2011-2012 sezonu 25 aralık 2011 new york knicks boston celtics maçı ile başlayacak olan lig. lokavt dolayısıyla ligin bu sezon oynanmama riski vardı ama varılan anlaşma sonrasında her takımın 66'şar maç oynayacağı sezon başlayacak. lokavtın bitmesinden sonra birçok takım yaptığı hamlelerle kadrosunu güçlendirdi. ancak bazı takımlar da sadece draft'tan seçtikleri oyuncular ile sözleşme imzaladılar. normal şartlarda takımlar uzun süre kamp yaptıktan sonra sezona giriyorlardı ve birçok hazırlık maçı oynama fırsatları oluyordu. ancak bu sene çok sıkışık bir program olduğu için 2'den fazla hazırlık maçı oynayan takım olmadı. zaten oyuncuların da form tutması zaman alacaktır. lokavt dolayısıyla normal sezon fikstürü de çok sıkıştı. bu sezon her takım en az bir kere 3 gece üst üste maç yapacak. o yüzden yaşlı takımların çok zorlanması ve beklenmedik yenilgiler alması şaşırtıcı olmaz. tabii ki daha genç ve dinamik takımlar da sezona daha avantajlı bir şekilde girecek. sezon öncesi her takımı teker teker analiz etmek gerekirse:
atlanta hawks: yıllardır eksik kalan bir şeyler var bu takımda. kağıt üzerinde çok iyi ve genç bir kadroları olmasına rağmen bir türlü beklenen seviyeye gelemediler. oyun kurucu eksiklikleri var. kirk hinrich belki idare edebilir ama iddialı olmaları için daha iyi bir oyun kurucuya ihtiyaçları var. josh smith her zaman çok iyi bir savunmacıymış gibi gösterilse de sürekli blok peşinde koştuğundan dolayı pozisyon hatası yapıyor. al horford ve joe johnson'un yanına tracy mcgrady'nin katılması olumlu bir hamle. ama ondan ne bekledikleri önemli. eskisi gibi oynaması mümkün değil. ama kenardan gelerek oyuna zekasını katarak katkı verebilir. ancak jamal crowford'un yokluğunu hissedeceklerdir. geçen sene doğu konferansı'nı 5. sırada bitirmişlerdi. bu sene 5. sıranın üzerine çıkmaları pek mümkün değil ama 7. sıraya kadar bile düşebilirler.
boston celtics: bu senenin en dezavantajlı takımı görünümündeler. zira kevin garnett 35, ray allen 36, jermaine o'neal 33, paul pierce de 34 yaşında. shaquille o'neal basketbolu bıraktı, glen davis takas edildi, rajon rondo küstürüldü ve takım ciddi anlamda güç kaybetti. new york knicks'in de güçlendiğini göz önünde bulundurunca atlantik grubu'nu birinci tamamlamaları çok zor. hatta doğu konferansı'nda 5. veya 6. sıraya kadar düşebilirler.
charlotte bobcats: play-off yapma şansları neredeyse sıfır. takıma katılan oyunculardan corey maggette ve bismack biyombo büyük soru işareti. özellikle corey maggette'nin takım oyunuyla hiç alakası yok. kemba walker'in ön plana çıkması beklenebilir ama bu takımın çok ciddi problemleri var ve doğu konferansı'nın son sıralarına adaylar.
chicago bulls: takımın tek eksik olan bölgesine enfes bir hamle yaptılar. takımın ciddi bir şutör problemi vardı ve oraya richard hamilton'u aldılar. sisteme adapte olduğu zaman müthiş istatistikler yakalamasa da görünmeyen işleri yapacaktır. kurt thomas'ın takımdan ayrılması bir kayıp. ancak ömer aşık'ın süreleri artacak büyük ihtimalle. eğer sakatlık problemi yaşamazlarsa doğu konferansı'nı 1. bitirmeye adaylar. en kötü ihtimalle 2. bitirirler. sakatlık olursa tabii ki etkilenebilir sıraları.
cleveland cavaliers: geçen sene doğu konferansı'nı sonuncu bitirmişlerdi. draft'tan seçtikleri oyuncular dışında bir takviye yapamadılar. kyrie irving ön plana çıksa da takımın play-off için iddialı olmasına daha çok var. büyük ihtimalle bu sezon sonuncu olmayacaklar ama 12. sıradan da yukarı çıkamazlar.
