yalanın, dolanın, iftiranın dipsiz kuyusu olan mektup...
bunları hangi odalarda uyduruyorlar bilmiyorum. yalnız, tek kelimesi bile necip fazıl'a ait değildir. ne iğrenç lan bu herifler.
bunu bilmem! lakin, adnan menderes'e yazdığı aşağıdaki mektup gerçektir. destanvari olduğundan kısa ve şairin kişiliğini yansıtıcı alıntılar yapmakla yetineceğim;
''beni sonsuz bir şekilde minnettar eden lutfunuzla infazları ertelenen mahkumiyetlerim...''
- şeklinde başlıyor ve şöyle devam ediyor;
''ağır diyabet ve sinir hastalığım var. beş masum çocuğum ve çilekeş bir eşim var. beni haydarpaşa hastanesine aldırın.''
- adnan menderes'in necip fazıl'a düşkünlüğü herkesçe bilinmekle birlikte öyle durumlar vardır ki o'nun gücü dahi şairi kurtarmaya yetmez ve bu kez kendisine, necip fazıl'dan sitem dolu mektuplar gelmeye başlar;
''beni yalnız farelere mahsus bir zehir gibi, mutfağınızda, çöp tenekesinin altında muhafaza ettiğiniz ayıplı bir nesne olmaktan çıkarınız. koklanmaya ve vitrine yerleştirilmeye layık bir şifa unsuru haline getiriniz.''
necip fazıl'ın çok iyi bir şair olduğu, bu işten biraz olsun anlayan herkesin malumudur. lakin insan, böylesine ezik ifadeleri bu büyük şaire yakıştırmakta güçlük çekiyor doğrusu. öyle anlaşılıyor ki sanatçılık ve kişilik, kimi zaman birbirlerinden bağımsız değerlendirilmesi gereken kavramlar halini alıyor. kolay da değil bu, zor iş elbet!
üstad necip fazıl böyle yavan bir mektup yazacağına bir ömür zindanda yıllarını çürütür daha iyi. ayrıca az çok necip fazıl'ı okuyan birisi bu mektubun tamamen yalan olduğunu anlar.
üsluptan ve kullanılan kelimelerden bile necip fazıl'a ait olmadığı anında anlaşılan mektuptur. hele "sizler en iyi müdahaleyi yaparak güzel yurdumuzu kötü politikacılardan kurtardınız." gibi ilkokul çocuğunun kaleminden çıkabilecek derecede ucube bir cümleden bile safsata ve uydurma olduğu bellidir. necip fazıl gibi derinlik ve enginlik sahibi bir şairin, "kötü politikacılar" gibi 5 yaşındaki çocukların kullanabileceği bir ifadeyi kullanacağını düşünmek ya saflıktır ya da saflığın ötesinde art niyet sahibi olmaktır. onun derinliğini ve enginliğini idrak edebilme becerisinden yoksunsanız, ayrı tabi.
not: "Yine bir it oğlu it, paçalarıma dalmak istemiş! Böylelerini çok gördüm! it, itliğini göstermeden duramaz." diyerek de lafını sokmuş, ayarını vermiştir.
Şu anda Balmumcuda nezâret altında bulunuyorum. Hiçbir suçumun olmadığı kanaatindeyim. Ama beni suçlu görüyorsanız, ben sizden ve şanlı Türk Ordusu mensuplarından özür dilerim.
Politikanın ne olduğunu artık anlamış bulunuyorum. Sizler en iyi müdâhaleyi yaparak güzel yurdumuzu kötü politikacılardan kurtardınız. Demokrat Parti kötü idâresiyle zaten bunu hak etmişti. Ben çok hastayım. Beni zindandan kurtarabilirsiniz. Esâsen nâmusum, şerefim üzerine yemin ederim ki, serbest kaldıktan sonra hayâtımın sonuna kadar politika ile ilgili hiçbir yazı yazmayacağım. Siz büyüklük gösterip de beni af edin, beni kurtarın, dâima sizlerin emrinde olacağım.
--spoiler--
Yukarıdaki mektup 15 Eylül 1968 tarihli EKSPRES gazetesinden alınmıştır. Kısakürekin diğer marifetlerini öğrenmek isteyenlere adı geçen gazetenin o günlerdeki baskılarını karıştırmaları tavsiye olunur.
