" bakışları ölüme meyilli çocuklar
geçiyor çay içtiğimiz masanın altından,
-ki hepsinin burunlarından tren sesleri tütüyor
ağbi, diyor biri,
bir gitmek parası
cebimi yokluyorum,
elime yokluğundan başka bir şey gelmiyor.
gelmiyorsun.
ve birden şairin dediğine çalıyor gökyüzü,
yağmur beyhûde yağıyor.
sevgilim,
bir ölümün çeyrek kalasındayız şimdi,
ne olur korkalım bu kokusuz pazartesilerden.
sen işte tam bu vakitler
çaya tek şeker atıyorsun ya,
yemyeşil bir rüyada
benim yalnızlığıma kazaklar örülüyor.
yeter!
gözlerine çarpsın
otobüs camlarına çizilmiş çiçeklerdeki gözüm:
gör.
görmezsen,
havsalamın duvarları dökülür
bu gidiş biletlerinden yapılma şehirde.
gidemem de, beceremem,
beni bilirsin.
bil.
bil de ötsün artık dut yemiş bülbüller.
sen, bilirsin. "
9. nesil kendi isteği ile silik.
son konuşmalarını benimle yaptığını düşünüyorum. bir daha gelmeyecekmiş.
tanımazdım kendisini ama vardı bir derdi benim gibi.
üzüldüm yazarıdır.
hayatta başarılar diledim.
son mesajıydı herhalde o da;
teşekkür ederim idi.