binlerce kişinin olduğu herhangi bir üniversite yurdunda; mp3 player ını alıp, yangın merdivenlerine geçip son ses famous blue raincoat'u dinleyerek yalnızlığına cohen'in ortak olmasını istemektir.
ard arda yakılan sigaralardan bellidir.
yağan yağmurla birlikte hoşlandığın kızın/erkeğin ardından hızlanmanla beraber,birden o kareye giren, hoşlanılan kişinin sevdiceği...
insana tokat etkisi yapar.depresyona sokar.eski anılarına dalarsın ah be ne zaman ben böyle oldum dersin sorgularsın kendini bende mi sorun var dersin edersin.
(bkz: zor zamanlar zoor)
"insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu"
an itibariyle farkettiğim durumdur. ne var ki, hemen bir rakı açıp acısını minimuma indirmek için çabalamaktayım efenim. varsa isteyen buyursun gelsin.
insanın canını çok acıtmaz bu, aslında şöyle söyleyeyim, çok acıtmamalıdır. neticede hiçbirimiz yanımızda birisiyle doğmadık, öldükten sonrada tek olarak defnedileceğiz. yanlış mı? yoo.. neyse bu durumun önemli noktası şudur ki, bir insan yalnız olduğu için üzülüyorsa, o insana acırım ben, çünkü acınacak haldedir. kendi başına bir hiçtir benim gözümde. benim gözümde olması önemli değil, genel olarak da bir hiçtir.
gece herkesin uyuduğu saatlerde bahçedeki ateş böceklerinin sesini dinlerken, esen hafif rüzgara aldırmadan düşüncelere dalmam sonucu kendimi bulduğum derin boşluğun adıdır: yalnızlık!
el ele tutuşan çiftleri gördükçe daha fazla üzen durumdur, yok aslında onları kıskanmaz, ama özenirsin. içinden bahçeli'nin sözlerini düşünüp, ''çiftler el ele tutuşup, gülüşüyor, şakalaşıyor,yiyişiyorlar ve ben onlara bakıp, benim niye yok, ben niye yalnızım?'' gibi sözler çıkartan durumdur.
sevgilin olsa bile "insan temelde yanlizdir" derim hep kendime..gercektende oyle degil midir sozluk..universiteye gitmissin yeni insanlar,is bulmussun o insanlar gitmis baska insanlar,sevgiliden ayrilmissin, o gitmis yerine farkli biri gelmis..anlayamadigimiz zaten yanliz oldugumuz,tanrinin bize basindan beri kartlari zaten verdigi,bize kalansa onlari degerlendirmek...
uyandıktan sonra ilk işin bilgisayarı açmaksa,online oyunlarda çok takılıyor ve oyunlarda tanınıyorsan,oturduğun koltukta/sandalyede artık çökmeler renk bozuklukları oluşmuşsa,en son şehrin içine 2 ay önce gitmişsen bana mesaj at. online oyunlarda beraber hareket edelim.
Seni dünyada sadece bir kaç kişinin anladığı, onların da yanlış anladığını fark ettiğin an... Acaba ben mi deliyim, yoksa benden başka herkes mi deli dediğin an...
iyi ki doğdum...
Bu gün benim doğum günümmüş Bu cümleyi kurarken aslında canım acımadı değil. Ama öyleymiş, az önce fark ettim, mail hesabıma gelen doğum günümü kutlamak isteyen ve bununla birlikte bir şeyler daha satmaya çalışan e-ticaret siteleri sağolsun.
Evet o kadar yalnızmışım, bunu fark etmek üzmüyor değil ama öyle. içimi dökmek rahatlatır belki diye buraya yazıyorum zaten içimi dökecek arkadaşımda yok zaten yanımda.
Ayrıca bununla beraber aramız iyi olmayan ve iyi olmayacağını bildiğimiz halde ilişkiyi sürdürmeye devam ettiğimiz sevgilim ile seneye devriyemiz. Ve aramızda 800kmlik bir mesafe var. Daha kötüsü olabilir miydi bilmiyorum ama, şuan daha kötüsü de olabilir diyerek kendimi avutamayacak kadar kötüyüm.
Keşke o maile bakmasaydım da doğum günümü öğrenmeseydim. Bir doğum günü ancak bu kadar acıtır doğum günü çocuğunun canını.
Şimdi bu durumda iken iyi ki doğmak..? Göründüğü kadar güzel bir şey olmasa gerek.