Ne olur sanki bu zamanlarda,
Beni bu duygular sarmasa
Ilık, tatlı bahar yeli gibi
Hafif bir esinti
Gezinmese başımda
Ne olur?
Ne olur sanki bu zamanlarda,
Hayat suyu koca çınarlara
Yürür ya usulca
Öylesine yakıcı coşkuyla
Sevda yüklü damlacıklar
Gezinmese damarlarımda
Ne olur?
Ne olur sanki bu zamanlarda
Susuz topraklar gibi çorak,
Çatlak, çizik, kavruk
Her zaman mahsun ve buruk
Olan bu kalbim
Böyle delicesine uçuk
Çarpmasa ne olur?
Ne olur sanki bu zamanlarda
Kışa beş kala durmuş,
Bir bozuk saatin akrebine
Takılıp kalsa zaman
Hep sessiz ve soluk olan
Düşlerin özleminde
Duruverse tamamen
Ne olur?
Ne olur sanki bu zamanlarda
Bana yasak olan bu iklimi
Bir sis bulutu gibi görsem
Kaplasa tüm gerçeklerimi
Gizlese benden beni
Ve bir daha asla
Üzerimden kalkmasa
Ne olur? Bülent Eraslan
dünler bitip bugünler olunca
değişen birşey olmayınca
anladım herşey sensizlik
dünler bitip bugünler olunca
gülecek birşey olmayınca
anladım herşey sensizlik
bu kadar yakın olup bu kadar uzak olunca
bir soluk kadar yakın bir yıldız kadar uzak
ne olur ne olur tenin olsam
ne olur ne olur yüzün olsam
gözünün gördüğü olsam
bir sarılsan bak neler oluyor aman...
Bir adım atsan bana doğru
Görüversen sonra beni
Ne hali varsa yalnızlığın
O da bunu görse bari!
Bir kere olsun n'olur n'olur
Göz göze gelsek senle, sonra
Dursa biranda tüm yalanlar
Unutsak neymiş dünya hali!
Esas söylediğim
Bak ben zır deliyim!
Ya benimsin ya da ölüsün!
Bunlar tek söylediğim!
Nolur nolur nolur!
Bu suç belki af bulur!
Nolur nolur nolur
Kendini bana ver!
Gözden çıkardım yari
Yalnız ölmesem bari!
Nolur nolur nolur!
Kendini bana ver! *
Git, gözlerim kapalıyken git,
Bir sessiz yolcu gibi
Gecenin ortasında git,
Git, yalnızlığa alıştım git,
Harap bir tekne gibi
Benden aldıklarınla git,
Dönme, git ve geri dönme
Ne olur...
Git, sensiz de yaşarım ben git,
Sanki hiç sevmemiş gibi
Bu da geçer, geçer git
Benden aldıklarınla git
Dönme, git ve geri dönme
Ne olur... *
bu kadar içten nakaratın çok ender bulunduğu sago şarkılarından biri.
mazideki anıları azıcık ucundan yakalarsa eğer; el ayak çektirir, gözleri sulandırır...
"aman ne karışık bir trafik var içimde, keşke bilseydin.
gerçi bilebilirdin, bilmek isteseydin."
gibi iki mısrayı içinde barındıran çok sağlam bir sago müziği. bu iki mısra aynı zamanda insanı derin düşüncelere sevk eder, dinlerken dalarsanız derinlere, gözyaşlarınıza hakim olamazsınız mutlak suretle...
ne olur bir sabah kapım çalınsa
açınca gülüşün içime dolsa
belki bir meyhane biraz da rakı
sen türkü söylesen ben eşlik etsem
bakmayın çekilen perdelerin ,
aydınlık oluşunu bu şehirde.
renk renk desenlerine kanmayın
saklısında kimbilir kaç yüreği
bu ayrılıklar , boğar .
kimbilir , ardına kadar susmuş ömürleri ,
paslanmış ne çok kapı bekler
hasretin gibi çarpıyor kapıları.
soluk soluğa atıyorum kendimi sokağa.
taşlarında izmaritlerimi ezdiğim kaldırımlar ,
sicim bir yağmur altında .
bir yanıtım yoktur,
seni soran açelyalara.
bir meyhane bulur beni.
beyaz keteni kirlenmiş masalar.
yorulmuşi bir rakı alır beni.
kalbime seni sorar.
o an duracak zannederşm bu gevezeyi ,
sol kolumda bu aşkın uyuşmuş ağrısı
otuzbeşlik ne ki ,
meyhaneci yetmişlik getir
tek başına gitmiyor zıkkım ,
kavunun tadı zehir
sen yoksun boynu bükük saatlerin
bu akşam 'dürüyemin güğümleri kalaylı' ,
gitmiyor be abla , değiştir şu bantı.
'bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap'
zavallı kalbim ne kadar harap
çalmıyor artık
öyle ya çoktan göçmüş abdullah yüce
geceye su gibi dökülse sesin
bizimle hüzünlü türküler gülse
ellerin elimi bulsa ansızın
kalbimden kalbine çiçekler koşsa...