelecek bilim yalan olacak. peki sana ispatlı kanıtlı sunarlarsa gerçeği, hatta mekige bindirip uzaydan gösterirlerse, allah yok din yalan mı diyeceksin?
şu antarktika olayını google'a sorun o bile söyler. evet çok büyük kara parçaları var, dünyadaki toprakların %10'u deniyor hatta. bu gizli bir sey degil ki! buz erdiğinde gözüküyor zaten o kara parçaları. bizim bile araştırma üssü kurduğumuz yere, hala yasak diyenler komik duruyor bilin. araştırma gezileri için serbest bir bölge oralar. gidin görün. öyle silahlı muhafızlar falan yok.