ne bekliyorsun
senin bu soruyu sormanı bekliyorum
ee sordum işte şimdi nolcek
tamam senin görevin bitti sordun artık çekilebilrisin yanımdan, zırt erenköy hehehh
-annem sen burda bekle biz arif amcanla şeker alıp gelcez dedi de onları bekliyorum
* gel seni annene götüreyim
-hayır olmaz annem bekle dedi
*sana şeker veririm
-sahi mi *
*sahi ya çikolata da var
-ama annem beni bulamazsa burda
*ben anneni tanıyorum seni evine bırakırım
-tamam o zaman gidelim ama çikolata neli
*fındıklı
........................................................................
Deneysel edebiyatın önde gelen yazarlarından ve varoluşçuluk denildiğinde akla gelen büyük sanat insanı Samuel Beckett, birçoğumuzun aklında Godot'yu Beklerken isimli oyunuyla yer etmişti. Sıkılmadan, üşenmeden beklemiştik Godot'un gelmesini fakat hiç kimse gelmemişti. Hayatlarımız olduğu gibi duruyordu ve aradığımız anlamı asla bulamıyorduk. işte böyle anlarda hatırlamamız gerekir Beckett'in sözlerini çünkü o, çağımız insanının içerisinde bulunduğu anlamsız boşluğu ve tekdüzeliği en iyi anlayan ve anlatanlardandı.
Onun aramasını.
Telefonumdaki tüm numaralar gitti, ve o ailem yüzünden aramıyor.
Ah be kızım, çok özledim seni.
Bütün aramaları belki o’dur umuduyla açıyorum ama yok.
Gökkuşağının çıkmasını bekliyorum.
ömrümün dolmasını bekliyorum.
amaçsızca, hiçbir şey yapmadan, sadece karın doyurmaya yetecek kadar yaşayarak bekliyorum. tecrübeli, diplomalı, kalifiye, yatırıma imkanım olduğu halde hiçbir şey yapmadan bekliyorum.
böyle ülkede böyle. umut, amaç, beklenti falan yok. bitse de gitsek.