bireye bu yönde bir baskı yapamam, hakkım değil. ama bireyler bana "atatürk'ü şu şu sebeplerden dolayı sevmeliyiz, mecburiyettesin" derse ben de bunu sebep vererek sevmemeliyiz derim. oldu mu? şimdi cümleyi ikinci kez oku, idrak edeceksin. olmadı; üç.
atatürk'ü inönü destekçilerinin yaptığı gibi sembolleştirmemeliyiz, bu ülkede sağından soluna kim bişeyler yapmaya kalksa atatürk'ü ağzına alır oldu, o büyük devrimciyi sadece ilkokul kitaplarında anlatıldığı kadar tanıyan sözde devrimciler bile che'yi lenin'i fidel castro'yu örnek alırlar nedeni zihin bulanıklığıdır araştırsalar baksalar atatükçülük sandıkları şey aslında düpedüz inönücülüktür. atatürk'ü kulaktan dolma putlaştıran mücadelesiz devrimsiz reformsuz kurtarıcı olarak görüyorsak ya da sadece askeri başarısıyla tanıyorsak eğer sevsek neye yarar ağlarım halimize.
rahat batıyor o yüzden sevmemeliyiz, nüfus kağıdı var herkesin cebinde babalar belli o yüzden sevmemeliyiz, amerika kollarını açmış bize şevkat göstermek istiyor ama atatürk ilkeleri halkın sömürülmesine, bölünüp yok olunmasına izin vermiyor o yüzden sevmemeliyiz.
mesele sevmek ya da sevmemek değil yeğen, mesele sevmek ya da sevmemek hakkına sahip olup olmamak. eğer böyle bir hakkını sonuna kadar kullanma iradesine sahipsen o zaman sevsen de eyvallah sevmesen de.işte bütün mesele bu.
bir nedeni yok sevmemek için. ama sevmek için birçok neden var. yazarlik yapabilecek yasa gelmisse kisi ve hala bilmiyorsa. sil bastan baslamali hayata taa anaokuldan.
oldu mu şimdi annesi gene kaçırdı bu çocuk altına dedirten türden bir başlık. misafirliğe gidildiğinde de yapılmaz ki arkadaş.
not: atatürk'e laf etme sebepsiz
sen anadan doğardın ama
baban kimdi bilmezdin, şerefsiz. dizelerini yazan büyük üstad neyzen tevfik'e bir kez daha teşekkürü borç bilir, bu insanımsıya birşeyler söylemek için kafamızı yordurmayıp bu dizeleri yazdığı için şükrederiz. saygılar üstad.