anlam veremediğim sorundur. nazım hikmet' in de hataları mutlaka olacaktır ama bu şiir bir farklı. zorba ve zalim stalin' e neden şiir yazmıştır?
vatanını bu kadar seven bir insan hatta vatanında gömülmek isteyen bir insan bunu neden yapmıştır?
edit: yahu neden eksiliyorsunuz, mantıklı bir açıklama isteniyor...
stalin iyi adamdır. bazı fikirleri kabullenmeyen abd uşağı liberal insanları öldürtmüştür. sosyalizm düşmanı uşaklar ülkeyi kötüye götürür nitekim piç kruşçev ülkeyi parçalatmıştır. rusya liberal olmuştur. nazım da sosyalisttir normal karşılanabilir.
bütün gününü internette mastürbasyona harcayan gençliğin düştüğü hezeyanı gösteren sorunsaldır! stalin ölünce nazım hikmet stalin ' e şiir yazmıştır çünkü rusya yazarlar birliği( komünist partinin ideolojisini ölümüne taşırlar) kendisini buna zorlamış, stalin 'i hiç sevmeyen nazım önce bunu reddetmiş sonra da yazmak zorunda kalmıştır. 1950 'nin sovyetlerinin halini bilmeyen güzide bir sik bilmeyen gencimiz nazım 'ın yerinde olsa farklı yapardı zaten değil mi?
bu şiirin üzerinden on yıl geçmekle stalin ' ikinci bir şiir yazan nazım bu şiirinde stalin 'i oldukça kötülemiş , hatta o zaman bir çok yazara zorla stalin 'i övücü şiirler yazdırıldığını kendisinin de bu yüzden yazdığını söylemiştir. can dündar 'ın belseselini öneririm bu hususta. oldu mu şimdi benim okumayan ama bir sik duyup şahlanmaya geçen canım kardeşim?
sovyet yazarlar birliğine üyeydi yazarlar rica etti yazdı stalin baskısıda mevcutu şiiride stalin hakkı rahmetine kavuştuğu günlerde yazdı
''Seviyorum seni
marxı, engelsi, lenini sevdiğim gibi
aynı hürmetle aynı muhabetle'' ama baskısı bitince muhalif bir şiride hemen kalemine aldı nazımı bilirsiniz tutarsızdır 3 kez aşık olmuş burda adama salamışsınız ama keşki bi tanısaydınız.
buda muhalif şiiri
taştandı, tunçtandı, alçıdandı, kâattandı iki santimden yedi metreye kadar.
taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan çizmeleri dibindeydik, şehrin bütün meydanlarında.
parklarda ağaçlarımızın üstündeydi; taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan gölgesi,
taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan bıyıkları lokantalarda içindeydi çorbamızın
odalarımızda taştan, tunçtan, alçıdan ve kâattan gözleri önündeydik.
yok oldu bir sabah!
yok oldu çizmesi meydanlardan,
gölgesi ağaçlarımızın üstünden,
çorbamızdan bıyığı,
odalarımızdan gözleri,
ve kalktı göğsümüzden baskısı binlerce taşın tuncun alçının ve kâadın