nazım hikmet şiirlerindeki ruhsuzluk

entry41 galeri0
    39.
  1. Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden,
    teper ha babam teper
    paralanmaz
    teper taşlı yolları.
    Bir vapur geçer Varna önünden,
    uy Karadeniz\'in gümüş telleri,
    bir vapur geçer Bogaz\'a doğru.
    Nazım usulcacik okşar vapuru,
    yanar elleri..

    -----------
    Nazım Hikmet şiirleri okurken, tüm edebi eserlerde olduğu gibi gözleri kullanmak lazım. Bu uyarıya gerek olmamalıydı.
    2 ...
  2. 38.
  3. Bedreddin gülümsedi.
    Aydınlandı içi gözlerinin,
    dedi:
    — Mademki bu kerre mağlubuz
    netsek, neylesek zaid.
    Gayrı uzatman sözü.
    Mademki fetva bize aid
    verin ki basak bağrına mührümüzü..

    Yağmur çiseliyor,
    korkarak
    yavaş sesle
    bir ihanet konuşması gibi.

    Yağmur çiseliyor,
    beyaz ve çıplak mürted ayaklarının
    ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.

    Yağmur çiseliyor,
    Serezin esnaf çarşısında,
    bir bakırcı dükkânının karşısında
    Bedreddinim bir ağaca asılı.

    Yağmur çiseliyor.
    Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
    Ve yağmurda ıslanan
    yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin
    çırılçıplak etidir.

    Yağmur çiseliyor.
    Serez çarşısı dilsiz,
    Serez çarşısı kör.
    Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü
    Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.

    Yağmur çiseliyor.
    ............................
    başka lafa gerek yok.
    0 ...
  4. 37.
  5. türkçe yazılmasına rağmen onlarca dile çevrilen, çevrildikçe ruhundan bir miktar feragat etmesine karşın o dillerde bile ruhu hissedilen, tüm dünyada saygı duyulan bir şairin şiirlerine atfedilen "ruhsuzluk"tur. bunu iddia edenin önce ruhuna, sonra aklına ve anlayışına tüküreyim...
    1 ...
  6. 36.
  7. böyle bir başlığı tanımlayabilmek için öncelikle bir ''ruhsuzluk'' tanımımızın olması gerekir. Toplumcu gerçekçilik, ağdalı dile başvurmayan. kelimelerinin vuruculuğu gerçek hayatta karşılaşılan olaylarla bağlantılı olan bir tarzdır. Eğer arkadaşımızın ruhsuzluktan anladığı melankoli ise, bir yere kadar doğru söyleyebileceğini belirtebiliriz.
    1 ...
  8. 35.
  9. yanlış önermedir... memlektimden insan manzaraları adlı eser tekrar tekrar okunarak , ruhun,eserin,hayatın ne olduğu çok rahat kavranabilir... çok uzak değil git bir kitapçıya,memleketimden insan manzaralarını al...hem ruhun bir mana kazansın hem de kimin ruhsuz olduğuna dair bir fikrin olsun...
    1 ...
  10. 34.
  11. Nazım Hikmet'in materyalizmi benimsemiş bir komünist olduğunu öğrenen bıyığı yeni terlemeye başlamış şakirt evladımızın " lan o zaman bu herifin şiirlerinde duygu da yoktur . " şeklindeki bir çıkarımıdır. Önce bir Nazım Hikmet Antolojisi alıp okunmalıdır evladım. Kaldı ki bir şiir herkeste aynı duyguyu yaratacak diye bir dikte söz konusu ise , bu gibiler nazım hikmet şiirleri yerine fethullah gülen cırtlaklamalarını dinlemelidir.
    3 ...
  12. 33.
  13. "...Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayale.
    Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
    ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
    ve asi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...

    Öptü beni: Bunlar, kainat gibi gerçek dudaklardır,'' - dedi.
    Bu ıtır senin icadın değil, saçlarımdan uçan bahardır,'' - dedi.
    ister gökyüzünde seyret, ister gözlerimde:
    körler onları görmese de, yıldızlar vardır,'' - dedi..."

    dizeleriyle ruhsuzlara ruh verebilir. isterseniz bir okuyun dedirten söylemdir. körler onları görmese de, yıldızlar vardır ne de olsa..
    3 ...
  14. 32.
  15. ruhsuzların doğal olarak yaşadığı durumdur. eğer bir ruhunuz yoksa etkilemez.
    0 ...
  16. 31.
  17. yanlış önermedir.
    nazım hikmet fütürist bir akımın etkisiyle toplumcu gerçekçi bir şairdir. bu sebeple ruh'un tüm temasını işler.. şiirleri canlıdır ustanın, şiirleri öldürür aglatır aşık eder sizi.. ruhu olmayan birşey bunları nasıl yapabilir?

