cumhurbaşkanı nın "kürt sorunu için büyük fırsat" diye başlayan süreçte gündeme gelen açılımlardan biridir.güneydoğudaki dağlardan ne mutlu türküm diyene yazısı silinecekmiş.orası türkiye cumhuriyeti topraklarıdır,oradada türk vatandaşlarımız yaşamaktadır ve bu yazıların oradan silinmesi gayet ve apaçık saçmalıktır.dedelerimizin atalarımızın kanlarını canlarını ortaya koyarak savundukları toprakları azınlıklara peşkeş çekmekten başka birşey değildir.velhasıl hainliktir,hainlik.
türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu mustafa kemal atatürk'ün en önemli söylemlerinden biri olan bu sözü silme çabası. ama sonuç vermeyecektir. türk olmaktan gurur duymayan ama ısrarla bu topraklar üzerinde yaşamaya devam eden varsa gidebilir. gidecek yeri varsa hiç mi hiç durmasın. kürt, kürtçe konuşuyor ama yaşadığı yer türkiye ve türk bayrağı altında yaşıyor. böyle saçmalıklarla olacak iş değil.
kaldı ki sözde anlatılmak istenen ne mutlu türk olana değil türküm diyenedir. yani bir ermeni isteğiyle türküm diyebilirse kabulumüzdür.
mustafa kemal e ait olup olmadığı bile belli olmayan gereksiz bir sözün kaldırılması açılımı. statüko sonuna kadar direnecektir ama yanlış söz işte. sen çıkar 'ne mutlu türküm diyene' dersin bir başkası da çıkar 'ne mutlu kürdüm' veya 'ne mutlu lazım' der işin yoksa ayıkla pirincin taşını.
Sorunu daha da karmaşık hale getirecek, insanları birbirine düşman edecek hadisedir. Zaten amaç ta budur, sorunu çözmek değildir. TC de bundan daha doğal bir söylem olamaz. Kimliğinden memnun olmayanlar, mutsuz olanlar varsa atsın o kimliği gitsin mutlu olacağı yere.
doğru bir yaklaşımdır... "türkiye cumhuriyetinde yaşayan herkes türktür" diyoruz, bu bakımdan üst kimlik olarak türklük kavramı ortaya çıkıyor... ama alt kimlik olarak da türklük kavramı var hali hazırda... dolayısıyla bütün tartışma buradan çıkıyor...
mesela en başlta ülkenin adını atıyorum mallanda koysak, bu ülkede yaşayan herkes maldır desek zaten sorun yoktu... biz yine türk, kürt olmaya devam ederdik kendi içimizde...
malezyalı tır şöförlerini ve fırıncıları tenzih ederim.
her sabah bizi atatürk'ün büstünün karşısına dizerek "varlığım türk varlığına armağan olsun" "türküm, doğruyum, çalışkanım" diye bağırtan statükocu zihniyet, sana sesleniyorum, dinle beni! iyi bir açılım, ben destekliyorum sen de istediğin kadar gocun. tamam ümmetten millete geçtik de, bu kadar b.kunu çıkarmanın lüzumu yok ki, göz göre göre ırkçılık yapıyorsun ve atatürk'e ait olup olmadığı bile belli olmayan birçok sözü hadis gibi karşımıza getiriyorsun.
"kabe arabın olsun çankaya bize yeter" diyen ırkçı zihniyet sonuna kadar direnecektir ama alışması lazım bu tür şeylere.
bir sözün silinmesiyle bütün sorunların halledilebileceğini sanan zihniyetin yaptığı faaliyet. bu sözün hiçbir milliyetçi yahut ırkçı mana taşımadığını az-biraz aklı mantığı olan bir birey kolayca anlar. aksini düşünen de art niyetlidir arkadaş. amaç bütünlüğü ortadan kaldırmak olduğu için milletimiz için bütünün bütünlüğünü ifade eden sözü silmek yapılacak en mantıklı hareketlerin başında gelmektedir. birileri istiyor ki biz benliğimizi yitirelim, biz biz olmayalım...
sözü atatürk söylememiş sananlara ek bilgi: sözün söylenişinin kaydı mevcuttur.
bazi seyler provokasyon olarak kullanildigi zaman dogru da olsa gercek amacindan farkli kullanilmasinin sonucu ortadan kaldirilmasi gerekebilir. birine s*ike s*ike kabul edeceksin turklugu dediginiz zaman o insan sempati duysa dahi kendini degistirmeye calisan insana bas kaldirir.
