çok ilgi ve alaka görüp mesajlarla bir yenisi istenmiş.
kıramayacağım arkadaşları, bir tane daha yazıyorum hemen. bakın bu son arkadaşlar...
nazım hikmet gibi,
şiir yazmak,
hoşunuza gitti
değil mi lan ipneler?
demek ki hepiniz,
meyillisiniz.
neye mi?
komünist olmaya.
vay ipneler.
meyilliyseniz şayet,
ılıksınızdır da.
bildiğin ılık evet.
titanik filmindeki,
batan gemi gibisiniz.
kah hdp'li,
kah kemalist.
ama en çok,
komünizme meyilli.
demek istediğim şu ki yoldaşlar,
hepiniz yazabilirsiniz,
bir nazım gibi.
entere bol basmak,
bunun için yeterli.
boşuna beklemeyin sakın,
kışı donu ayazı,
komünizm falan gelmez,
kesin artık traşı...
selo dağdan indi.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
selo indi dağdan.
dedi ki
seni yaptırmayacağız başkan.
heyyy. selam olsun sana,
proleterya.
7 haziran da geldi paralar.
soros'tan, almanya'dan.
sonra vesaire, vesaire.
geldi mi 1 kasım?
soktular götüne sazı,
selo başkanın.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
cehepe galip, mehepe memnun.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
yine kurdu tayyip
tek başına hükümeti,
367 yi bulup,
başkan olmasa bari.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya.
dememek lazımmış demek,
halka anadolu çomarı,
girdi götününe sazı,
selo başkanın.
heyyyy. selam olsun sana,
proleterya...
bunu eleştirmek serdar ortaç gibi düşünme tarzının bir örneğidir. ne demişti büyük üstad serdar ortaç: " 7 tane nota var. bununla ne kadar farklı müzik yapılabilir ki?"
işte nazım hikmet'i yazdıkları tekerlemelerle küçümsemeye çalışan insanlar da serdar ortaç zihniyetidir. ruh dünyaları, hayata bakış açıları o kadardır.
çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
seyir defterini başkası yazsın.
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
beni o limana çıkaramazsın...
ya da,
Gece yarısı. Son otobüs.
Biletçi kesti bileti.
Beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
Beni ayrılık bekliyor.
Yürüyorum ayrılığa korkusuz
ve kedersiz.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
Geçtim putların ormanından
baltalayarak
ne de kolay yıkılıyorlardı.
Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten
bir söz
bir koku
bir el işareti.
Söz dostça
koku güzel,
el eden sevgilim.
Kederlendirmiyor artık beni hâtıraların dâveti.
Hâtıralardan şikâyetçi değilim.
Hiçbir şeyden şikâyetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden
kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Artık ne kibri nâzırın, ne kâtibinin şakşağı.
Tas tas ışık dökünüyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
Ve belki, ne yazık,
hattâ en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.
Artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasınınki, ne kendiminki.
işte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
Dünya, her zamankinden güzel, dünya.
Dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmağa.
Bir tiren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
Evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
Bir kat daha seviyorum konukları.
Ve sıcak her zamankinden sarı,
kar her zamankinden temiz.
bir kaç beyinsiz yazar da şarlatanlık yapsın işte.