Neon ışıklarıyla aydınlanan karlı cadde
Yürüyorum Moskova'nın bütün sokaklarını
Birçoklarını görüyorum orada
Bir evin önünden geçiyorum
Seçiyorum içeride güzel bir kadın
Daha 18inde bir taze
Giriyorum içeri ayak uçlarımda
Ve ayak uçlarımda girerken içeri
O an göz göze geliyoruz
Göz göze gelmemizi gözlerimiz bile görmüyor
Ama ben görüyorum
Ama o görüyor
Çıkıyoruz 17 numralı odaya
Açıyoruz kapıyı
Ve kapıyı kapıyoruz içeri girip.
Soyunuyoruz
Sonrası anlatılmaz şeyler gülüm
Rubleyi bırakıyorum komodinin üzerine
Hızla iniyorum merdivenlerden
Atıyorum kendimi sokaklara
Redingotumun yakalarına gömülüp
Düşünüyorum istanbul'u
istanbul'da seni
Oğlumuzu
Memleketi...
çok ilgi ve alaka görüp mesajlarla bir yenisi istenmiş.
kıramayacağım arkadaşları, bir tane daha yazıyorum hemen. bakın bu son arkadaşlar...
nazım hikmet gibi,
şiir yazmak,
hoşunuza gitti
değil mi lan ipneler?
demek ki hepiniz,
meyillisiniz.
neye mi?
komünist olmaya.
vay ipneler.
meyilliyseniz şayet,
ılıksınızdır da.
bildiğin ılık evet.
titanik filmindeki,
batan gemi gibisiniz.
kah hdp'li,
kah kemalist.
ama en çok,
komünizme meyilli.
demek istediğim şu ki yoldaşlar,
hepiniz yazabilirsiniz,
bir nazım gibi.
entere bol basmak,
bunun için yeterli.
boşuna beklemeyin sakın,
kışı donu ayazı,
komünizm falan gelmez,
kesin artık traşı...
selo dağdan indi.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
selo indi dağdan.
dedi ki
seni yaptırmayacağız başkan.
heyyy. selam olsun sana,
proleterya.
7 haziran da geldi paralar.
soros'tan, almanya'dan.
sonra vesaire, vesaire.
geldi mi 1 kasım?
soktular götüne sazı,
selo başkanın.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
cehepe galip, mehepe memnun.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
yine kurdu tayyip
tek başına hükümeti,
367 yi bulup,
başkan olmasa bari.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
dememek lazımmış demek,
halka anadolu çomarı,
girdi götününe sazı,
selo başkanın.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya...
merhaba,
bugün nasılsın?
ben yine moskovadayım.
komünistler...
hepsi çok iyiler.
keşke diyorum pirayeye,
keşke, türkiye'ye de gelse,
komünizm.
bu kış gelecek diyor.
gelecek bu kış.
yarak gelecek.
kandırıyorlar bizi,
salak yerine koyuyorlar,
biz de kanıyoruz.
yaşasın proleterya,
yaşasın.
o yaşasın da,
yaşasın demekle karın doymuyor,
piraye de farkında bunun,
bir kilo et kaç ruble,
onu bile bilmiyor gerçi,
çünkü karşılıyor parti,
tüm ihtiyaçlarımızı.
ne güzel,
maaş da veriyorlar bir de.
ben de napayım,
yazıyorum durmadan.
komünizm çok güzel,
siz de deneyin hemen.
hemen, hiç vakit kaybetmeden.
bu kış,
gelsin artık komünizm...
şiir okumayı bilmeyen, edebiyat yoksunlarının kolay zannettiği eylem.
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum
sonra saygıyla toprağa oturdum
dayadım sırtımı duvara
bu anda ne düşmek dalgalara
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım
toprak, güneş ve ben
bahtiyarım.
bir de şu var:
ben şimdiden ağlarken yalnız geçen her güne
yığılır da seneler senelerin üstüne
kaparsa gözlerini bütün sevgililerim.
kalmazsa yeryüzünde dayanacak bir yerim:
"yarabbi ben ölmeden sen beni öldür!" derim.
ne olur büyüklüğün bir teselli yaratsa!
eğer ölüm bir ceza, hayat bir mükâfatsa
bütün sevdiklerimden daha çoktur günahım.
bir isyana dönmeden şimdi yalvaran âhım,
ilk önce beni öldür, beni öldür, allahım!
iki şiir de nazım hikmet e ait. bir de necip fazıl ile karşılaştıranlar var ki gülüyorum. necip fazıl da (türkiye çapında) iyi bir şair ama görüyorsunuz nfk tarzı bir şiiri nazım hikmet götüyle yazar.
Oyle her onune gelen anlayamaz. Her konuda oldugunuz gibi burada da sekilcisiniz iste. Kafiye yok diye siire sacmalik diyecek kadar ve siirleri sadece okuyun kelimelerin anlamlarina inemeyecek kadar SIG beyinlersiniz.
nazım hikmet i kötüleyenleri,yaptıklarını engellemeye kendisini bitirmeye çalışanlara nazım hikmet en güzel yanıtı muhteşem şiirleriyle vermiştir.her zaman yaşayacak ve kimse onun gibi şiir yazamayacaktır.
bu ülkede eskiden bir yerlere gelmek için sevilmesi zorunlu bir şairdi. ben şiirlerini beğenmiyorum sıradan bir nesirci bana göre tabi. sanatçılarda onu sevmek bir dine mensup olmak gibi bir şey yani illaki sevmek zorundasın "ben beğenmiyorum" diyemezsiniz eskiden böyleydi şimdi biraz biraz azalmaya başladı bu nazımcılık. gerçi okan bayülgen'e konuk olduysanız hala sevmek zorundasınız.*
şimdi de necip fazıl kısakürek furyası aldı gidiyor her yerde bir nfk paylaşımı, nfk sözü, nfk şiiri herhalde 1-2 yıl içerisinde sanat camiasında da bu yönde bir evrilme olacak.
nazim hikmet gibi şiir yazmak posta gazetesine yollamak için şiir yazmak gibi bir şeydir. en azından edebiyat şairi olmadığı kesindir.
nazım hikmet'in asgari beş şiirini okumuş her edebiyat okuyucusu nazarında, sözlükteki anti-komünistlerin farkında olmadan kendi kendilerini rezil ettikleri girişim.
şike var mı
şike yok mu
fener mi şampiyon
trabzon mu
mis kokulu güller
ince ayarlanmış
dijitürk resti çekti
gümbürrrr.
kırıldı kalpler,
burdan uzaklarda.
belki cenevre'de.
belki de metris...
ismail yk ya da müslüm gürses dinleyip de güya duygusallaşıp iki satır çiziktirmek değildir nazım hikmet tarzı şiir yazmak. önce temiz bir yürek gerek: aşk, hasret, ayrılık, hüzün dolu; sonra da bir kalem bir kağıt.
kimileri yıldızları seyretmeyi sever
ben ise onların yalnızlıklarını
demiş nazım..
onun tarzında şiir yazarsan zaten baştan eksik başlamış olursun. özgünlüğün nerde? kendi imzan nerde? hadi herşeyi geçtim o günün şartları ile bugününkiler bir mi? nazım içinde bulunduğu durumların doğurduğu sonuçlar olarak o şiirleri kaleme aldı, evde oturup kıç büyütürken nazım üslûbu şiir yazmak mantıksız olsa gerek...