bugün

fazıl say ın bestelediği oratoryodur. dvd si vardır. *
zuhal olcay ın da şiir okuyarak katkıda bulunduğu eserdir.
--spoiler--
http://www.youtube.com/watch?v=aiAWmexF8ZA
--spoiler--
8 nisan 2008 tarihinde moskova'da sahnelenecek olan oratoryodur.
sertab erener de eşlik etmiştir. çok etkileyici buldum ben. hele "kız çocuğu" yok mu, tüylerimi diken diken ediyor.
(bkz: ben iceri dustugumden beri)
ilk kez ses olarak dinlediğim.ilk kez dinler dinlemez internetten dvd sinin sipariş verdiğim,mükemmel bir eser.Böyle bir şeyi ed sadece fazıl say yapabilirdi zaten.
fazıl say'ın bestelemiş olduğu, 2005 tarihinde aspendos antik tiyotro gösteriminin dvd haline yayınlandığı, nutuk tutulmalarına yol açan oratoryo.
bir sahne hayal edin ki önde 3 tane çocuk yanlarında genco erkal, onun yanında ibrahim yazıcı, zuhal olcay, güvenç dağüstün. arkada fazıl say, bilkent senfoni orkestrası ve devlet çoksesli korosu.
birinci bölüm başlıyor.
gençlikte
-üç selvi- çok sesli koroyla ve baritonla etkileyici bir giriş yapılıyor.
-açların gözbebekleri- şiirin duygusunu tam anlamıyla yansıtan orkestra.
-kerem gibi- işte genco erkal'ın ilk çıkışı, aspendos kurşun gibi ağır.
ikici bölüm; "hapishanede"
-dizboyu karlı bir gece- nefesin kesildiği ilk anlar
-pazar- nazım'ın en meşhur şiiri belki de, bir bariton sesinden "bahtiyarım"
-ben içeri düştüğümden beri- genco erkal'ın ve konserin doruk noktası bence, "onlar ki." kısaca anlatmak mümkün değil, keşke herkese izletilebilse, gerisi laf-ı güzaf.
-yatar bursa kalesinde-
üçüncü bölüm; "insan üzerine"
-hapisten çıktıktan sonra- uzun ve soluksuz bir devam. "kıpr kıpır kıpırdıyor"
-kız çocuğu- çocuk vokal kansu tanca'nın ağlatan bölümü. "büyümez ölü çocuklar" dikkat edilmesi gerekense, genco erkal'ın mimikleri, "göze görünmez ölüler" derken.
-hiroşima- zuhal olcay'ın ilk şarkısı.
-nereden gelip, nereye gidiyoruz-
dördüncü bölüm; "memleket üzerine"
-vatan haini- en hırslandıran bölüm sanırım, bağırası geliyor izlerken, o kalabalığın arasında olup, ayakta alkışlayası.
-şehitler-
-davet- güvenç dağüstün'ün tek başına "bu hasret bizim" sesi.
-memleketim- zuhal olcay'ın önde, bütün koro tarafından hep bir ağızda söylenen beste.
final
-yaşamaya dair- herkes ayakta, koro, solistler tek bir ağızdan
"yaşadım diyebilmen için, için."

izlemek için ne kadar geç kalmışım.
Şu sıralar nazım düşmanlığına kurban olan şahane müzik olayı.

Frankfurt Kitap fuarı'na özel konuk projesi kapsamında Türkiye'nin programında nazım hikmet oratoryosu seslendirilecekti. sonra kültür bakanlığı, bir sene öncesinde programı kesinleştiren kültür bakanlığı, aniden bütçeyi bahane ederek nazım yerine yunus emre oratoryosu nun seslendirilmesine karar verdi. Bu olaydan kısa süre önce ise, fazıl say'ın iddiasına göre aynı kültür bakanlığı nazım oratoryosu'nun, almanlar anlasın diye *, almanca'ya çevrilmesini bile teklif etti. haliyle bir sonuca ulaşılamadı. kökten bir çözüm olarak, oratoryonun seslendirilmesi iptal edildi.

konuyla alakalı ayrıntılı bilgi içün bir radikal haberi;
http://www.radikal.com.tr...8.2008&CategoryID=113
dvd'de herşey tamam mükemmel de zuhal olcay "bir kız vardı japonya'da ufacık tefecik bir kız.." diye söyleyince tüm coşkum sönüyor illa ünlü birisi mi olmalıydı yani.. yok muydu guvenc dagustun gibi birisi..

