Çünkü adına ister geçim sıkıntısı de, ister gelecek kaygısı, ister borç batağı. Öyle bir çamura saplanmışızki ne zaman başımızı kaldırmaya kalksak birisi ayağıyla daha derine itiyor.
mutsuzlukdan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor
biz giz dolu bir şey yaşadık
onlarda orada yaşadılar
bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak
en başta mutsuzluk elbet
kasaba meyhanesi gibi
kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
öbürünün bir kadından aldığı verem
bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor
yazık sevgime diyor birisi
güzel gözlü bir çocuğun bile
o kadar korunmuş bir yazı yoktu
ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
gemiler gene gelip gidiyor
dağlar kararıp aydınlanacaklar
ve o kadar
tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
sonbahar geldi hüzün
ilkbahar geldi kara hüzün
ey en akıllı kişisi dünyanın
bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
kimi sevsem
kim beni sevse
eylül toparlandı gitti işte
ekim filanda gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atla.
tarihe gömülür o kadar
Edep kalmadı.. Huzur bereket kalmadı. Vatan desek bitmişiz, aile desek her biri öz kardeşinin etrafında zararlığına dolaşıyor, aşk desek kaldı mı ki? Duygular satılık ruh satılık.. öyle işte sözlük ruh halim darmadağın.
Her gün dolmusta ,otobüste, vapur da ,trende is yerinde , veya sosyal alanlarda gördüğümüz insanların genel durumudur.
insan hayatini kolaylaştıran bu kadar teknoloji varken herşey insani mutlu etmek için tasarlanırken nasil oluyor da insanlar mutlu olamiyor.
Acaba insan madde ye bu kadar bagliyken herşeye sekil ve meta olarak bakilirken derin bir manevi boşluk mu yasiyor, kimsenin birbirine anlatamadigi bir boşluk.