dallas mavericks: lamar odom, vince carter ve delonte west gibi oyuncuları kadroya katsalar da güç kaybettiler. en önemli kayıpları tyson chandler. onun yerine ian mahinmi veya brendan haywood oynayacak ve onun yerini doldurmalarının imkanı yok. vince carter, jason kidd'in yanında iyi performans gösterebilir. lamar odom da önemli bir oyuncu ama pivot pozisyonundaki eksiklik başlarına bela olacak gibi. zirvedeki takımların güç kaybetmesinden dolayı batı konferansı'nı 3. veya 4. sırada bitirebilirler.
denver nuggets: kenyon martin, wilson chandler ve j.r. smith gibi çok önemli oyuncularını kaybettiler. onların yerine de o kadar önemli oyuncular alamadılar. play-off yapacaklardır ama geçen seneki gibi konferansı 5. sırada bitirmeleri zor.
detroit pistons: yeni sezona amaçsız giren bir takım. tayshaun prince'nin kadroda tutulması büyük bir yanlıştı. geçen sene takımın koçu ile yaşadığı sorunlar vardı. buna rağmen takımda kalması büyük sürpriz. richard hamilton ile yollar ayrıldı ve ciddi bir oyuncu alınamadı. konferansın son sıralarına adaylar.
golden state warriors: bu sene de play-off yapamayacaklar. zaten birçok handikapı olan bir takımdı ve bunların hiçbirini kapatamadılar. üstelik kwame brown'a 1 yıl için 7 milyon dolar verdiler. daha ne denir ki...
houston rockets: samuel dalembert dışında pek önemli bir takviye yapamadılar. o da zaten bir soru işareti. hiçbir zaman yeteneklerini sahaya yansıtamayanlardan. konsantre olabilse müthiş işler yapabilir. ancak birkaç maçlık konsantrasyonunu daha uzun sürelerde devam ettiremiyor. kadroya katılan oyuncuların hiçbirisi takımı bir üst seviyeye taşıyabilecek düzeyde değil. üstelik takımdan ayrılan koç rick adelman'ın yerine gelen kevin mchale o boşluğu dolduramaz. play-off için mücadele etseler de az farkla kaçıracaklarını düşünüyorum.
indiana pacers: bu senenin en dikkat edilmesi gereken takımlarından birisi. yazın müthiş hamleler yaptılar. george hill ve david west takıma cuk oturan parçalar. zaten çok iyi bir çekirdeği vardı takımın. karakter olarak da çalışmayı seven, mücadele eden oyuncular vardı. yeni gelenler de aynı özelliklere sahip. roy hibbert ile david west çok iyi bir ikili olacak, paul george savunmasıyla öne çıkan bir oyuncu ama hücuma da katkı yapıyor. danny granger'in üzerindeki yük azalacak ve darren collison da iyi bir oyun kurucu. takımın birbirine alışması tabii ki zaman alacak ama doğu konferansı'nı 4. veya 5. sırada bitirebilirler. bu sene bahis severleri sevindirecek takımlardan birisi olacaklar.
los angeles clippers: chris paul ve chauncey billups ile çok daha iddialı bir hale geldiler. reggie evans ve caron butler gibi önemli oyuncuları da yanlarına eklediler. ama eric gordon ve chris kaman'ın takımdan ayrılması tabii ki önemli kayıplar. play-off'a gireceklerdir ama ilk senede müthiş şeyler beklemek doğru olmaz. bir de koç olarak vinny del negro varken...
los angeles lakers: dwight howard'ı veya chris paul'u almak istediler, ikisini de alamadılar. üstelik salary cap'ta boşluk yaratmak için lamar odom'u bir hiç pahasına takas ettiler. troy murphy ve josh mcrobets'in takıma katılması iyi hamleler ama geçen seneden bir adım geriye gittiler. koç phil jackson'un takımdan ayrıldığından bahsetmeme gerek yok sanırım.
memphis grizzlies: geçen sene son sıradan play-off'a girip san antonio spurs'u elemişlerdi. ikinci turda da oklahoma city thunder'e kök söktürmüşlerdi. üstelik rudy gay'ın sakat olduğu bir dönemde bunları yaptılar. ancak yeni sezona girerken zach randolph'un yeni kontrat aldığını ve darrell arthur'un sezonu kapattığını belirtmek lazım. zach randolph yeni kontrat alınca yatışa geçer. umarım öyle bir şey bu sene de yaşanmaz ama olma ihtimali de var. yine son sıradan play-off yapabilirler ama işleri kolay değil.
