bari atatürk'e saldıracaksınız bunu ucuz numaralarla yapmayın. önce bilgi sahibi olun.
çünkü onu ne atatürk ne inönü mahkum ettirmiştir. komunizmi ordu içinde yaymak suçundan demokrat parti yönetimi bu kararı vermiştir. zaten bu karardan sonra rusya'ya kaçmış, vatan özlemiyle orda ölmüştür.
ayrıca m.kemal'e ulaşmamış mektupları arşivde yer almaktadır.
edit: bir üstteki arkadaşın eline sağlık. konuyu detayıyla anlatmış.
Araştırma yoksunu olmamak gerektiğini bizlere gösteren ve kim olduğunu bulmak için biraz araştırma yapmamızı gerektiren liderdir.
Sahi, Nazım Hikmet neden girmişti içeriye? Keşke Mustafa Kemal Atatürk denmeden önce biraz bilgi verilseydi bu konuda. Ama verilmez. Çünkü karalamak ve yaftalamak asıl amaç olduğu için, daha Nazım'ın neden içeriye girdiğini dahi bilmediklerinden eminim.
Gelelim Nazım Hikmet'in nasıl hapse düştüğüne. Ömer Deniz ismini bilirler mi acaba bu arkadaşlar? Kimdir Ömer Deniz? Nazım'ın içeriye girmesiyle ne ilgisi vardır? Aslında bilmiş olsalardı, günümüzde vuku bulan ergenekon, balyoz vs. davalarını daha iyi kavrayabilirlerdi.
Ömer Deniz, Harp Okulu öğrencisidir. Nazım Hikmet hayranıdır. Sosyalisttir. Ankara'da okuldan ayrılarak Nazım Hikmet'i görmeye gider. ipek stüdyosuna uğrar. Nazım Hikmet subay kıyafeti içinde gördüğü Ömer Deniz'den şüphelenir. Polisin kendisini takip ettirdiğini zanneder. Ömer Deniz'i kovmaktan beter eder. Ardından karakolu arayıp "Kendilerini neden takip ettirdiklerini, sadece işini yaptığını söyler". Başkomiser bu durumdan şüphelenir. Çünkü Nazım Hikmet'i takip ettirmemektedirler ama Nazım'ın telefonundan sonra şüphelenirler ve takibe başlarlar. Ömer Deniz derdini anlatamaz ama pes etmez. Nazım Hikmet'in evini bulur. O yokken eve gider. Piraye kapıyı açıp içeri buyur eder. Nazım eve geldiğinde karşısında Ömer Deniz'i görünce şok olur. Evinden gitmesini, kendisinden ne istediklerini sorar. Ömer Deniz, Harp okulunda okuyan sosyalist bir öğrenci olduğunu söyler ve ekler: "Memleketin geleceği için neler yapmalıyız?". Nazım Hikmet, kanunlar ne emrediyorsa onu yapmalarını söyler ve başından def eder. Ama Nazım Hikmet takibe alınmıştır bir kere. Dolayısıyla Ömer Deniz de artık takiptedir. Ömer Deniz harp okuluna döndüğünde bir gece baskın olur. Nazım Hikmet kitapları çıkar ortaya. Ortaya Nazım Hikmet kitaplarının çıkması sonucu Nazım Hikmet hakkında "darbeye teşebbüsten" dava açılır. Nazım Hikmet derdini anlatamaz. Ömer Deniz, sadece Nazım Hikmet'in hayranı olduğunu ve onu sadece iki kere gördüğünü ve kendisinden hiçbir emir ya da talimat almadıklarını defalarca söyler. Ama kim dinler ki! 15 yıl hapse mahkum olur! Yıl 1938\'dir.
Şimdi Mustafa Kemal Atatürk içeri attırdı, diyenler acaba bu hadiseyi bilir mi? Ali Fuat Cebesoy Mustafa Kemal\'in okuldan beri arkadaşıdır. En yakınlarındandır. Aynı zamanda Nazım Hikmet'in dayısıdır. Nazım Hikmet, kurulan komployu sadece Mustafa Kemal Atatürk'ün bozabileceğini düşünür ve o meşhur mektubunu kaleme alır. O mektupta şunları yazar:
"Cumhurreisi Atatürkün Yüksek Katına,
Türk ordusunu isyana teşvik ettiği iddiasıyla 'onbeş yıl ağır hapis' cezası giydim. Şimdi de Türk donanmasını 'isyana teşvik etmekle' suçlanıyorum.
