Sie stehen eng umschlungen
ein Fleischgemisch so reich an Tagen
wo das Meer das Land beruhrt
will sie ihm die Wahrheit sagen
Doch ihre Worte frisst der Wind
wo das Meer zu Ende ist
halt sie zitternd seine Hand
und hat ihn auf die Stirn gekusst
sie tragt den Abend in der Brust
und weiss dass sie verleben muss
sie legt den Kopf in seinen Schoss
und bittet einen letzten Kuss
und dann hat er sie gekusst
wo das Meer zu Ende ist
ihre Lippen schwach und blass
und seine Augen werden nass
Der letzte Kuss ist so lang her
der letzte Kuss
er erinnert sich nicht mehr
Elimden geldiğince çeviriyorum:
Sis
Birbirlerine sıkıca sarılarak duruyorlardı
birbirine girmiş tenler, dolu dolu, o buluşmada
okyanusun bittiği yerde
o (kadın) gerçeği anlatmak istiyordu
fakat rüzgar sözlerini (kadının) alıp gitmişti
okyanusun bittiği yerde
ürpertiyle o'nun (erkeğin) elini tuttu
ve o'nu alnından öptü
akşamı göğsünde taşıdı (kadın)
ve yaşamak zorunda olduğunu bilerek
kafasını dizlerine götürdü
ve son bir öpücük istedi
ve o (erkek), o'nu (kadını) öptü
okyanusun bittiği yerde
o'nun (kadının) dudakları güçsüz ve soluktu
ve gözleri yaşardı (erkeğin).
son öpücük uzun zaman önceydi
son öpücük
o (erkek) artık hatırlamıyor...
mutter albümünün tacıdır. bütün bir albüm boyunca eğilip bükülürsünüz, sert ve köşeli ritimler arasında gidip gelirken till'in hoşnutsuz sesindeki hayalkırıklıklarına, öfkeye ve arzuya tanıklık ettikten sonra artık albümden hiçbir alacağınızın kalmadığını düşürken bir anda bütün durağanlığı ile nebel çıkar karşınıza.
haşmetli bir sondur albüm için. ich will'den bile daha çok arzuya bulanmış bir halde. doğru sözcüğü seçmek zor.. cehennet'in içinden bir bildiri!
yıllardır bekledim şu sıfatı bir şarkıya verebilmek için. size ne çağrıştırdığı da bağlı tabi, size göre en iyisi olmayabilir. ama çok çok şarkı dinlemiş bir insan olarak (ki dinlediklerim serdar ortaç değil) söyleyebilirim ki adamın böğrüne böğrüne saplanır bu şarkı.
her ramm şarkısı için söylüyorum bunu, entrylerimi takip edenler ya da ramm şarkılarının entrylerine bakanlar bunu fark edeceklerdir, etmişlerdir. bu adamların boş şarkısı zaten yoktur da nebel hepsinden farklıdır.
Und dann hat er sie gekusst
Wo das Meer zu Ende ist
Ihre Lippen schwach und blass
Und seine Augen werden nass
der, bir şeyin gittiğini fark edersin; denizin sonunu ararsın, bulamazsın. ne denir buna ben bilmiyorum.
'geceyi göğsüne taşıdı' cümlesinde 'gece'den kasıt kanser'dir. Ve bahsedilen şarkı göğüs kanserinden dolayı ölmek üzere olan bir bayanla, sevgilisinin vedasını üzücü lyriclerle, ve adamın amına koyan melodisiyle anlatıyor..
--spoiler--
Der letzte Kuss ist so lang her
der letzte Kuss
er erinnert sich nicht mehr
--spoiler--
son öpücük uzun zaman önceydi
son öpücük
o (erkek) artık hatırlamıyor...
erkeğin öpücüğü hatırlamamasının nedeninin de aslında bu şarkının erkeğin anısı olması ve uzun zaman önce olmasından kaynaklı olduğunu söyleyelim.