miami heat: sezon öncesinde takımın oyun kurucu ve pivot sorunu vardı. bu sezon da bunlar devam ediyor. belki normal sezonda idare edebilirler ama play-off'larda joel anthony ve eddy curry ikilisiyle işleri çok zor. üstelik takımın oyun kurucusu mario chalmers belki de ligin en istikrarsız adamı. ne yapacağı hiç belli olmuyor. takıma katılan shane battier'in yapacağı liderlik çok önemli. ancak onun oynadığı bölgede lebron james oynuyor. yine de en azından güç kaybetmediler ve konferansın zirvesinde chicago bulls ile beraberler.
milwaukee bucks: fazlasıyla bireysel oynayan oyunculardan kurulu bir takım. koçlarının da buna göz yumması takımdaki diğer parçalara zarar veriyor. andrew bogut'un iyileşmesi ile daha güçlü bir takım oldular. ancak hâlâ kesin play-off yaparlar demek mümkün değil. yine de o yarışın içinde olacaklar.
minnesota timberwolves: geçen sene ligi sonuncu sırada tamamlamışlardı. bu sene ricky rubio, derrick williams ve jose juan barea'nın takıma katılmasıyla daha kaliteli bir hale geldiler. lig sonuncusu olmasalar da play-off yapmalarının imkanı yok.
new jersey nets: deron williams, brook lopez ve mehmet okur dışındaki oyuncular vasatın altında. hadi biraz zorlarsak jordan farmar ve kris humphries'i de vasat kategorisine koyabiliriz. ama bu kadro ile bir yerlere gelmeleri çok zor. play-off yarışında olacaklarını sanmıyorum. üstelik brook lopez de ameliyat olduğu için uzun bir süre oynamayacak.
new orleans hornets: chris paul'u yolladıklarından dolayı çok güç kaybettikleri falan o kadar da doğru değil. zira kadroya kattıkları chris kaman ve eric gordon önemli oyuncular. tabii ki david west'in takımdan ayrılmasından dolayı güç kaybettiler ama muhtemelen dibe vurmayacaklar ve ilerideki yıllar için ellerinde iyi parçalar var. play-off yapamazlar.
new york knicks: geçen seneye kıyasla güçlendikleri kesin. tyson chanler ile birlikte pota altını güçlendirdiler, baron davis önemli bir oyuncu. chauncey billups'un takımdan yollanması bir hata olarak değerlendirilebilir ama o takımda kalsaydı tyson chandler'i alamazlardı. amar'e stoudemire, tyson chandler ve carmelo anthony'nin bir arada nasıl oynayacakları da merak konusu. ama kağıt üzerinde iyi bir kadro ve boston celtics ile atlantik grubu birinciliği için çekişecekler.
oklahoma city thunder: geçen seneye göre güç kaybetmediler ama bir takviye de yapmadılar. o yüzden kadroda yer alan oyunculardan bazılarının performansını arttırmaya öncelik verecekler. james harden'in süreleri artabilir. o sahadayken çok daha iyi oynuyorlar. ama russell westbrook'un da bir şekilde doğru oynaması lazım. takımda kevin durant varken "buranın lideri benim" havalarını bırakmalı. zira bir şeyler yapmaya çalışırken takıma zarar veriyor. bir de koç scott brooks'un bu takımı artık bir üst seviyeye taşıması lazım. farklı bir koçla çok daha iyi yerlere gelebilirler. zirvedeki takımların güç kaybettiği düşünülünce batı konferansı'nın liderliğine adaylar.
orlando magic: takımda basketbol oynamaya odaklanmış oyuncu olduğuna inanmıyorum. dwight howard takas olmak istediğini açıklamıştı. sonra takas görüşmeleri oldu ama ardından dwight howard'ı takas etmeyeceklerini açıkladılar. takımda mutlu olmayan bir oyuncunun gerçek performansını göstermesi mümkün değil. bu oyuncu dwight howard olsa bile. sezon ilerleyince dwight howard'ı takas etmek zorunda kalacaklar. zira sezon sonunda kontratı bitiyor. yorum yapmak hiç kolay değil bu takımla ilgili.
