küçük solcu bebeleriin sıklıkla yapmaya çalıştığı kıyaslamadır. ikisi de kendi ideolojileri için son derece önemli, ülkenin yetiştirdiği kıymetli beyinlerdir. iki şahsiyeti de kıyaslamaya kalkanlar fikirlerinden ziyade fikirlerini temsil ettiğine inandıkları adamlarLA SiDiK YARIŞINA KALKIŞIRLAR. bu sebepten atsızı tanımadan kafatasçı derler, kimileri müslüman dahi olmadığını iddia ederler. kimileri nazım hikmeti tanımadan büyük kahraman der, yahut başka şeyler. keşke bu saçma başlıklar altında sidik yarışı yapacağınıza oturup iki şahsiyetin birer kitabını okusanız dedirten kutuplaşma örneği.
ülkemizde en azından bir dönem beğenilsin-beğenilmesin, fikirlerin tartışmasının eğitimli, birikimli, kitap yazarak vs akıllarda kalan kişiler arasında döndüğünü hatırlatan bir karşılaştırma.
her ikisi de herkese göre iyi kötü birer mütefekkirdir. genç nesillere kendilerinden eser kalacak ve beğenilecek tarzda okunacak şiir, makale, roman ..vs edebi eserler bırakmışlardır. ancak nazım hikmetin sürekli pohpohlanıp daima gündemde tutulmasını sağlamaya yönelik çabalar varken aynı eller tarafından atsızın sürekli tu kaka ilan edilip unutturulması için çaba gösterildiği gözlerden kaçmamaktadır. bununla birlikte her ikisi de çağın düşünce suçlusudur. nazım hakkındaki isnadlar nedeniyle hemen kaçıp staline sığınıp moskof uşaklığı yapmış atsız ise şerefli bir şekilde devletin cezaevlerinde tabutluklarda işkence ile hayatını geçirmiştir
nazım hikmet tercihini yaparım.nazım hikmet halkın düşüncelerini önemseyen bir şairdir zira.bir gün hapisteyken bir adam gelip nazım çok iyi yazıyorsun fakat uzun yazıyorsun demiş.nazım hikmette şiirlerini kısa tutmaya çalışmış.bir kez daha hayran olduğum şairdir.
ikisi de ülkemiz için önemli insanlardır. kutuplaşmak isteyenler için mutlaka karşılaştırma yapılan insanlardır. şimdi yaşasalardı ne hareket çekerlerdi merak ediyorum.
nazım hikmet yaşadığı dönemin halktan ve özgürlüklerden yana komunist ideolojisi yanında yer almıştır (stalin zorbasına rağmen).
nihal atsız ise hitler kafatasçılığının yanında durmuştur.
ırkçıdır, oğluna vasiyeti insanlığın yüzkarasıdır. ne mutlu ki yağmur o vasiyete uymayan demokrat bir yazar olarak aramızda.
"yagmur oglum!
bugun tam bir bucuk yasindasin. vasiyetnameyi bitirdim, kapatiyorum. sana bir resmimi yadigar olarak birakiyorum. ogutlerimi tut, iyi bir turk ol.
komunizm bize dusman bir meslektir. bunu iyi belle. yahudiler butun milletlerin gizli dusmanidir. ruslar, cinliler, acemler, yunanlilar tarihi dusmanlarimizdir.
bulgarlar, almanlar, italyanlar, ingilizler, fransizlar, araplar, sirplar, hirvatlar, ispanyollar, portekizliler, romenler yeni dusmanlarimizdir.
japonlar, afganlilar ve amerikalilar yarinki dusmanlarimizdir.
ermeniler, kurtler, cerkezler, abazalar, bosnaklar, arnavutlar, pomaklar, lazlar, lezgiler, gurculer, cecenler icer(de)ki dusmanlarimizdir.
bu kadar cok dusmanla carpismak icin iyi hazirlanmali.
tanri yardimcin olsun!
nazım'ın nikita sergeyeviç'e yalvardığı yazılar ve mektubu tanım veya yorum gerektirmez tabiki. meslek olarak kıyaslarsak birisi şair, diğeri ise türkolog ve akademik eserler vermiş bir eğitimci. şimdi iki kişiyi kıyaslarken aynı şeyler üzerinden kıyaslamak lazım. birinin özelini, oğluna bıraktığı vasiyet ile diğerinin şiirini kıyaslarsanız ben buna aptallık derim.
nazım hikmet'in polonya milliyetçiliği ve rus milliyetçiliği taşıdığı biliniyor. ama nedense insanlar bu durumu farklı gösterme çabasında. en azından nazım hikmet zamanında paşa paşa düşüncelerini söylemiş, her dediği düşüncenin de arkasında durmuş. şimdi kendini savunan aptallar gibi samimiyetsiz olmamış. ısrarla nazım'ı vatansever olarak tanıtmak, türk milletine aşık olarak tanıtmak o adama da dokunur gibime geliyor.
nihal atsız'ın türk milliyetçiliği tartışılamaz büyüklüktedir. türk diline katkısı da öyle, bilime katkısı da öyle. türk silahlı kuvetlerinin kuruluş tarihindeki eski hatayı tutun çoğu şeyi nihal atsız düzeltmiştir. ilk kaynak olarak okutulan 17 tane akademik eseri vardır. tarihi romanlar yazma bakımından dünya üzerinde eşsiz yeri olan yazarlardan da biridir. nazım hikmet ise, şairdir. ikisini kıyaslarsanız nihal atsız çok yönlülüğüyle bu durumda gerek akademik eserleriyle olsun gerek edebi eserleriyle olsun sıyrılır.
işin siyasi kısmı ise; birisinin kalbi bu topraklardadır, diğerinin kalbi de rusya'da, polonya'da, ıvırda zıvırda. kıyaslayacaksanız aynı konular üzerinden kıyaslamaya dikkat edin. sevdiğiniz insanları sırf hırslarınız yüzüne yüceltmek saçmalık. herkese hakkını vererek yüceltin, eleştirin.
bugün tam bir buçuk yaşındasın. vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. öğütlerimi tut, iyi bir türk ol.
komunizm bize düşman bir meslektir. bunu iyi belle. yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. ruslar, çinliler, acemler, yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.
bulgarlar, almanlar, italyanlar, ingilizler, fransızlar, araplar, sırplar, hırvatlar, ispanyollar, portekizliler, romenler yeni düşmanlarımızdır.
japonlar, afganlılar ve amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.
ermeniler, kürtler, çerkezler, abazalar, boşnaklar, arnavutlar, pomaklar, lazlar, lezgiler, gürcüler, çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.
bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.
tanrı yardımcın olsun! ''
nazım hikmet'in vasiyeti:
''Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.
Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın bir yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.
Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.
Ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.
Benim sessiz komşulara gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
- öyle gibi de görünüyor -
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani... ''
tanım veya yorum gerekmez artık!
insanları sevmenin, vatan hainliği olarak adlandırıldığı ülkemde, herkes nazım gibi vatan haini olabilseydi keşke!
atsız faşisttir. insanları ırkları ile değerlendirir, kafatası ölçmüşlüğü vardır(hitler'den etkilenmeden:). nazım komünisttir. iyilik, güzellik ve gerçeklik peşinde koşmuştur. nazım, kaybedendir. atsız ise kazanan. çünkü ırkçılık ve milliyetçilik ayrışma ve başkalaşmayı zorunlu kılar. "türk yücedir, ötekiler cücedir" derseniz, ötekileştirdiğiniz insanların nefretini kazanırsınız ve bölünürsünüz. hal bu ki birlik olmak gerekir. biz olmak gerekir. aksi takdirde kardeş değil köle olursunuz.
"dörtnala gelip uzak asya'dan
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim..."
ilki şiir değil tekerleme yazar. hayatı kaçmakla ve nabza göre şerbet vermekle geçmiştir.
atsız ise gerçek bir edebiyatçıdır. yaşamı boyunca verdiği hiçbir eserde düşüncelerinde milim sapma yoktur; inandığı gibi yaşamış, bu uğurda tabutlukta işkence görmüş, cefakar bir dava adamıdır.
biri moskof ellerde, diğeri ise atalarının kanıyla sulanmış türk toprağında can vermiştir.
bu sebeplerden ötürü hikmetof yandaşları atsız'ın saçına laf edecek kadar düşmektedirler; atsız'ın saçını henüz hitler'in adının bile duyulmadığı tıbbiye yıllarından beri aynı şekilde taradığını bilmemelerine rağmen...
Nazım hikmet edebiyaçıdır. atsız ise edebiyatçı, dil bilimci, tarihçi ve türkologdur.
--spoiler--
Hikmetof Yoldaş bu hızını ve cesaretini Moskova`nın orak ve çekicinden aldığı halde ben damarlarımdaki Türk kanından başka hiçbir yerden almıyorum. (H. N. Atsız)
--spoiler--
Polonya kökenli, Türkiye doğumlu, kendini pazarlayan, paçavra şiirler yazan bir şairdir. Atatürk'ün
"Sovyetler Birliği bugün dostumuzdur, müttefikimizdir. Onun bu dostluğuna bugün ihtiyarcımız vardır. Ama bir gün Sovyetler Birliği de Osmanlı gibi Avusturya-Macaristan imparatorluğu gibi parçalanacaktır. Sovyetler Birliği içinden dini bir, dili bir, tarihi bir olan kardeşlerimiz vardır. Biz, o günlere hazır olmalıyız! Hazır olmak oturup beklemek değildir. Onlar bize gelemezler, biz onlara gitmeliyiz. Köprüler kurmak gerekir. Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, kültür bir köprüdür"
sözünden sonra anasına küfredenlere söyleyemediği şeyler deme cür'et ve cesaretini göstermiştir. Tıpkı sahibi arkasındayken havlayan fifilerin terrier köpekleri gibi.
iŞTE O PAÇAVRA ŞiiR:
Trabzondan bir motor açılıyor
Sa-hil-de-ka-la-ba-lık!
Motoru taşlıyorlar
Son perdeye başlıyorlar!
Burjuva Kemal'in omuzuna binmiş
Kemal kumandanın kordonuna
Kumandan kahyanın cebine inmiş
Kahya adamlarının donuna
Uluyorlar
Hav... hav... hak... tü
H.Nihal Atsız, edebi olarak Nazım hikmet borjenski yi ve borjenski nin tüm hocalarını üst üste koyarak ders verecek derecede üstün, insan olarak ondan bin kere daha dürüst, vatansever milliyetçilik??? lütfen susunuz.
Saçıyla başıyla oynayarak hitler'e benzemeye çalıştığını söyleyen andavallara ise gülmekten başka bir şey yapamıyorum. Kendilerini götleriyle değil kafalarıyla düşünmeye davet ediyorum. Ulan düşünemiyorsanız bir iki şiirini okuyun sizin o hitler için mussolini için neler düşünüyor bir anlayın. Edebi karşılaştırma için bir de şiirini yazıyorum. 3-4. satırlar da adresini bulmuş mitralyöz mermisi gibidir zaten.
Yolların Sonu
Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize
Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda.
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.
ister düşün... Kendini ister hayale kaptır...
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.
Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları.
Düştüğü yer uzakta DiLEK adlı bir saray.
O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da Kür şad uzatarak elini;
"Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun!" diyecek.
"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
hakikaten adam tam bir vatan haini. sağcıların ve kapitalistlerin yönettiği ülkem ne bahtiyar durumda. herkes mutlu mesut. insanlar 17 yaşındaki kız çocuklarını ağalara pazarlamak zorunda değil. 14 yaşındaki kızını bir anne hüseyinliği batasıca bir azgının altına yatırmamış. işçiler, emekçiler hakkını alıyor. eğitim hakkı, sağlık hakkı ücretsiz ve eşit bir şekilde paylaşılıyor. savaş çığırtkanlığı yapıp ülkeyi kan gölüne çeviren abd yanlıları hapislerde çürüyor. aynı zamanda ülkede katliamlar yapan milliyetçi ve dinciler hiç yok. sivas katliamı bu ülkede gerçekleşmedi çünkü. dedik ya her kes mutlu ve mesut...
bu iki şairden biri ülkesinde kalmış ve milliyetçi, sağcı, dinci kadın tüccarlarının çanağından yemlenmiştir. biri ise o kız çocuğu satıcıları tarafından bu ülkeden sürülmüştür. biri vatan haini, biri vatan perver ilan edilmiştir. ama içinde yaşadığımız ve neresinden tutsanız elinizde kalan ülkede nazım vatan haini ise, sağcı, milliyetçi ve dinci sömürgeçler vatan perverdir. keselerini şişiren ağaların yardakçısı ve milliyetçi paçavralar ulu şiir, nazım'ınkiler tu kaka...
bu ülkede her şey atsız'ın istediği gibi olmuştur. sonuç, ülkenin minik kızlarının ağaların altına peşkeş çekilmesidir. nazım'ın tek eksik yanı şiirlerini ölçüsüz yazmasıdır. ancak kelimeleri işleyişi ve uyak kullanması bu peşine takıldığı moder akımın etkisi oldukça iyi kapatmıştır. şiir ve sanatta ölçü, uyak ve oran çok önemlidir. atsız bunun farkında ancak şiirlerinin büyük bir kısmı habis ve kötü niyetli. e halkı ağalara, hanlara nasıl peşkeş çekecek ki. kötü şeyleri iyi yazarak. nitekim atısız başarmıştır, kazanmıştır. nazım ise kaybetmiştir. her şey ortada. ülke amerika'nın, sermayenin, kapitalizmin, bankaların altında inim inim inlemektedir.
ek yazı: karşılaştırma her iki kişinin savunduğu şeyler üzerinden yapılmıştır. öznel olarak atsız ya da nazım bunları yapmıştır denmemiştir. sadece sonuçlar açısından "sağ kazanmış(bu ülkede bunu inkar etmek komiktir), sol kaybetmiştir" denmiştir. kazancın sonucu da ortadadır. sanırım sonuç bir çok sağcıyı rahatsız etmişe benziyor. elbette aklı selim birisi kadınların ve çocukların, halkın bu denli aşağılanmasına gönlü elvermez. sonuç içlerler acısı, yürek parçalayıcıdır. bu vahim durumu ancak gözlerine allah perdesi örtülmüş bir halk görmemezlikten gelebilir. ki durum tam da böyledir. bu atsız'ın yandaşları amerikan donanmasını taşlayanların arkasından taş atmışlardı. şimdi amerikan donanmasının hançeri ülkenin incirliğine saplanmıştır. hadi yüreğimiz yetiyorsa çıkartalım.
(bkz: ırkçılık)
bazıları cehaletlerini ya da art niyetlerini ortaya çıkarmakta. kim atatürk'ün arkasına sığınmıştır konusunda kafa karışıklığı mevcut. nazım hikmet'in kuvayi milliye destanı ile atsız'ın dalkavuklar gecesi'ni karışlaştırmalarını salık veririm. o zaman görebilirsiniz kim kimin arkasına sığınmıştır. atsız üzerinden atatürk'e çamur atmaya çalışmayın.
nihal atsız gürcü kökenlidir.Ki bunu öğrendiğinde yıllardır faşizanlığını yaptığı türk milletinine ait olmadığını ölüm döşeğinde öğrenmiştir.yanan dumuru varın siz bulun gürcü olsa hristiyanlıktan yırtacaktı belki de şamanizmle zor şimdi.
nazım(lık) (bkz: )hikmet'e gelince şimdi çok sevdiği haraşolarla davay davay yapıyodur mezarda..