Artık ney için yaşadığımı bilmiyorum,
Vücudum kaskatı kesilmiş yaşanmışlıķlarıma Ağlıyorum!
Bana yeni bi hayat yok. Bitti!
Söz bitti şiirler bitti!
ilhamlar gitti !
iki insanın yaptığı bir eylemden dolayı, tüm özelliklerimizin rastgele oluşuyla dünyaya geliyoruz. sonra hayatımızı, rastgele bulunduğumuz toplumun sosyal olayları vs. belirliyor. sonra da bir şekilde yok olmak üzere doğaya karışıyoruz, ölüyoruz. ben inançlıyken bu soruya "imtihan dünyası, öbür tarafa hazırlık için bu dünyayı yaşıyoruz" derdim. sonra bir şeyler başlayıp bitti zihnimde.
tamamen gereksiz bir canlı olduğumuzu öğrendiğiniz de ilk kabullenemiyorsunuz fakat sonra alışmanın ve hayatın monotonluğunun vermiş olduğu duygusuzlukla sanırım eskisi kadar üzülmüyorsunuz da bu duruma. ben de alıştım gibi, biyolojik faliyetlerimi yerime getirip, diğer sorumluluklarımı da yapıp öleceğim anı bekleyeceğim. sürekli şikayetçi olsam da herşeyden, tamamen gereksiz varlığım için yaşıyorum oysa. burada bu giride yazılanlar gibi düşünen, inançlı inançsız belki bir sürü insan var. umuyorum, onlarda buna alışıp huzursuzluğa karşı hissiz olurlar.
daha güzel bir hayat için mi? daha güzel bir hayattan beklentimiz ne. daha güzel bir araba mı, daha güzel bir ev mi? daha güzel bir eş mi? daha güzel bir iş mi? hayat tüm bu belirsizliklerin ışığa kavuşması için çırpınmamıza olanak sağlayacak mı bilebilir miyiz?
yarın karşıdan karşıya geçerken bir arabanın sizi altına almayacağının garantisi var mı? metroda kendi halinizde giderken karnınıza inşaat demiri saplanmayacağının garantisi de yok. yarın kafamıza bir beton düşmeyeceğinin de garantisi yok.
yıllar yılı çalışıp bir ev aldık. her şey müthiş, evlendik bir yuva da kurduk. evimizin bir depremde yerle bir olmayacağının garantisi var mı, ya da bir yangınla kül, yok. ayaklarımız üzerine bastığımızı düşünüyoruz, aslında basabileceğimiz bir zemin yok. kimse yere basamıyor bu evrende.
Uzun seneler boyunca düşündüğüm içinden çıkamadığım ve cevabını bulduğum sorudur.
Bu soru yüzünden bir çok depresyon ve türevlerini yaşadım çünkü hiçbir cevap mantıklı gelmiyordu ne söylense söylensin saçma geliyordu, artık öyle bi duruma geldim ki alkol, alkol benzeri diğer şeyler, tamamen kontrolsüz kişilik bozukluğu, çarpık ve tutarsız ilişkiler, sex bağımlılığı, herşeyi kontrol altına alma düşüncesi tahmin edersiniz ki kimse kalmadı etrafımda herşey üst üste geldi sonra bir gece.
Bir gece kan ter içinde nefes nefese uyandım yaşamak istemiyordum, herşey bitmeliydi artık, hiçbir şeyin anlamı yoktu doğal olarak yaşamanın da ve tamamen teslim oldum, herşeye teslim oldum, bağımlılıklarım, anlam bulma arayışım ve diğerleri hepsinden vazgeçtim kendimi pencereden atmayı düşünüyordum derin derin nefes alıp vermeye başladım, bir süre sonra hiçbir şey düşünmüyordum tamamen hiçbir şey yoktu aklımda özgürleşmiştim sanki kalbimin atışını hissettim, göğsümün genişleyip küçülmesini sanki ilk defa farkediyordum kendimi öylece büyülenmiş şekilde sabahın ilk ışıklarını hissettim güneşin doğuşunu sonra kuşların ötüşü, dışarı çıktım çiçekler öylece duruyordu çiçeklerin kokusu.
Andaydım sadece bu anda ne geçmiş vardı nede gelecek sadece bu an vardı gerçek olan sadece bu an vardı şimdiye kadar hiç bu anın farkında olmadığımı anladım. şimdiye kadar bazen geçmişi düşünürken kötü şeyler aklıma gelmişti kendimi kötü hissetmiştim ve gelecek için de kötü olasılıkları düşünerek bu kısır döngü içinde yıllarımı geçirmiştim tüm herşey anlamsızdı tek anlamlı olan bu an vardı çünkü ne zaman düşünceler ve sorular gelse zihnime kendimi kötü hissediyordum. sonra aslında zaman diye bişeyin ne kadar saçma olduğunu anladım.
Öyle büyülenmiş gibi gezdim bir süre neden bir anlamı olması gerekiyordu ki yaşamın ne kadar saçmaydı bu soruyu sormak kediler, kuşlar, çiçekler, ağaçlar hayatın anlamını soruyorlar mıydı, ağaçlar ne kadar sabırlıydı ne kadar güçsüzdü aslında insanlar ağaçların ürettiği oksijen olmadan yaşayazmadık, oysa ki biz olmasak ağaçlar yüz binlerce yıl yaşayabilirdi ağaçlar bile anlamını sormadan var oluyorsa ben kimim ki insan en fazla iki yüz bin yıldır belki de daha az yeryüzünde ama ağaçlar, dünya, evren bunları düşündükçe büyülendim ve artık anlam aramaktan vazgeçtim çünkü hayatın anlamını bulmuştum, hayatın anlamı o an ne yapıyorsan oydu.
Düşüncelerden kurtulunca hayatımdaki tüm gereksiz insanlara, bağımlı olduğum insanlara yavaş yavaş yol verdim, bağımlılıklarımdan kurtulmaya çalıştım, kendime karşı savaş açtım çünkü yıllardır çok gereksiz şeyler yaşamıştım.
Şuanda sadece beni seven benim de onları sevdiğim insanlar var etrafımda yıllardır kendi içimde biriktirdiğim şeyleri atmaya çalışıyorum boşu boşuna harcadığım yıllar aslında sadece bu andaydı sadece düşüncelerdi.
Düşüncelerden özgürleşince üniversiteye devam etmeye karar verdim şuan derslerim çok iyi eskisinden daha iyi çünkü hiçbişey düşünmüyorum artık, benim gibi düşünen insanlar çıkmaya başladı karşıma herşey bi anda yolunda gitmeye başladı güzel bi ilişkim az da olsa bikaç arkadaşım var kimseden bi beklentim yok, hiç soru yok aklımda, artık eminim şimdiye kadar kendim de dahil hiçbir şeye sahip olmadım şuanda da sahip değilim ve bundan sonra da sahip olamayacağım güneşin doğuşu batışı nefes alıp vermek başka neye ihtiyacımız var ki.