philadelphia 76ers: geçen senenin dikkat çeken takımlarından biriydi. doğu konferansı'nı 7. sırada bitirdiler. ancak bu sene takıma önemli bir takviye yapamadılar. o yüzden kadro içindeki oyuncuların performansını arttırmaya çalışacaklar. evan turner ve jrue holiday'in performansı çok önemli. takımın washington wizards ile oynadığı iki hazırlık maçını da izledim ve evan turner gerçekten iyi gözüktü. ribaundlara katkısıyla, orta mesafe şutlarıyla çok iyi sinyaller verdi. oyun kurucu olarak da çok verimliydi. eğer beklenen çıkışı yapabilirse andre iguodala başta olmak üzere diğer oyuncular da rahatlayacaktır. o yüzden son derece kritik bir oyuncu. takım sağlıklı kalırsa 5. veya 6. sıraya kadar tırmanabilir.
phoenix suns: bu sene shannon brown ve marcin gortat'ın ön plana çıkmasını bekliyorum. zaten takımın lideri steve nash. oyun tarzından dolayı shannon brown acayip istatistikler yakalayabilir. ama buna rağmen play-off'a girmeleri pek mümkün değil.
portland trail blazers: sakatlıklar bir türlü yakalarını bırakmadı. brandon roy basketbolu bıraktı, greg oden'in durumu belli değil. jamal crawford'un takıma katılması önemli ama geçen seneyi mumla arayacaklar gibi. lamarcus aldridge'nin liderliğe soyunacak olması bir soru işareti. o yükü kaldırabilir mi pek emin değilim. bu sene play-off'a bile giremeyebilirler.
sacramento kings: geçen seneye göre daha iyi durumdalar ama play-off iddiasından hâlâ uzaktalar. mutlaka galibiyet yüzdeleri artacaktır ama büyük bir sıçrama beklemek doğru olmaz. demarcus cousins'in bireysellikten biraz uzaklaşması takıma olumlu yansıyacaktır. bir de jimmer fredette'ye dikkat etmek lazım.
san antonio spurs: geçen sene batı konferansı'nın lideriydiler. hâlâ kadrolarında önemli oyuncular olsa da çok yaşlılar ve bu seneki tempoyu kaldırmaları zor. üstelik george hill'i kaybettiler. onun yerine alınan kawhi leonard çok yönlü bir oyuncu ve dikkat çekecektir. ama bu sene konferansı lider tamamlamaları çok zor.
toronto raptors: doğu konferansı'nın son sırasının en büyük adaylarından birisi. andrea bargnani ve demar derozan dışında vasatın üzerinde oyuncuları yok. onlar da zaten kıl payı vasatın üzerinde. gerçekten çok sınırlı bir kadroları var. bu seneki işleri çok zor.
utah jazz: iyi bir şeyler beklemek mümkün değil. kısa rotasyonları çok dar ve sınırlı. devin harris garip bir oyun kurucu. al jefferson'dan çok şey bekleniyor. istatistik kağıdını doldursa da pek işe yaramayacak gibi. mehmet okur'un takas olmasından sonra enes kanter'in süre alma şansı artacak. play-off şansları çok düşük.
washington wizards: john wall'a rağmen çok dağınık bir takım. nick young gibi eline değen her topu potaya atan bir oyuncuları var. javale mcgee sürekli smaç ve blok yapmayı kovalıyor. sadece spektaküler hareket yapma çabasında. andray blatche'nin ne yaptığı belli değil. doğru bir zihniyet yok takımda. john wall ve rashard lewis çabalasa da pek bir yere gelmeleri mümkün değil.
transfer döneminde takımların kadroya kattığı oyuncular:
atlanta hawks: tracy mcgrady, vladimir radmanovic, jerry stackhouse, donald sloan, ivan johnson, jannero pargo, willie green
boston celtics: jajuan johnson, e'twaun moore, greg stiemsma, chris wilcox, marquis daniels, keyon dooling, sasha pavlovic, brandon bass, mickael pietrus
2011-2012 normal sezonu, dün gece oynanan karşılaşmalar ile sona ermiştir. böylece chicago bulls ve san antonio spurs (50-16) en çok galibiyet alan takımlar oldu. ancak kendi aralarında oynadıkları maçlarda ortaya çıkan chicago bulls üstünlüğü ile chicago bulls, playoff'lar boyunca saha avantajını ele geçirdi. charlotte bobcats ise sezonu 7 galibiyet, 59 mağlubiyetle noktaladı. 1972-1973 sezonunu philadelphia 76ers 9 galibiyet, 73 mağlubiyetle bitirmişti ve o sezonki galibiyet yüzdeleri %11'di. bu galibiyet yüzdesi ile nba tarihinin en kötüsü konumundaydılar. ancak charlotte bobcats, 7 galibiyet ve 59 mağlubiyetle %10.6'lık bir galibiyet yüzdesi yakaladı. böylece de nba tarihinin en kötüsü oldu. aynı zamanda sezonu da 23 maçlık bir mağlubiyet serisi ile bitirdiler.