öncelikle "ne mutlu turkum diyene" manasinin ne oldugunu ve ne amacla kullanildigini aciklayalim. turk eskiden beri bir ırk kelimesi olarak kullanilmayan bir kelimedir. avrupalilar icin turk; osmanli'da yasayan muslumanların genel adidir. ırk olarak turk olanlar dahi musluman degilse onlara turk denmiyordu. ta ki 1850 lerde turanci akim kendine turk deyip ırkcılık baslatana kadar.
ataturk'ün bir ırkci soylem olarak soylemedigi bir kelime uzerine dusulup kullandigi anlam disinda kullaniliyor. ne mutlu turkum diyene cumlesi gunumuzde bir insani zorla turk yapmak icin kullanilmak isteniyor. aksine birlestirici olmasi farkliliklari onemsememeyi bir genel isim olarak kullanmayi öngoruyordu. bu sozu bir ornekle aciklarsak asya topraklarinda yasayan bir insan icin ne mutlu asyaliyim diyene diye soylenebilirdi. bu diger ırkları alt benlik olarak kalmasi ama birlestirici olması icin soylenmisken simdi bunu ırkcılıga donusturenler olması bu cumlenin anlamını bozdu. basit gercekleri carpıtmak uzerine bir cok versiyon uretip yeni bir sey yaratmak, bunu benimsetmek ayri bir basari tabii.
insanlar turk anlamini bir ırk oldugunu zannediyor. turkler her zaman bir genel isim olmustur. bir cok ırktan olusur. cerkezler, macarlar, bulgarlar, mogollar gibi vb. turk kelimesi islamiyetten once asya'da gocebe yasayan tum insanlara verilen genel bir isimken(mesela afrikali gibi) islamiyet ortaya cıktıktan sonra bu göcebelerin islamiyete gecmeleriyle turk genellemesinin icine yeni ırklar girdi bazilari turklükten cıktı. bunu biz degil avrupalılar yaptı. zaman icinde yolculuk yapıp gocer yasayan insanlara sorsaydik siz hangi ırktansınız diye ben turkmenim, mogolum, macarım derdi ama asla turk demezdi. baska ulkelerin asyali gocerlere verdigi genel adı ozel bir ırk gibi gostermekte bir bölücülük basarısı olsa gerek. binlerce yıl turk kelimesi baska anlamda iken son yüz yilda bir degisim yasadi.
bir baska ornekle aciklayalim. osmanli zamaninda avrupada yasayanlara biz frenk diyorduk. iclerinde tum avrupali hristiyanlar vardi. bir ırk adı degildi.
yani birisi "ne mutlu turkum diyene" dedigi zaman karşıtı soz ne olabilir? tabiki "ne mutlu frenk'im" diyene olurdu. ama ırkçılık o kadar hoş gelen bir faşist soylem ki insanlara ne derseniz deyin ne kadar ispatlarsaniz ispatlayin sizi dıslayıp gercekleri goz ardı ediyorlar. birleşik bir ismi sadece kendine sahiplenirsen o birlesik isim icindekiler kendine ne ad verecek? bir abes ornek vereyim; kuşlar icinde bir suru farklı tür var. biri ne mutlu kuşum diyor .sonra gelenlerden leylekler cıkıp martılara biz kuş'uz ama siz martısınız diyor. digerleri de ben martiyim neden ne mutlu kuş'um diyeyim diye galeyana geliyor.
edit:eskiden osmanli milleti kelimesi vardi. osmanli dediginizde osmanli topraklarinda yasayan tum insanlar kastediliyordu.turk milleti kelimesi de osmanli milleti kelimesi yerine kullanilan bir genel isimdir. millet ile ırk cok cok farklı seylerdir. ataturk her zaman turk milleti kelimesini kullanmistir. hic bir zaman turk ırk'ı diye bir sey duymadık. türk ırkı diye bir ırk yoktur. turk kelimesini ırk zannetmek cahilliktir.
mantıksızdır. bir kere mustafa kemal'in o sözündeki "türk" kelimesi ne türk ırkını kapsar ne de "tanrı türk'ü korusun ve yüceltsin" diyen cahilleri. atatürk'e göre türk, türkiye cumhuriyetine gönül vermiş türkiye cumhuriyeti vatandaşı anlamına gelmektedir. ister kürt olsun, ister çerkez. türkiye cumhuriyeti vatandaşıysa ve bundan memnunsa o zaten türktür. lakin bu söz çok çarpıtılmaktadır. yazık, çok yazık.
türkiye nereye gidiyor dedirten son nokta. nasıl bir türklüktür bu aklım almıyor. o yazıları sildirsenizde biz yine türküz ve bu bayrağa sahip çıkıcaz çünkü ataya sözümüz var..