    (bkz: fütürizm)
    (bkz: seni öldü sandım ruhum biliyor musun?) * *
    2 ...
  18. 30.
  19. nazımı çeşitli nedenlerle(?) sevmeyenlerin buldukları bahanedir. ya hiç okumamıştır nazımı ya okuduğunu anlayamayacak kadar ruhsuzdur bunu söyleyecek zat. bunca insanı arkasından sürüklemiş, şiirleri şarkı olmuş dillere dökülmüş, en samimi ortamlarda sevgiliye okunmuş dizelerin sahibine haksızlık değil midir bu söz. körü körüne bağlandığımız bazı ideolojiler daha tanımadan karşımızdakini nefrete sürüklüyor bizi. düşünüp,okuyup öyle eleştirelim.
    1 ...
  20. 29.
  21. Orkestra

    Bana bak!
    Hey!
    Avanak!
    Elinden o zırıltıyı bıraksana!
    Sana,
    üç telinde üç sıska bülbül öten
    üç telli saz
    yaramaz!
    Bana bak!
    Hey!
    Avanak!
    Üç telinde üç sıska bülbül öten
    üç telli saz
    dağlarla dalgalarla kütleleri
    ileri
    atlatamaz!
    Üç telli saz
    yatağını değiştirmek isteyen
    nehirlerden:-
    köylerden, şehirlerden
    aldığı hızla,
    milyonlarla ağzı
    bir tek
    ağızla
    güldüremez!
    Ağlatamaz!
    hey!
    hey!
    üç telli sazın
    üç telinde öten üç sıska bülbül öldü acından.
    Onu attım
    köşeye!
    hey!
    hey!
    üç telli sazın
    ağacından
    deli tiryakilere
    içi afyon lüleli
    bir çubuk
    yaptılar!
    Hey!
    Hey!
    Dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla dalga gibi
    dağ-lar-la
    başladı orkestram!
    Hey!
    Hey!
    Ağır sesli çekiçler
    sağır
    örslerin kulağına
    Hay-kır-dı!.
    Sabanlar güleşiyor tarlalarla,
    tarlalarla!
    Coştu çalgıcı başı,
    esiyor orkestram
    dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla, dalga gibi
    dağ-lar-la.
    0 ...
  22. 28.
  23. Nazım'ın tüm şiirleri olmasa bile, makinalaşmak şiiri için son derece geçerli bir ifadedir. Lakin, görünen o ki bu ifadeyi yazan ve arkasında duranlar, edebiyat kültürü denince lise-1 seviyesinde, "yazar burada ne anlatmak istiyor" noktasında kalmış genç-sağcı bünyelerdir.

    Şiirin adı ne? Makinalaşmak. Neyi anlatıyor, modern zamanda seri üretim ve bu üretimin bir parçası haline gelip otomat yaşayan insanı, yani ruhsuz insanı. Hani izlediğini hiç zannetmediğim, dünya film tarihinde klasikleşmiş bir film vardı ya Modern Zamanlar diye, onun gibi işte. Ve ayrıca şiir bu makinalaşmış insanın ağzından yazılmış, onun söylediği bir şiir. Bu şiirin "ruhsuz" yazılmış olması bir eksiklik değil, şiirin en güzel yanıdır arkadaşım. Zaten ruhla yazılsa, eşşeğin şeyinde kelebek gibi olurdu değil mi? Böyle olsa idi, "Modern zamanın ruhsuzluğunu, o ruhsuz adamın ağzından öyle bir ruhla anlatmış ki yazar, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demek geliyor insanın içinden" derdik değil mi canım?

    Tam da bu nedenle, şiirini öznelleştirip, estetik beklentilerden kopardığı, onu "modern"leştirdiği için Makinalaşam şiiri, Türk Modern şiirinin başlangıcı sayılır. Hatta kimilerine göre Nazım Türkiye'nin tek modern şairidir. Klasik dönem ile modern-sonrası dönem arasında bir tek o yer alır.

