kendi varlığının bu dünyada fazla olduğuna inandırdıkları zaman kendi kendimize sorduğumuzdur.
fakat üst üste yaşayanlar bilirler ki felek de kurşun misali adres sormadan gelir çıkar karşına.
bir olay başına geldikten sonra, kişinin diğer insanların hayatının mükemmel olduğu düşüncesine kapılarak kurmuş olduğu, birazcık bencillik kokan isyan cümlesine giriş.
çok güzel bir konuya parmak basmış yazardır. o esnada konu üzerinde olanların götüne kaçmıştır tabi bu parmak. kaliteli, bilgili, iyi yetişmiş bir yazar olduğu izlenimini veriyor.
önce bu entryi yazıyor; (#14421301) ve bunu yazarken bi kaynak, link falanda belirtmiyor. durduk yere yazıyor.
tamam güzel demişsin de, gecenin bi saatinde vahiy mi indi be güzel kardeşim? ne dedin içinden, " aha biri kesin şöyle dedi tam da şuan ; ^^kimliğimde tc yazdığı için utanıyorum^^ bunu hemen yazmalıyım sözlüğe"
ya hiç bir olay yokken ortada haa! bir link ver kardeşim. deki bu adam böyle böyle demiş sonra yaz gene altına o süper entryni, bende seni alkışlayayım ???
olmaz ama demi? çünkü bu şekilde daha iyi. nede olsa milletimiz gaza gelmeye müsait, kimse sormuyor ki; " kim demiş bu sözü?" diye!
hemen 6 entry sonra da kendi başlığını şu şekilde uplamış(#14422194)!!!
bi dakıka beyler şu garip imama vurmadan önce bi okuyun!!! bu adamın sözlük içerisinde ki mücadelesi nedir? ne yapmaya çalışır? neyi savunur?
derdim kürt, türk, çerkez, alevi, değildir. derdim bu tarz "uluuuuu" mertebesine çıkmış karmalarla, köylü kurnazlığı yapanlarladır.
bir sözlükte herkes bilir ki; ne şartla olursa olsun yazdığı güzel bir entryi milletin gözüne sokmaya çalışmak (bkz: itici)dir, bunu yaparken bir toplumun içinde bulunduğu durumdan faydalanıp olayları provoke etmek ve sözlük içi komik bir rant sağlama çabası ise affedilmezdir.
şimdi gene çok fazla tepki alacağım; kürtleri savunuyor, pkk sempatizanı diye ama olsun, suçsuz kürt en az suçsuz türk kadar masumdur. ekmeğinde, emeğinde, helalinde çalışıp iki kap çorbasına bakıyorsa, adamın ne rengi, ne şivesi, ne annesi, babası önemlidir.
ha pkk ya gelince o konu hakkında ki görüşlerim tamamen açıktır ve bir sürü yazıda da açıkça belirtilmiştir.
m.a. birant ile konuşmasında, "bir önderlik kolay olmuyor, bu gün yaptığını yarın inkar edersen hiçbir şekilde kitleleri elinde tutamazsın" diyen yavşak, yakalanıp türkiye ye getirilirken; "siz beni yanlış anladınız annem de türktü benim" diyorsa o ideolojiyi de, o ideolojiye gönül verenleri de ne savunurum ne savunduttururum.
bugün tnt'de yayınlanan talihli amele adlı ilyas salman'ın oynadığı filmde milyonlarca kez duyduğumuz film repliğidir ancak bu kez durum farklı başına iyi şeyler gelen bir amele neden ben diye soruyor ters köşe yapmış keratalar.
iştimaya çıktık, saydık sayıldık, inanmayacaksınız ama binbaşı dan torpilliyim, nöbet dahi tutmuyorum. *
yok lan kıyamazdım arkadaşlara, ben tutardım kendi kendime yazdırırdım nöbetleri hatta. neyse konuya dönelim,
normal mehmetçik ile aramda takribi 6-7 yaş olduğundan dolayı eğitim çavuşu olduk, ayıptır söylemesi, harvırdoksfort ve ktü iktisat gibi 3 üniversite ile pozitif ilişkiler içinde bulunmam nedeniyle akıllı da sayıldığımdan, kendilerinden sorumlu tutulduğum bir gurup mehmetçiğin başına geçtim.
onlara gerekli talim, açma-germe, koşma-sürünmenin yanı sıra, ara ara da askeriyemizin en saçma sapan işlerinden biri olan yaprak toplama işini yaptırıyordum.
askerleri sıraya dizdiğimde tek tek çağırmaya başlar, kimlerin çalışacağını belirlerdim.
sırayla; "sen gel", "sen gel" "arkadaki sende gel", "ali sende gel" "ordulu gel" "ahmet sen" sensensen diye milleti toplarken, arkadan hataylı bi fırlama kolunu yukarı doğru kaldırdı. kolunda yazan gerçekten etkileyiciydi; "neden ben" yazıyordu.
abartıyorsam o g3 ler bana duhul etsin bir anda beynimden vurulmuşa döndüm. "bu mehmetçik acaba bana kıllık olsun diye mi yazmıştı bu yazıyı koluna?" hafif bir tebessüm ile birlikte yanıma çağırdım;
"gel dedim çocuk" koşarak geldi; " emredin paşam " dedi. dedim bu milletin evladına emretmek ne demek? bilakis siz emredin. *
hah çağırdım dedim; "sen gel gel mubarek adam gel bakıyım kolunda yazana", çocuk gülerek geldi, "dövme" dedi mehmet bey. ( okumuş olduğum okullar ve kısa dönem olarak askerlik yapmamdan mütevellit, mehmetçik den ziyade mehmetbey derlerdi bana)
neyse dağıtmayalım. aldım kolunu evirdim çevirdim baktım gerçekten de bu bir dövmeydi, olanca çirkinliği ve türbe yeşili rengiyle gayet özensiz yazılmış, hertarafı faça olan kolda bir çok varoş kızına inanılmaz hoş gelebilecek derecede kalıcı bir dövme.
dedim adın ne senin yienim?
91 e 1 ferhat sayar hatay emret komutanım. ( bak gene ruyalara daldım ha )
ferhat sayar dedi, aferim dedim ferhat. mizaha olan bağımlılığım ve inanılmaz hoşgörülü olmam dolayısıyla sadece gülüyorum ve sana bundan sonra iş falan yaptırmıyroum dedim. sağol paşam diye kulğımın dibinde bağırır bağırmaz dayanamdım bastım tokadı. dedim lan it ne börüyon kulağımın dibinde... ağlayarak terhisine kadar bir daha kimse ile konuşmadı ferhat.bende üzüldüm tabi .
yav niye bu yazı böyle oldu şimdi anlamadım ama olay şuydu, aynen aktarıyorum;
yaprak çer çöp toplatmak toplatmak için adamları seçerken, sen gel, sen, sen, sen, sende gel diye adamalrı toplardım. sen sen diye çağırırken askereleri, birden arkadan gelmesi için seslendğim hataylı ferhat diye bi bebe kolunu kaldırdı, kolunda kocamanca "neden ben" yazıyodu. dayanamadım onu ayırdım kenara, bi daha da çok iş vermedim, yüklenmedim, kimselerede ezdirmedim. oh bee ne şizofrene bağladık arkadaş iyi kurtulduk haa hikaye buydu *
haa ben kimmiyim ki bu kadar yetkiye sahip oluyorum?