Türk inkılabına ve senin adına and içerim ki suçsuzum.
Askeri, isyana teşvik etmedim.
Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam, yurdumu seven bir yüreğim var.
Askeri, isyana teşvik etmedim.
Yurdumun ve inkılapçı senin karşında alnım açıktır.
Yüksek askeri makamlar, devlet ve adalet, küçük bürokrat ve gizli rejim düşmanlarınca aldatılıyorlar.
Askeri, isyana teşvik etmedim.
Deli, serseri, mürteci, satılmış; inkılap ve yurt haini değilim ki, bunu bir an olsun düşünebileyim.
Askeri, isyana teşvik etmedim.
Senin eserine ve sana, aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirdim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim.
Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu inkılap askerini isyana teşvik damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır.
Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin.
Kemalizm ve senden adalet istiyorum.
Türk inkılabına ve senin başına and içerim ki, suçsuzum."
Bu mektup Mustafa Kemal'e hiçbir zaman ulaşamadı. Mustafa Kemal hastaydı. Ali Fuat Cebesoy durumu Mustafa Kemal'e o hengamede anlatmaya çalıştı. Mustafa Kemal "durumumu görüyorsun, söyleyin Fevzi Çakmak'a ilgilensinler" dedi. ilgilenilmedi. Fevzi Çakmak'ın komünistler hakkındaki görüşleri ve düşünceleri malum. Ülkede o zamanlar neredeyse komünist avı başlatmıştı.
Şimdi ilk önce Nazım Hikmet'in neden içeriye girdiğini bilmek gerekir. Ardından Türkiye'nin o zaman olan siyasal politikalarına bir göz atmak ve objektif olarak bir değerlendirme yapmak gerekir. Bu tür işler, "Mustafa Kemal Atatürk Nazım Hikmet'i içeriye attırdı" diyerek, hiçbir bilgi vermeden, olayı değerlendirerek bir süzgeçten geçirmeden yapılmaz. Aksi halde, yukarıdaki gibi bir karalama kampanyası ve yanlış bilgi ortaya çıkar. Neyse şimdilik bu kadarı yeter. Ancak Sabahattin Ali meselesini de bir araştırın derim. Hüseyin Nihal Atsız ve Cemil Sait Barlas'ın bu işlerdeki rollerini bir gözden geçirim derim. Hadi sağlıcakla!
edit: Bilgi yoksunu diyoruz ya, bakalım daha neler düşecek bu başlığın altına. "Vatan haini diyerek vatandaşlıktan çıkar partinin lideridir" demiş birisi. iyi güzel ama kastettiği parti CHP. Oysa Nazım Hikmet'i vatandaşlıktan çıkaran Demokrat Parti iktidarı. Uğur Mumcu ne güzel demiş arkadaş: "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olamazsın". işte aynen öyle.
1938'de orduyu ve donanmayı isyana teşvikten yargılanan Nazım Hikmetin yazdığı ama Atatürke ulaşamayan mektubu:
Cumhurreisi Atatürkün Yüksek Katına
Türk ordusunu isyana teşvik ettiğim iddiasıyla onbeş yıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk Donanmasını isyana teşvik etmekle töhmetlendiriliyorum.
Türk inkılâbının ve senin adına and içerim ki suçsuzum.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamlesini anlayabilen bir kafam yurdumu seven bir yüreğim var.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Yurdumun ve inkılâpçı senin karşında alnım açıktır.
Yüksek askeri makamlar, devlet ve adâlet, küçük, bürokrat gizli rejim düşmanlarınca aldatılıyorlar.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Deli, serseri, mürteci, satılmış, inkılâp ve yurt haini değilim ki; bunu bir an olsun düşünebileyim.
Askeri isyana teşvik etmedim.
Senin eserin ve sana aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirdim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felâketi ile alâkalandırmak istemezdim.
Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu inkılâp askerini isyana teşvik damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır.
Başvurabileceğim en inkılâpçı baş sensin.
Kemalizmden ve senden adalet istiyorum.
Türk inkılâbının ve senin başına
and içerim ki suçsuzum.
Vatan haini ilan edip vatandaşlıktan çıkaran partinin lideridir.
Hani şu 64 yıldır iktidar olamayan parti var ya işte o.
Seçimde oy kullanamayan genel başkanı var hani. Hatırlarsınız.