çaresiz eli kolu bağlı durumda olmak. elinizden hiçbirşey gelmemesi, kendi hayatınıza müdahale edememek kadar kötü bir durum yok. kolunuzdan tutar sizi hiç tıraşlamadan hadi devam diye sürükler. yara bere içinde kalırsınız, canınız yanar.
arkadaşların konusunda, ailen konusunda, hayatındaki herşeyde ne yapacağın konusunda en ufak fikir sahibi olmamaktır.
Kendinizi küçücük bir kutuda sıkışıp kalmış gibi hissedersiniz nefes alamazsınız.
bir sürü işin varken hangisinden başlayacağını bilememektir.. en iyisi hiç birini yapmasam mı diye şeytan dürtmesi sonucu sözlükte takılmak kötü seçimdir.. (bkz: özeleştiri)
Berkin Elvan durumunda başıma gelen hadise şimdi gösterilere katılsam maksimum 300 kişi olacak hiÇ bir işe yaramayacak gösterilerde sesimi benim gibi düşünen insanlara duyuramuyoruz hala aynı düşünüyorlar. Sokağa Çıkmanın hiÇ bir faydası yok lakin hiÇ bir suÇu olmayan minicik bir Çocuk ölüyor evde oturmakta istemiyorum Çaresizlik.
şu an yaşadığım durumdur. işteyim ama yapacak iş yok ne yapayım sözlükte boş boş takılıp girilen entry'lerimi okusam yabancı bir dizi mi izlesem yoksa çıkıp bir sigara yakıp kendime mi gelsem?
olaylar karşısında kilitlenip kalmaktır. düşünmek istersin ama düşünemezsin, içinde bulunduğun durumdan kurtulmak istersin ama yapamazsın, herşey üst üste gelir. en güzeli sabır etmektir.
aslında ne yapacağını gayet iyi bildiğin bir durumdur fakat, hangisi iyi olur diye düşündüğün, düşündükçe yorulduğun duygu karmaşasıdır. mantık ve duygu bir nebzede çelişir. mantık mı duygu der kalırsın, ciddi olaylarda mantığını seçer oturursun.
içinde bulunduğun an için değilde genel olarak ne yapacağını bilmiyorsan beynin cımbızlanıyormuşçasına acı çekersin. ne yapacağını bilememek alternatiflerin kabul edilebilirliğinin de içine sıçar. beklersin. sadece beklersin. dört kolla sarılabileceğin bir gerçeği...
çaresiz kalmaktır, boşlukta savrulmaktır. iki seçenek vardır ya sağ yoldan gideceksin ya da sol yoldan. ortadan ilerlemenize izin vermez hayat. bir çıkış yolu bulunabilse... küçücük umutlar vardır hani en zor zamanlarda gelir başınıza dikelir ben buradayım der gibi... peki ya onlar nereye kayboldu?
hep bir umut vardır diyoruz fakat o umutlar bizim fark edebildiğimiz kadar kendini gösteriyor aslında...
yorgunluk,gereksiz ve nereden geldiğini bilmedğin bir acı.
bir anı bu acıyı zamanın açık kalan kapısından sana gizlice getiren.
kefaret gözyaşı.akmayan.
durduk yere çöken hüzün,yorgunluk,sükunet.
işte ne yapacağını bilememek tam olarak böyle birşey.arafta olmak gibi.
avareliğin bir sonucudur. o kadar boşsunuzdur ki rahat batmaktadır. arkadaşlara falan danışırsınız ama en sonunda kafanız daha da karışmış halde kalırsınız.
ya nasıl anlatıyım bilmiyorum evet seviyorum seni ama ben kendimi birine bağlamaya hazır değilim. her geçen gün daha çok alışıyorum sana. bunları simdi söylüyorum en azından kendini bana bağlama diye ayrılalım inan seni sevmediğim için değil birine bağlanmaktan korktuğumdan nolur cevap verme mesajıma zaten yeterince zor benim için mutluluklar...
diye bir mesaj alırsınız sevgilinizden. o artık eski sevgiliniz olmuştur eliniz titrer telefon o anda duvarla birleşik duruma gelir ve yere parçalar halinde yere düşer bundan başka yapacağınız şey yoktur. o gitmiştir artık...