ne iş yapıyorsun diyince heyecanlanan insan

entry5 galeri0
    1.
  1. literatürde tanımı olmayan tip. iş ve heyecan kelimeleri çok zor bir araya gelir, mesai bitsin diye iple çekilen bir çağda bu heyacan nedir anlamadım. iş kelimesi sadece iş üstünde heyecan verir.

    ingiltereden daha kolonist bir patron, mahkeme duvarı suratlı iş arkadaşları, bir kombine bile bile alınamayan maaş, o kelimeyi sevdirir mi! herkes vakit öldürmek için kepenk kaldırıyor, heyecan ne arasın yavrum millette. iş, diyorum ellerini çırpmaya başlıyor, penguen gibi halkalanıyor sağa sola, bugs buny gibi yandan gülümsüyor bana. hele hele iş kelimesini cümle içinde ikinci tekil şahıs soru halinde kullanınca yani '' sen ne iş yapıyorsun.'' diyince uzatma dakikalarında gol atan defans oyuncusu gibi böbürleniyor. başka heyecanlanacak şey mi kalmadı allahını seversen!

    her zaman uzak dururum bu tiplerden, hayatında işten başka bir numara yoktur. varsa yoksa iş, varsa yoksa kariyer. erken yatmak, erken kalkmak ve sözümona sistemli yaşamak hayatın en somut gerçeği, onlarca! asosyaller, bir yere gidersiniz ilk bir saat dolmadan ''dönelim'' derler, adamı fitil ederler. en küçük fikir ayrılığında '' işyerindeki en silik ve sessiz kişiliği '' fethettiğini anlatır, sözde ikna kabiliyetini konuşturur. onlarla yola gidilmez, gidilse dönülmez, bohem düşmanıdırlar!

    halbuki işten ayrıldığında 0 dan başlamak zorundadır. tekrar götünü yırtmak için ne kadar gücü kaldıysa.

    onların tek dostu, sevgilisi, arkadaşı ve ikonu: alter egolarıdır.
    0 ...
  2. 2.
  3. buradaki heyecanlanmanın boyutu biraz da varoluşsal bir tona bürünmüştür. öyle bir varoluşsal ki kökenleri sevgili Darwin amcamıza ve homo erectus aşamasına gelmiş işteki herhangi bir terfi ve ilerlemeyi el çırpmayı daha yeni öğrenen makak maymunu modeline uygun bir kutsama ile karşılarlar. aslına çok uzatmaya gerek yok; temel olarak farklı kimlik/ler'i olan insan ister istemez birinin baskınlığına ya da tahakkümüne mağlup olacaktır; lakin bana sorarsanız bunların en kötüsü varoluşun içeriğinin iş ve iş hayatı ile doldurulmasıdır.

    hanım-kızımız[evet maskulnistim!] okul birincisidir; herşeyi mükemmeldir, dışarıdan bakan insanlar michelangelo'nun tablolarındaki parmağını ademe uzata tanrı babacığımız gibi onu tek parmak ile gösteriler, ulaşılmaz platformlardadır; seçilmiştir o(chosen one] eski yunandaki nymphe'ler gibi süzülürler bunlar. sıçmaz-sıçırtmaz, saçları düzenlidir, aynı zamanda bir "dersçalışmaotomatı"dır.

    model-insan olup okuldaki her tembel erkek onun notu üzerinden derse çalışmaktadır. lakin iktidar payandası, patronların dümensuyundaki izleri yalar olmuş, dışarıdan ise mükemmel görüntüler ve illüzyonlar bütünü sunmada ve kıç boyama teknikleri üzerine uzmanlaşmada üzerlerine yoktur[bu onun boş zamanlarında otuzbir çektiği gerçeğini hiç değiştirmiyor!-Kybele de bir tanrıdır hatırlatalım!]

    lakin bu insanlar işlerine karşı oldukça cömerttirler; ömür geçer. karşılarındaki Werther umutsuzluğu ile bekleyen insanların pek farkında değildirler, hayattaki herşey işin bir uzantısıdır[hayata karşı L'etranger'e özgü bir umursamazlık]; işin esası öte-insanlar[ötekiler] bu minvalde burundaki ufak bir noktadırlar, her bakışta göze batan ve her aynaya bakışta yok edilmeye çalışıp görmezden gelinen.[peki bu Nietzsche'nin tabiriyle hayatın bir olumsuzlaması mıdır? ya da hayatın olumsuzlanma isteği mi? yoksa bir istem yokluğu mu?]

    işin hülasası hayatta her zaman başarılı olacak insanlardır; tabi ki hayat işten ibaret bir gerçeklik olarak kavrandığında!
    2 ...
  4. 3.
  5. gereksiz ve yersiz heyecan yapan insandır. Heycanını bu kadar har vurup harman savuran insanın 100 gramlık duygusuna inanılmaz.
    1 ...
  6. 4.
  7. Yaptığım işi beğenmezse diye heyecanlanan insandır.
    1 ...
  8. 5.
  9. yaptığı işi söylemekten hoşlanıyordur.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük