nazım hikmet ran

entry2956 galeri144 video22 ses1
    98.
  1. türk şiirinin en büyük ustası. dile en hakim şair. doğduğu günü paylaştığım için, kendimi çok şanslı hissettiğim büyük şair, insan.
    2 ...
  2. 99.
  3. "herkesle birlikte barış uğruna, emperyalizme ve faşizme karşı savaştığı sırada bile, moskova'da oynanan bir piyesinde [ivan ivanoviç var mıydı yok muydu], bürokrasinin tehlikelerine karşı arkadaşlarını uyarıyordu. ne militan disiplininden geçti, ne de yazar eleştiriciliğinden. bu çelişmeyi sonuna kadar yaşadı. bu sürekli gerginlik, son yıllarda, mahpusluktan artakalan güçlerini de yedi bitirdi. ama asıl bu yönüyle bugün bir örnek insan olarak kalıyor aramızda."

    (bkz: jean paul sartre)
    5 ...
  4. 99.
  5. 100.
  6. Meydan yerinde kampana vurdu.
    Nerdeyse koguşlarin kapilari kapanir.
    Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz:
    8 yil...

    Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim.
    Yaşamak: Seni sevmek gibi ciddi bir iştir.

    1946
    3 ...
  7. 101.
  8. Yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesala,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani,
    bütün işin gücün yaşamak olacak.

    Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derece, öylesine ki, mesala,
    kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman
    gözlüklerin,
    bembeyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin,
    hem
    de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni
    buna
    zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu
    bildiğin halde.

    Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile,
    mesala,
    zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak, yani

    ağır bastığından
    4 ...
  9. 102.
  10. Diyelim ki, agir ameliyatlik hastayiz,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    Duymamak mümkün degilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de gülecegiz anlatilan Bektasi fikrasina,
    hava yagmurlu mu, diye bakacagiz pencereden,
    yahut da sabirsizlikla bekleyecegiz
    en son ajans haberlerini.

    Diyelim ki, dövüsülmeye deger bir seyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    Daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanip ölmek de mümkün.
    Tuhaf bir hinçla bilecegiz bunu,
    fakat yine de çildirasiya merak edecegiz
    belki yillarca sürecek olan savasin sonunu.

    Diyelim ki hapisteyiz,
    yasimiz da elliye yakin,
    daha da on sekiz sene olsun açilmasina demir kapinin.
    Yine de disariyla birlikte yasayacagiz,
    insanlari, hayvanlari, kavgasi ve rüzgariyla
    yani, duvarin ardindaki disariyla.

    Yani, nasil ve nerede olursak olalim
    hiç ölünmeyecekmis gibi yasanacak...

    1948
    3 ...
  11. 103.
  12. Bu dünya soguyacak,
    yildizlarin arasinda bir yildiz,
    hem de en ufaciklarindan,
    mavi kadifede bir yaldiz zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamiz.

    Bu dünya soguyacak günün birinde,
    hatta bir buz yigini
    yahut ölü bir bulut gibi de degil,
    bos bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlikta uçsuz bucaksiz.

    Simdiden çekilecek acisi bunun,
    duyulacak mahzunlugu simdiden.
    Böylesine sevilecek bu dünya
    'Yasadim' diyebilmen için...

    (Subat 1948)
    2 ...
  13. 104.
  14. 105.
  15. "dönemlerinin karanlık güçleriyle savaşan ilerici sanatçılara her ülkede ve her çağda raslanır. insanların mutluluğu ve dünyada güzel bir yaşam için savaşa giren bu ilerici sanatçılar her zaman karanlık güçlerce kuşatılmış, kovuşturulmuş, baskıya uğratılmış, hapsedilmiş ve öldürülmüşlerdir. fakat onlar hiçbir baskı ve tehdidin, hiçbir ölümün, hiçbir yalanın; tarihin akışını, iyiye, güzele, haklıya ve mutluluğa yönelişini durduramayacağını bilirler. ve bu yazarların yapıtları ve bütün yaşamları gelecek kuşaklara örnek olur."

    (bkz: nazım hikmet)
    2 ...
  16. 106.
  17. sen elmayı seviyorsun diye
    elmanında seni sevmesi şart mı?