ayrıca altyazı eklediğimde "şehitler"in sözlerini hiç anlamadığımı farkına vardım..

ama.. ama.. çok harika olmuş, başucu dvdim oldu..
nazım hikmet şiirlerini notalara dökerek oluşturulan müthiş sanat eseridir. müzik dersine getirip tüm sınıfa dinlettiğim için sağlam bir sözlü notunu da beraberinde getirmiştir.
genco erkal denilen adamın dünya çapındaki 3. sınıf entelektüellerimize, beğendikleri takdirde aydın etiketinin yapıştırılacağını hissettiren şarkılı türkülü bir şey...

sanat mı? buna sanat deniyorsa...
kültürel değerlerimizi ne zaman kaybettiğimizi hatırlayamıyorum. yüreğimin yanmasının sebebi ise, medeni bir insan gibi konuşmayı beceremeyen bir şahıs tarafından yönetilmek değil, benim 'kültürel kazanım' olarak adlandırdığım şeylerin bu şahısın yönettiği parti tarafından canlandırılması.

acıyor, evet, düşündüğü için cezalandırılan, hapislerde çürütülen, vatandaşlıktan çıkarılan insanları görmek, insanların eşitliği uğruna gururunu hiçe sayan insanlara pislik muamelesi yapılması beni üzüyor.

bu oratoryonun parçalarını dinlediğimde, gözümün önüne nazım hikmet geliyor benim. genco erkal'ın büyük bir hayranı değilim, ya da oratoryoyu müziksel açıdan eleştirebilecek kadar yeterli kapasitede görmüyorum kendimi, ama benim gözlerim doluyor bu oratoryoyu dinlerken, içim yanıyor.

düşünebiliyor musun, 10 yıl önce şeriat gelsin artık diyen adamlar bugün bizi demokrasi sözcükleriyle yönetiyorlar, belki de türkiye'nin en büyük müzisyenlerinden biri hakaretlere, sataşmalara ve iftiralara uğruyor, biz sesimizi çıkaramıyoruz. bu ülkenin kültür bakanı bir televizyon şovunda bu insanlara hakaret ediyor, nazım hikmet oratoryosunu hiçbir çıkar gözetmeden insanlara iftira atabiliyor.

bu insan son altı yıl içerisinde 2 büyük oratoryo, 2 büyük senfonik eser, 1 keman konçertosu, 2 piyano konçertosu, 5 solo piyano eseri, 1 bale müziği, 2 Bach uyarlaması, 4 film müziği, 1 tiyatro müziği bestelemiş olsa da, dünya üzeri 42 memlekette 326 şehirde yaklaşık 700 konser verse de, 10 CD, 2 DVD, 12 NOTA oluştursa da fark etmez.

çünkü o düşünüyor. ve nazım hikmet oratoryosu sessiz bir şekilde almanya'ya götürülmüyor. türkiye'den çıkan en ünlü şairin, en ünlü müzisyen tarafından yapılmış oratoryosu...

acıyor be sözlük.
3 Haziran'da Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu'nda Nâzım Oratoryosu seslendirilecek. Konserde şef ibrahim Yazıcı yönetimindeki Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Çoksesli Korosu, şiirlerle Genco Erkal, vokalde Sertab Erener ile Güvenç Dağüstün sahnede olacak.

Mehmet Aksoy'un Nâzım heykeli'nin kaidesinin de antalya Karaalioğlu Parkı'nda açlışı yapılacak. kaide de Nazım'ın şiirleri de yer alacak.
2006 da açmış olmama rağmen çok sonraları açılan bir başlığa yönlenmiş ya da yönlendirilmiş başlık.
olmuyoooor.
finali harika olan oratoryo.
hele flüt çalan çocuk ve yaşadım diyebilmek için diyen tatlı sesli kız mükemmel bi ahenk içinde.
memketim adlı eser icra edilirken orkestradaki bayan kemancı arkadaşın salya sümük ağladığı konsedir. tamam içli şiirdir eyvallahda ne yasadın ne yaşattın memleketindesin da.

(bkz: keman çalan insan)