üzücü ve korkunç bir gelişmedir. tavizler verilmeye başlandığında yıkım çok yakındır. bunun arkası gelir. 3 gün sonra memurunuzu 5 gün sonra bayrağınızı çekersiniz oradan. 250 bin şehit verdiğimiz çanakkale yi geçemeyen ingilizler gibi, bir bakmışsınız 1 gecede girerler istanbula. duruşu, idealleri, dayanakları, otoriteleri, idolleri olmayan uluslar yıkılmaya mahkumdur. tarih bunu defalarca göstermiştir.
ne söylesen seni de "hain" edecek insanların 4 gözle kim ne demiş diye beklediği durumdur. eğri oturup doğru konuşmak lazım güneydoğuda dağlara bu cümle atatürk dedi diye yazılmamıştır bir mesaj vermek manasında yazılmıştır. akıllı durun ulus devletiz demektedir kurulu nizam. hem dağa taşa yazmakla içimizdeki mutluluk ne artıyor ne de azalıyor. hem bu ülkenin vatandaşları çok da mutlu değiller. ne mutlu türküm diyerek de bir anda mutlu tarafa da geçmiyorlar. sloganlarla bu iş olmuyor. sloganlara bakarsak dünyanın en ileri ve mutlu ülkesiyizdir. ama gel görelim ki gerçekler böyle değildir. 1930 ların zihniyetiyle hareket etmemek lazımdır. ayrıca bu ülkeyi sadece biz türkler kurmadık. türkü kürdü bilmem nesi beraber kurduk.
devletin tek tip vatandaş yapma çabası iflas etmiştir. bu tür sloganlar 1930 larda kalmıştır. tek tip vatandaş yapmak amacıyla üretilmiştir. tek tip vatandaş ne demektir biraz da bunu açmak lazım haliyle. müslüman kendini türk diye kabul eden sünni laik bir vatandaş profili oluşturmak gayesidir. sabahın köründe askeri zihniyetle çocuklara andımızı okutmanın da bir mantığı yoktur. cumhuriyet böle korunmaz. devlet kürt sorununu çözelim de terör bitsin gayesiyle hareket ediyor. ama bu yanlıştır. bu ülkenin kürt vatandaşları daha rahat yaşasın diye, dünya standartlarında hak ve özgürlüklere sahip olsun diye hareket etmelidir terör bitsin diye değil.
bir arkadaşım vardı kürt. devleti milleti seven öle pkk cı değil. bir gün dedi ki babaannemle konuşamıyoruz onun ne dediğiini ben anlamıyorum benim dediğimi de o. neden kürtçeyi tam manasıyla bilmediği için. bir an için kendinizi onun yerine koyup öle düşünün. babaannenizin ne konuştuğunu anlamadığınızı düşünün acaba ne hissederdiniz?
bu sözün silinmesiyle birçok sorunun halledileceğini sanan bir zihniyet var mı yok mu bilemem ama varsa ayıp ediyorlar, kendilerini kınıyorum. ikincisi; bu sözün silinmesini illaki bazı sorunların veya sorunların hepsinin çözülmesiyle ilişkilendirmek kusura bakılmasın ama biraz yeni bir üretim gibi geliyor bana. üçüncüsü; atatürk söyledi diye bize yutturulan birçok sözün aslında atatürk'e ait olmadığı zaman içinde ortaya çıktı yansız tarihçilerin (bkz: mustafa armağan küller altında yakın tarih serisi kitapları) eserlerinden bunlara ulaşılabilir hem zaten atatürk söylemiş olsa dahi her sabah bu çocukları dirsek temas aralığı hizaya sokun bunlara and içtirin diyebileceğini de pek sanmıyorum. nur serter bile robot bir gençlik yetiştirildiğinden yakınmıştır.
şimdi bunu ikinci tayyo'nun yapıyor olması tartışılır ama sormak gerekir; atatürk bu sözlerimi kaydedin çerçevelettirin duvarlara astırın, çocuklara bunları her sabah çığırttırın demiş midir? dememişse bu işgüzarlık değil midir?
