"Biz başka severdik. O yüzden başka sevemedik" tılsımlı dizesini mısraya döken Nazım, Sezai Karakoç kadar sözünün arkasında dur(a)mamıştır.
(bkz: MONA ROZA)
YANi, ÖYLESiNE CiDDiYE ALACAKSIN Ki YAŞAMAYI,
YETMiŞiNDE BiLE, MESELA, ZEYTiN DiKECEKSiN,
HEM DE ÖYLE ÇOCUKLARA FALAN KALIR DiYE DEĞiL,
ÖLMEKTEN KORKTUĞUN HALDE ÖLÜME iNANMADIĞIN iÇiN,
YAŞAMAK, YANi AĞIR BASTIĞINDAN.
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil. Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek:
-‘Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş’ demiş.
-‘Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz’ demiş.
...Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar karışacağız ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
içimden bir şey:
belki diyor.
Herkesin hayatında bir defa da olsa okuması gereken şiir. Çok güzel cidden.
“Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin…
Fedakarlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.”
Küstürmeyin insanları hayata.
Sonra her şeyden vazgeçiyorlar, yaşamaktan güzel olan her şeyden. Bir odada yalnızlığı, bir dağ başında kalmayı, bir adada mahsur kalmayı.Nerede bir yalnızlık varsa onu istiyorlar. Küstürmeyin işte bazı insanları...
Nazım Hikmet RAN
edit: lan şiiri ben yazmadım nazım yazdı bana niye eksi veriyorsunuz.asddjdkdl.
Seni düşünmek güzel şey
ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum…
Hasretini, yokluğunu, sensizliği
bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde,
gitgide çoğalarak
gitgide derinden işleyerek
öyle dayanılmaz oldu ki bu
seni boğabilirdim senden kurtulmak için
çünkü seni o kadar seviyorum.
ya hani boyle vatanini, vataninin en kiraç toprağını hatta; insanını ama boyle en ucra koyde yasayan herkesin yuz çevirdiği pasaklı, cahil olanını, bu milletin elinden çıkan ekmegi, ağacı çocuğu, nehiri seven ınsanlari, siyasilerin gormezden geldigi acilari yazanlari, duyuranlari
sirf siyasi ideolojileri kendilerininkinden farkli diye cezalandirip o col sevdigi topraklardan, sevdiklerinden uzaklastiriyorlar ya cok uzuluyorum.
onlardan birisi nazım hikmet ran.
ideolojilerden uzak, her şeyin dışında cok güzel bir şair.
nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala siirini okuyun derim.
Muteber bir vatan haini. Ihanet hiç bu kadar şiirsel olmamış, fikirden nükseden dizelerin gücü despotluğu ezmiştir. Nazım hikmet hala yaşıyor, onu yaşatmayanların aksine.
"Hürriyet ve karım..." iki kelimeyle izah etme gafletine binaen. Evet, nazım hürriyet ile tanım bulur, piraye ile anlam kazanır.