"Bu günler belki gelirim sana. Konuşmak için değil, sadece yüzüne bakmak için. Belki senin yüzünde bulurum aradığımı. Bütün gördüğüm yüzler lakayt, hissiz. Senin yüzün nasıl?"
"ne ben sezarım, ne de sen brütüssün. ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün. artık seninle biz, düşman bile değiliz." diyerek hislerin aslında hepyekün olduğunu ve sevmediği birinden nefret bile etmediğini söyleyerek harika bir nokta koyan, sürgün şair.
atsız meczubuyla değil dünyanın en iyi şairleriyle kıyaslanması gereken bir şair nazım.
atsız kim ? elinde mezura ile kafa tası avına çıkan rıza nur'a manevi babam diyip, atatürk'e hakaretler küfürler eden bir meczup nasıl nazım'la kıyaslanır?
"Nazımmm" diyerek piyasa yapıp etinden sütünden faydalanan romantikler yakasını bırakırsa rahat rahat okuruz.
Mezarının başında garip garip enstantaneler yapmak filan valla midem bulandı bak yine.
Dalkavuklara Doneminde tapilan Siyasetcilerin ve yavsakca politikalarının yanlışlığı ve zulmünün, eninde sonunda günyüzüne çıkacagani gosteren, en berbat koşullar da dahi vatansevgisini,kadın sevmesini becerebilen,bunu da bize pek güzel hissettiren mavi gözlü dev.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev...
Saygı ve rahmetle.