"türküm, doğruyum, çalışkanım, yasam" dersin kürt de çıkar ben daha doğruyum, daha çalışkanım der. demez mi? garantisi yok.
kendimi hep bir türk olarak gördüm ve devlet okullarında olsun özel okullarda eğitim adı altında yabancı bir kimliğe veya farklı etnik kökenlere hayiz insanların çocuklarına bu yeminlerin yudum yudum içirilmesine karşıyım. türk değilim diyen diyen mutsuz olsun istemiyorum.
bir türk dünyaya bedeldir diyen bir zihniyet, fatih, kanuni, yıldırım beyazıt, yavuz selim gibi bir döneme damga vurmuş padişahları alıp diğerlerini hain olarak gören özüne düşman zihniyet işte bu bahsettiğim zihniyettir. buradaki ırkçılığı görmemek için kör olmak lazım.
türk kelimesinin sadece ırksal bir anlamı vardır. yani, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, Türkçenin değişik lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse. ulusal anlam olarak lanse edilen, "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse", sadece türkçe konuşan, türk gelenek ve görüneklerini özümsemiş, yani türk ırkına entegre olmuş tek tip vatandaş inşa etmek amacıyla yapılmış olan bir tanımdır.
bu tanım, türkiye cumhuriyeti'ne üniter kimlik kazandırmak amacıyla despot metodlara gerekçe olarak kullanıldı. türklükle uzaktan yakından ilgisi olmayan kürtler, bu despot yöntemlerden en çok acı çeken halk oldu. dilleri, kültürleri, yaşam biçimleri, hatta renkleri bile farklı olan kürtlerden bir türk olarak mutlu olmaları istendi. kürtler ve türkler arasındaki büyük farklılıklardan dolayı kürtlerin türkleştirilmesi sağlanamadı. standart kürt'ün, kürt olarak kalma ve kendini illa etnik bir zeminde ifade ve ifşa etme gibi bir derdi yoktu. fakat 1930'lu yıllarda uygulanan kürtçe kelime başına 5 kuruşluk ceza gibi komik uygulamalar, kürt türk arasındaki farklılığı belirginleştiren, aidiyet ve ötekileşme kavramlarını tedavüle sokan girişimler oldu.
bu yolla kürt ve türk'ün ortak özelliği olan islamilik, bir tarafa konulmuş, aradaki tek köprü de yıkılmıştır. iki halk arasında başlayan saflaşma, iki halkın örgütlü çatışmalarına yol açtı. bu çatışmalarla onbinlerce türk ve kürt birbirini öldürdü/öldürmekte. hakların eline verilen etiketleme makinelerine iki kavram konuldu: bölücü kürt, faşist türk.
kürtler'in ontolojik realitesini inkar eden sistem, kürtler'in ontolojik belirtilerini de kendine adapte etmekten imtina etmiyordu. bu yolla birçok şarkısı türkçe'ye çevrilen kürtlerden, ancak türk olmaları halinde mutlu olabilecekleri dayatıldı. kürtler'in bu mutluluk tercihini hatırlamaları için dağların en görünür yerlerine "ne mutlu türk'üm diyene" yazısı yazıldı.
"ne mutlu türk'üm diyene" sözü, türkleştirme projesinin bir argümanıdır. kürt realitesini kabul edildiği bu günlerde, eski görevini göremeyecektir. dağlardan silinmesi çok mu görev görecektir? hayır. ama, devletin samimi olduğunu göstermesi açısından yerinde bir uygulama olacaktır. bu yazının dağlardan silinmesi, ne türk varlığına bir tehlikedir ne de bölünmeye yol açacak; yüzyıllar boyunca kardeş olmuş iki halkın, birbirinin farklılıklarına tahammül ettiğinin göstergesi olacaktır.
(bkz: kürtler ile türkler de beraber yaşayamayacaksa, batsın bu dünya).
ikinci dünya savaşı'nın 1945 yılında bittiği ve o günden bu güne 65 yıl geçtiği düşünülürse geç bile kalınmış bir eylemdir.
-Ne Mutlu Türküm Diyene
+Ama ben türk değilim, ermeniyim. (kürdüm, rumum, çerkezim, müslümanım, sendikalıyım, harranlıyım)
-ama ordaki türk derken yani anayasadaki vatandaşlık tanımı yani türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes türktür. (aslında bir de soydaşlar meselesi var ama neyse)
+e tamam ama o tanımı da sen yaptın. ben türkiyeliyim desem?