    (bkz: tahirle zührenin aşkı)
    4 ...
  18. 107.
  19. aleyhinde konuşturmak ve birbirlerine düşürmek için bir gazetecinin necip fazıl'a
    " hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sorduğu.necip fazıl'ın da
    kısa ve net olarak
    ;"nazım'ı bir ben anlarım" dediği şahıstır
    3 ...
  20. 108.
  21. "analardır adam eden adamı
    aydınlıklardır önümüzde gider.
    sizi de bir ana doğurmadı mı?
    analara kıymayın efendiler.
    bulutlar adam öldürmesin."

    demiş büyük şair.
    3 ...
  22. 109.
  23. sabahattin ali ve mehmet ali aybar ile ikinci dereceden -hatta birinci dereceden de olabilir- akrabalık ilişkisi olan değerli şair. kaynak hıfzı topuz'un, sabahattin ali'ye dair kaleme almış olduğu kitap; (bkz: başın öne eğilmesin).
    2 ...
  24. 110.
  25. necip fazıl kısakürek ile eskiden iyi dost olan, sonralardan araları bozulan ve yıldızları bir daha barışmayan şairdir. necip fazıl nazım hikmet'e ithafen şu yazıyı yazmıştır;

    nazim hikmet'e ilk ve son hitap

    nâzım hikmet!
    nafile çabalıyorsun.
    sana kızmıyorum. kızmıyacağım.
    hiç bir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklıyan kanserliye, hiç bir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiç bir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz.

    ben kendimi, ne kanser operatörü, ne deli gardiyanı, ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor. beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. merhamet ediyorum.

    sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. insan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, bence fikir öfkesidir. bir hiç için ölçüsüz öfkeler duyacak kadar alıngan ve hassas bir mizaç taşıdığımı sen de bilirsin. fakat bu öfke, iyi kötü bir kudreti, bir şahsiyeti, bir mesuliyeti kalmış insanlara ve hadiselere karşıdır. sen mazursun.

    çünkü iflâs nedir, onu bütün hacmiyle idrak ettin.
    o kadar yalnızsın ki, etrafında bir sürü (namı müstear) dan başka kimse yok. o kadar konuşulmuyorsun ki, isminden ancak kendi (namı müstear) ların bahsediyor. eskiden herkesin dilinde bir problem gibi gezinmeyi tercih eder ve bir dedikoduya, bir ankete doğrudan doğruya iştirak etmeyi greta garbo esrarına aykırı bulurdun. şimdi bir yerde anket oldu mu, kıymeti ve seviyesi nedir, hiç düşünmeden, kapısı önünde aç biilâç bekleşen yedi sekiz kişinin başına en evvel sen geçiyorsun ve sıranı kaybetmemek için kimbilir nelere baş vuruyorsun? fıkraların baş sahifelerden moda sahifelerine atılıyor, gene yazıyorsun. hatırlanmak şartı ile ne hakaretlere razı değilsin? tükürüğü bile uzun zaman gıda edindin. şimdi o da yok. bir zamanlar, şiirlerinde (kıllı ve kalın) olduğunu ilân ettiğin sarışın ve pembe ensenden, şunun bunun tokat izleri bile uçmuş. zaman seni değil, yüz karalarını bile götürmüş. ne hazin bir manzaran var. akşamları, beyoğlu sokaklarında, yüzlerinde kalın bir duvak, ayaklarında bir çift siyah bot, ellerinde köpek başlı bir şemsiye, ağır ağır geçen sabık rum aşüfteleri bile senin kadar merhamete şayan değildir. artık nefret vermiyorsun. zamanın hainliği önünde insanları tefekkür ve merhamete çağırıyorsun.

    bundan bir kaç ay evvel bâbıâlide, ştaynburg lokantasında seninle şöyle konuşmadık mı:
    ben - gazetelere yazdığın bu fıkraları nasıl yazıyorsun, bu kadar adileşmeye nasıl tahammül ediyorsun?
    sen - ne yapayım, ekmek paramı kazanıyorum. başka ne yapabilirim?
    ben - kendinden ve haysiyetinden bu kadar fedakârlık edeceğine niçin potin boyacılığı etmeyi tercih etmiyorsun?
    sen - potin boyacılığı etsem, bir şey zannederler de beni bu işten menederler.
    kendisini bu kadar saçma bir mazeretle teselli ediveren, hakikatte tesellisi olmıyan seninle görüyorsun ki ben hiç bir gün kavga etmedim. sana selâm verdim. sana acıdım. bu kadar düşmene -acısını ben duyuyormuşum gibi- razı olmadım.
    şimdi bana -tam da senden bekliyebileceğim bir tarzda- çatıyorsun. devlet günlerinde seni rakip diye almaya tenezzül etmeyen adam, bu perişan halinde sana nasıl tenezzül eder? artık sen benim gözümde hiç bir şeyi temsil etmiyorsun. ne hokkabaz şiirini, ne işporta komünizmanı, ne hile ustalığını, ne 24 saatlık reklâm açık gözlülüğünü... senin nene mukabele edeyim?

    aynı ideoloji içinde vaktiyle sarma dolaş olduğun ve içlerinde fikirlerine taban tabana zıt olmama rağmen konuşulabilecek insanlar bulduğum gruplar, yani sana benden daha yakın zümreler bile seni, fikir ve sanat âdiliğinin, dolandırıcılığının prototipi diye gösteriyorlar. bana ne düşer?

    işte açıkça söylüyorum: ben senin kâbusun, geceleri uykuna giren umacın, her an yokluğunu hissettiren şeytanınım. sana acıyorum. fakat elimden ne gelir?
    çektiğin yokluk ıstırabına hürmeten, sana vaktile vermediğim şerefi veriyorum. seninle ilk ve son defa olarak konuşuyorum. fakat hepsi bu kadar. dediğim gibi sen, bence artık mazursun. seni affediyorum, ve ne yapsan affedeceğim. bu vaade güvenerek istediğini yap! sakın bu fırsatı kullanmamazlık etme!

    yalnız bil ki, sönmüş ve pörsümüş hüviyetine, o kadar muhtaç olduğun ve elde etmek için ne yapacağını bilemediğin hayatı nefhedemiyeceğim.
    ölü diriltmek ve müflis kurtarmaktan âcizim.

    benim hakkımda, içinde hapsettiğin şeylerin hacmini bilmiyorum. rivayete göre üç perdelik bir piyes, rivayete göre bir roman...

    fakat sana karşı hiçbir taktiği kalmamış adamın, bütün bir samimiyet ve açıklıkla içini tasfiye etmesine rağmen söyleyebileceği her şey ve sırf sana hitap etmekle düşebileceği bayağılık burada toptan ve ebediyen nihayete eriyor.
    işte görüp göreceğin rahmet!

    http://www.necipfazil.com dan alıntıdır.
    3 ...
  26. 111.
  27. dünya edebiyat otoritelerince goethe ve puskin ile birarada anılan, neruda ve mayakovski'den bir gömlek büyük giydiği belirtilen ama gariptir ki türkiye'de şairliği bile tartışmalı kimselerle kıyaslanan bir mavi gözlü dev dir.
    7 ...
  28. 112.
  29. fikirlerini onaylamasam da çok büyük bir sanatçıdır. Ayrıca cumhuriyet düşmanı olan onbinlerce insan bu topraklarda gömülmüşken, sisteme karşı olan başka bir muhalifin yurt dışında yatıyor olması ilginçtir. Çünkü kendisi en azından vatanseverdir.
    4 ...
  30. 113.
  31. seri eksi oy aldırmaya yarayan rus şairi... (adının verildiği kocaman kuru yük gemisi vardı bir zamanlar...)
    3 ...
  32. 114.
  33. nazim hikmetin son yazdigi şiiri ise budur efendim;

    gelsene dedi bana
    kalsana dedi bana
    gülsene dedi bana
    ölsene dedi bana

    geldim
    kaldım
    güldüm
    öldüm
    5 ...
  34. 115.
  35. 116.
  36. dünyanın gördüğü en büyük nazım'dır. bir $iirdünyası kurmu$tur o; ayarlarla hayatlar arasında...
    5 ...
  37. 117.
  38. ayet ile başlayan takva filminin sonunda bir şiirini gördüğümüz zattır.
    3 ...
  39. 118.
  40. nobelsiz binlerce türk şairinden biridir. aklıma geliverdi öyle gereksiz yere gecenin bi vakti; cemal süreyanın bi kaç dizesiyle birlikte:

    Bütün mimarlar yüksek, mühendisler de / Bir sen kaldın alçak, ey sinan usta...

    peşin edit: ben söyleyim de; anlamayan anlamasın yine...
    5 ...
  41. 119.
  42. Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden
    ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    Meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey
    kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
    4 ...
  43. 120.
  44. 121.
  45. dönemin enbigereksizişlerinden sorumlu bakan ama göremeyeni bir ihtimal diyebilir ki:

    ''ran nazım ran! nereye kadar kaçaçan bakalım??? Dönüp döneceğin ve dahi gömüleceğin yer Anadolu'da bir ağacının altı''
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük