1959 yılının siyasi konjonktürünü bilmeyen komünist ahmaklar tarafından ortaya atılan gerçek dışı iddia. o yıllardaki soğuk savaş dolayısıyla, komünist rusya'nın karşısında olan abd'ye destek vermesi hiç de yadırganacak bir davranış değil. tarihi, gerçekleştiği döneme göre değerlendirin. kendi pis ideolojilerinizi yaymak için de ahlaklı adamlardan elinizi çekin.
saçma sapan kurulmaya çalışılan bir ilişki.... ben diyorum:
ben necip fazıl'ı senin gibi kulaktan dolma duymadım. yazdığı her şeyi okudum. bir kütüphane dolduracak kadar çok şeyi... neyi niçin söylediğini, neyi nasıl anlatıığını, üslubunun tüm girinti ve çıkıntılarını bilirim.
bildiğim için söylüyorum: öküz altında buzağı aramayın.
türkiye üzerinde bir amerikan sovyet çatışması vardı. hem de çok ciddi. necip fazıl, bir sscb olmaktansa, bir amerikan müttefiki olmanın daha doğru olduğunu sağ partilere telkin ederdi.
hepsi bu.
yoksa abd'yi rusya'dan daha uzak bulur islam'a. hatta ikisini şöyle karşılaştırır:
- biri (sscb) kafaca materyalist ruhta mistik, diğeri (abd) kafaca mistik ama ruhta materyalist...
emin ol, öyle kulaktan dolma değil, arkamdaki kütüphaneye dalarsam, bin tane abd karşıtı belge çıkarırırm.
utanmadan üstadının sözünü inkar etmeye çalışan şakirtlerin yüzüne her durumda vurulması gereken ilişki.
iki satır şiir mi, yoksa politika üzerine kaleme alınmış bir makale mi adamın düşüncelerini yansıtır? çocuk kandırıyor eleman sanki burda.
hem, bu adamı "üstad" kabul etmiş, yolunu yol bilmiş ne kadar politikacı varsa, abd'yi "kabe" bellemiş zaten, pratik karşılığını bulmuş "amerikanizm". daha neyi gizlemeye çalışıyorsun ki?
geleneksel dinci sağ geleneğin ve bugün iktidardaki akp kadrolarının büyük saygı duyduğu önemli "dava" adamlarından necip fazıl kısakürek'in, hiç uğraşılmadan, bizzat kendi ağzından çıkan sözleri ile ortaya çıkan ilişkidir:
"Bize düşen, kendi kendimize sahip olarak, Amerika'nın ebedî müttefiki, Amerikalının da "Sen sensin, ben de ben" tarzında dostu olmaktır. Amerikalıyı da böylece kendimiz için bir saadet unsuru kılmak... Yoksa belâ haline getirmek değil...
Bunu en küçük milletler yaparken biz yapamazsak hazin olur. Amerika da ancak böyle bir şahsiyete maddî ve manevî itibar biçebilir. Yoksa, gelip geçici menfaatleri bakımından alâkadar olduğu; ve bir Amerikan bahriyelisinin iki yana açık bacakları arasındaki perspektif içinde mutalea ettiği kadrodan ileriye geçemeyiz.
Dış siyasetimizde Amerikan ve iç bünyemizde Amerikanizm politikasını, kendimizde tecezzi kabul etmez bir şahsiyet vâhidine göre ayarlamakta, devlet ve millet çapında kalkınışımızı kuşatacak derecede büyük ve her işe hâkim bir mâna gizlidir.
Bu mâna ta merkezinden ele geçirildiği gün, Türk ve Amerikan bayrakları, biri şu kadar yıldızlı ve öbürü sadece ay ve yıldızlı, iki ayrı dünyanın iki ayrı ve fakat daima beraber mümessilleri halinde yanyana göndere çekilebilirler."
Necip Fazıl KISAKÜREK
Büyük Doğu Dergisi / Sayı 20 /17.7.1959