    Ha bu kadar şeyi bir troll'e yazmadım elbet. maksat bu entryi görüp kafasında şüphe uyanabilecek birisi varsa, onları kendi edebiyat bilgim uyarınca aydınlatmaktı. Yoksa şiirden anladığı "çocuklar gibi şendik, orduyu yendik, burası da pendik" tadında bol kafiyeli eşit heceli ifadeler bütünü olan insanlarla estetik algının anlamını tartışacak değilim.
    3 ...
  24. 27.
  25. ruhu olmayan öküzün ruhsuzluk diye adlandırabileceği durumdur. kendisine tavsiye artık ibrahim sadri ya da şebnem kısaparmak ı bırakıp hak yolunu bulmasıdır.
    3 ...
  26. 26.
  27. Ruhsuz insanların uydurduğu bir saçmalıktır.Nazım'ın şiirlerini ruhsuz buluyorsa o sizin güzelliğiniz der gibi , o sizin ruhsuzluğunuz derim ben.

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    Bu dizeleri okuyup da ruhsuz diyene ben daha ne diyeyim!!!
    6 ...
  28. 25.
  29. ...
    Bir vapur geçer Varna önünden,
    uy Karadeniz'in gümüş telleri,
    bir vapur geçer Bogaz'a doğru.
    Nazım usulcacik okşar vapuru,
    yanar elleri..

    şiir diye kalkıp lise yıllarında ibrahim sadri'yi şu aralar da şebnem kısaparmak'ı takip edenlerin nazım üzerine birtakım sıkıntıları çekecekleri kesin.
    6 ...
  30. 24.
  31. 23.
  32. --spoiler--
    Behey!
    Kara boynuz gibi kaşlı
    mukaddes Apis başlı
    adam;
    Behey!
    Kara maça bey!
    Sen şiirin asil kamusuyla konuşuyorsun,
    ben asaletten anlamam.
    Şapka çıkarmam konuştuğun dile,
    düşmanıyım asaletin
    kelimelerde bile.

    Behey!
    Kara maça bey!
    Ben bilirim
    bu tehevvür bu şikâyaaat niçin?*
    Bilirim
    beni uykumda boğmak için
    bekliyorsun geceyi...
    Ben ki bileklerimde tel kelepçeyi
    bir altın bilezik gibi taşımışım,
    ben ki ilmikleri sabunlu iplere bakıp
    kıllı kalın ensemi kaşımışım,
    tehdidine pabuç
    bırakır mıyım hiç?
    --spoiler--

    o şimdi uykuda ve birileri onu boğmaya çalışıyor, amma o gittiyse de biz varız! ve buna pabuç bırakmaya hiç niyetimiz yok.
    2 ...
  33. 22.
  34. ''Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın seni sevmesi şart mı?'' gibi bir sözü yazanın ruhsuz olması mümkün müdür allah aşkına?
    1 ...
  35. 22.
  36. 17.yy.'da en büyük şairini linç etmek için kovalarken ölümüne sebebiyet veren ve en büyük öykücüsünü yakmaya teşebbüs etmiş bir milletin insanına yakışan tespit.
    4 ...
  37. 22.
  38. kurtuluş savaşı destanı nı, şeyh bedrettin destanı nı okumamış kişi söylemidir. ve de memleketimden insan manzaralarında ruh un zirvesine ulaşmıştır şair.
    1 ...
  39. 21.
  40. ruhsuzdur,düşünceleri şairliğinin önüne geçmiştir.nazım hikmete çamur atmanın en kolay şeklidir.bunu yapanlar genelde necip fazılı göklere çıkartırlar ki bilmezler mi saf şair olan necip yazdığı onca şiire benim şiirim değil demiştir?

    taraf tutanların biraz daha gözlerini açıp dikkatlice ellerini vicdanına koyarak yorumlamaları gereken bir konu.

    (bkz: ikiside bizim)
    2 ...
  41. 20.
  42. nazım hikmeti anlamak; anadoluyu sevmektir, bu toprakları sevmektir ve şiirlerinde de genelde bu konulardan bahseder. eğer bunları sevebilmek, bu toprakları birbir satanlara, peşkeş çekenlere karşı durmaya çalışmaksa ruhsuzluk. söylenecek hiçbirşey kalmıyor demektir geriye...
    1 ...
  43. 19.
  44. kendi ruhsuzdur. nazım hikmet'i neden karıştırmaktadır kendi çaresizliğine anlaşılmamaktadır.
    1 ...
  45. 18.
  46. bak bunu da mevlana yazmış, benden tüm bok atılan değerler için gelsin:

    "bak bil ki domuzların önüne inciler serilmez
    mucevherden sarraflar anlar ancak, başkası bilmez
    ne fark eder ki kor insan icin elmas da bir cam da
    sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma"
    9 ...
  47. 17.
  48. Özdemir Asaf'ın mısralarından birini akla getiren tespitimsi.

    Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük