şu anda türkiye 'nin içinde bulunduğu ikilem buna en güzel örnek oluşturur:
kendisine bir kimlik, bir tarz oluşturamamış, benliğini kazanamamışlıktır. muallakta kalarak neyi, nasıl yapacağını kestirememektir. bir yanda kökleri, diğer yanda 'olmak istediği' vardır. geçmişini silemez, silmesi de zaten saçmalıktır, ancak gelecek de acımasızdır, ondan geçmişini feda etmesini ister.
bu durumu yahya kemal'in şu dizesi sanki özetler:
"kökü mazide olan atiyiz"
türkler, gerek müslümanlıktan evvel, gerek müslümanlıktan sonra; binlerce yıl doğuluydular. bizim batılı olma hevesimiz, tanzimatın çeyrek alimleri, çeyrek okumuşları sayesinde başladı ve son yüzyılda artık çekilmez bir seviyeye ulaştı.
en fazla 250 yıldır batılıyız biz.
binlerce yıl boyunca doğuluyduk.
totale vurun...
evet, biz doğuluyuz. bununla da gurur duymamız gerekir. batının insan gözüyle bakmadığı doğuya mensup olup, mazlumun yanında olmaktan daha güzel bir şey yok.
biat kültürünün genetik kodlardan çıkamadığı ve mensup olunan dinin kaderci anlayışını götten anlayan reformcu kurucu kitlenin gökten zembille indirip uyguladığı cumhuriyet temelinde elitist bekçiliği sayesinde ortada kalan masum bir halk.