dedi genç adam.
bu soruyu kendine son kez sormasının üzerinden birkaç yıl geçmişti.
asimetrik duran kareli masa örtüsünün üzerinde bilmem kaçıncı kadeh rakısı, aklına gelen her şeyi her an yapacakmış gibi tetikte...
nitekim de öyle oldu.
"sen hiç dur durak bilmez misin be adam! he..
hep mi geri sararsın durmaksızın, hiç mi önünü göremezsin.
bataklıkta çırpındıkça daha çok battığının hiç mi farkına varamazsın.
her yağmur yağışında gözün hep mi dışarıda kalır" diye düşündü sonra.
neyse ki artık çok geç olduğunun farkına varması uzun sürmedi.
soğuk bir duş alsa kendine gelirdi.
son baktığımda yoktu yerinde.