2010-2011 sezonunun başlamasına 1 aydan az bir süre kalan lig. geçtiğimiz sezonu los angeles lakers şampiyon tamamlamıştı. lakers kadrosunu korumayı başardı. bu onlar açısından çok önemli. zira ligin en oturmuş kadrolarından birine sahipler. o yüzden şampiyonluğun en büyük adaylarından birisiler yine. şampiyonluk için en iddialı takımlardan bir diğeri ise miami heat. bütün yaz en çok konuşulan takımdı miami heat. dwyane wade, chris bosh ve lebron james'i aynı takımda izlemek basketbolseverler için çok büyük bir zevk olacaktır. 2003 nba draftı, nba tarihinin en iyi draftlarından biriydi ve bu draftın en iyi 4 oyuncusundan 3'ü aynı takımda yer alacak. ama ben bu sene şampiyon olacaklarına inanmıyorum. şampiyon olan takımlar genelde uzun süre birlikte oynayan takımlardır. bu yüzden de zamana ihtiyaçları var kanımca. ayrıca koçları erik spoelstra da yeterince iyi değil. belki sezon ilerleyince takımın başına pat riley geçebilir.
geçtiğimiz sezonun en iyi takımlarından olan cleveland cavaliers ise lebron james'in takımdan ayrılmasıyla birlikte vasatın da altında bir takım haline geldi. ligin dibine demir atacaklardır. bir oyuncu takımı bu kadar mı değiştirir diye de düşünüyor bazen insan ama değiştirebiliyor işte.
2010 nba draftı'nda ilk sıradan john wall'u seçen washington wizards play-off yarışına dahil olabilir. ama bu yarışı kazanabileceklerini düşünmüyorum. tahminen doğu konferansını 9. veya 10. bitireceklerdir. 2. sıradan evan turner'ı seçen philadelphia 76ers ise play-off'a kalacaktır tahminimce. samuel dalembert'ten ve willie green'den kurtulmaları iyi oldu. onların yerine genç ve yetenekli birkaç oyuncu dahil ettiler kadroya. koç eddie jordan'ın yerine gelen doug collins de takıma iyi bir basketbol oynatacaktır.
bu sene nba'de 5 türk oyuncu mücadele edecek. mehmet okurutah jazz'da kariyerine devam ediyor. ama geçen sezon aşil tendonunun kopmasından dolayı hâlâ sakat. sezon açılışına yetişeceğini sanmıyorum. hidayet türkoğluphoenix suns'a takas oldu. orada başarılı olacağını tahmin ediyorum. zira steve nash gibi bir point guard'ın yanında oynamak kötü oyuncuları bile iyi gösterir. ersan ilyasovamilwaukee bucks'ta kariyerine devam ediyor. geçtiğimiz sene oldukça iyiydi. bu sene de çıkışını sürdürecektir. ömer aşıkchicago bulls'ta oynayacak. çok şans bulacağını sanmıyorum. ama şans bulduğunda kendini göstermesi lazım. iyi savunma yaparsa ve yılmadan çalışırsa sene sonuna doğru süreleri artacaktır. tabii ki faul atışlarını geliştirmesi de şart. son olarak semih erden de boston celtics'te oynayacak. shaquille o'neal ve kendrick perkins gibi pivotların arkasında süre bekleyecek. ama hem o'neal hem de perkins sahada çok kalabilen oyuncular değiller. o yüzden semih şans bulacaktır.
kapasitesi kadarıyla dünyanın en iyi oyuncularının tümünü bünyesinde barındıran,ülkemizde bir çok kişinin piyasa yıldızlar sayesinde bulaştığı fakat o kadar basit olmayan,yaklaşık 9 yıldır hayatımda önemli bir yere sahip olan,bir çok kişi tanımama vesile olan amerikan profesyonel basketbol ligi,i love this game!!!
Basketbolun şampiyonlar ligi falan değildir. Şampiyonlar liginde Malmö,D.Zagreb,Astana,Bate,Maccabi,Apoel gibi sıradan takımlar varken, Nba'de ki en dandik takımın bile belli bir oyun kalitesi vardır.
