(bkz: nazım hikmet kültür merkezi) *"Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, vatandaşlık iadesi kararının ardından yaşananlara tepki göstererek, Nâzım adının ve mücadelesinin iktidarın piyasacı anlayışına terk edilmeyeceğini açıkladı. NHKM Yönetim Kurulu tarafından dün yapılan yazılı açıklamada, karardan sonraki gelişmelerin, NHKM' nin yaptığı temel değerlendirmeyi doğruladığı belirtildi.
6 Ocak 2009 tarihli ilk basın açıklamamızda, AKP' nin toplumsal meşruiyet açısından bir sıkışma yaşadığını vurgulamış, toplumsal desteğini tazelemek için muhtelif konulardaki özürcülük kervanına Nâzım' ın adını da karıştırdıklarını belirtmiş; bu uygulamada herhangi bir samimiyet ve demokratlık aranamayacağını ifade etmiştik denilen açıklamada, daha sonra yaşanan gelişmelerle AKP'nin tüccarca hesabının ortaya çıktığı vurgulandı.
Bu hesabın, dokunduğu her şeyden rant elde etme hırsı, mülk sahiplerinin babalar gibi satma dürtüsü, sattığının arkasındaki emek, alın teri, yaşam kavgası, mücadele ve tarihten marka değeri imal etmek şeklinde gerçekleştiğinin belirtildiği açıklamada, Nâzım Hikmet' in vatandaşlığa iadesinin bir barışma, hukuk ayıbını ortadan kaldırması, hakkını teslim etme,anlamına gelmediğinin altı çizildi.
-Düşün Nâzım'ın yakasından
Açıklamada, tüm bunlar, toplumun kolektif aklı ve vicdanını teslim almaya tahvil edilmektedir. Ülkenin bilimsel, sanatsal, kültürel birikimini ve geleceğini, sermayenin hesaplarına bağlamaktır. Çünkü Nâzım'ın vatandaşlığından elde edecekleri ranta göz dikenler, barışa, sevgiye, kardeşliğe, adalete, eşitliğe, özgürlüğe, iyiye, güzele, doğruya yer bırakılmayan bir memleketi geri dönülmez bir uçuruma götürmektedirler. Toplumsal yaşamı, komşu ülkelerle ilişkilerini, insanlığa dair hesaplarını çıkar, fırsatçılık, sadaka, ulufe dağıtımı, alım-satım çerçevesinde şekillendiren, sıtmayı gösterip vereme razı eden icraatlara önderlik eden bir iktidarı ve först leydileri, Nâzım' ın yakasından düşmeye çağırıyoruz. El âlemin ağzı torba değil elbette. Yasakçılığı da savunacak değiliz. Ama biliyoruz ki Nâzım, bu çıkar hesaplarına, rantiyeliğe, içten pazarlıkçılığa, emekçilerin sırtındaki först leydi şovlarına büyük gelir denildi.
-Nâzım bütün insanlığındır
Barış deyip her fırsatta savaş çığırtkanlığı yapanların,dayanışma deyip sadakaya mahkum bir toplum yaratanların,ilerleme deyip toplumu TV ekranlarına ve alışveriş merkezlerine hapsedenlerin,demokratik toplum deyip toplumu cemaatlere bölenlerin, bir de Nâzım deyip Nâzım' ın onurunu, inadını, umutlarını, kavgasını pazara çıkarmalarına izin vermeyeceklerinin ve sessiz kalmayacaklarının vurgulandığı açıklama,evet, Nâzım bütün insanlığındır! O insanlık ki, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve barış için verdiği mücadeleyle büyüyecektir sözleriyle son buldu. http://www.sol.org.tr http://www.nazimhikmetkulturmerkezi.org/
Nazım Hikmet'in yaşasaydı yüzüne tüküreceği kesin olan güruhun seçim dönemi yatırımıdır. Emine Erdoğan'ın kürsülerden Filistin halkı için ağlayarak şiirini okuması ve izmir Akp teşkilatının mezarı için yer ayarlaması ile zirve yapmıştır.
Kimin gözünde kimin itibarı kaybolmuş ki onu geri veriyorlar bunu da anlamış değilim. 1992'de vatandaşlıktan çıkarılan ve o güne kadar akılları bir yerlerinde gezen , emperyalist tekellerle havlet olan kapitalist oligarkların itibarını geri verdiklerinden şüphe duyulmamalıdır.
sadece kısa bir hatırlatma... gerçek vatan hainleri şimdi bir iadei itibarla pek hümanist-miş gibi takılıyorlar. seçim öncesi...
"Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
Amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
tüm dünyanın saygı ile önlerini ilikleyerek egildiği bir ustad..
içinde memleket ateşi bürümüş,
ellerini uzattıgı topragı yasaklı ilan etmiş,
ve ustad içindeki ateş ile, topraga verilmiş.
yıllarca, belki asırlarca savasılan zafer işareti bu, haber dehseti.
dehsetliği, toprak içince kemikleri dahi kalmamış usdatı nasıl getirecekleri?
dehseti, memleket hasretinin nasıl dineceği?
dehset..hatanın üstüne hata ile gidebilmek..
evet, yanlışlığı düzeltmektir özünde ve kazanılmıştır ustada aıt zaferler görünürde ama
ya içteki ates?
*Nâzım Hikmet, Türkiye'yi, komünizm bataklığına çekmek, dolayısıyla vatanımızı, Moskova'nın sömürgelerinden biri haline getirmek istediği için mi itibarlı bir kişidir?
*Rusya'ya kaçtıktan, Moskova hava alanına indikten sonra, basın mensupları karşısında: "Beni Stalin yarattı. Gözlerimin ışığını ona borçluyum!" diye haykırdığı için mi itibara ihtiyacı yoktur?
*Aynı Nâzım Hikmet, Kuruçev devrinde, Kuruçev'in verdiği emirle, bu defa Stalin'i yerden yere vuran, bir şiir yazdığı Stalin'i lanetleyen bir karakter sahibi olduğu için mi muteber bir kişidir?
*Nâzım, kötü ama çok kötü bir koca olduğu için mi omuzlanmaktadır? Dayısının kızı, oğlunun anası olan Münevver Hanım'a Nâzım'ın reva gördüğü zulüm en katı yürekleri bile kanatacak dehşettedir.
*Nâzım Moskova'da iken "Memed Memed!" diye sayıkladığı ama Varşova'ya annesiyle birlikte çıkıp gelen oğlu Memed'in yüzüne dönüp bakmadığı için mi itibarlıdır?
* Şeyh Bedrettin Destanı'nda: "Yârin yanağından gayri her şeyde/Her yerde hep beraber..." dediği halde, bilmem kaçıncı karısı Vera'yı, her hafta bir defa da (Vera'nın) eski kocasına gönderdiği için mi üstün ahlâklıdır?
* Ruslar, Nâzım'a katiyen inanmadılar, güvenmediler. Nereye gittiyse arkasına iki sivil polis taktılar. Nâzım Hikmet onlardan yakınlarına: "Gölgem" veya "pasaportum!" diye bahsetti. Ama, kısık bir sesle de olsa Ruslara: "Bu adamları, neden peşime takıyorsunuz? Bana neden güvenmiyorsunuz?" diyemedi. Türkiye'li komünistler, onu bu karakteriyle mi alkışlayıp yüceltiyorlar?
*Bu amansız takibe rağmen utanmadan yalan söylüyordu: "Moskova'da bir halk türküsü kadar hür olduğunu, Moskova'da çok mes'ud yaşadığını" haykırıyordu. Nâzım bu karakteriyle mi üstün adamdır?
*Kore savaşlarına katıldığımızda, Mehmetçiklerimize: "Teslim ol Ahmet/Ya def olup gideceksiniz/Ya denize dökecekler sizi/Teslim ol Türk halkı adına!.." diye başlayan herzeler yazdığı için mi yerli komünistlerimiz ona toz kondurmuyorlar?
"Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELiM....."
illa ki tanım: 10.01.2009 tarihli resmi gazetede yayınlanan "nazım hikmet ran ın türk vatandaşlığından çıkarılması hakkındaki bakanlar kurulu kararının yürürlükten kaldırılmasına dair karar" la birlikte, aklıma bu şiirin çakılp kalmasına neden olan olaydır.
yine de ve herşeye rağmen, hoşgeldin ustam... hoşgeldin...
belki oy kaygısı belki de farklı sebepler ama ne olursa olsun,ülke için güzel bir adım.
gerçi nazım hikmet'in türkiye'de hatta dünyada itibarı gayet yerindedir.bu kadar itibar gören bir insanın,seneler önce vatandaşlıktan çıkarılması ve yine seneler boyunca sağ olsun sol olsun hükümetlerce sembolik de olsa iade-i itibar konusunda sessiz kalınması türkiye cumhuriyeti devletinin bir ayıbıdır.bu ayıptan geç de olsa dönülmesi tc devletinin bu konuda yıllar önce kaybettiği itibarını geri kazanmasıdır,yoksa sembolik bir şey olan iade-i itibar,bizim ve dünyanın nazım'ı için pek de bir şey ifade etmez.
türkiye'yi de etkileyen soğuk savaş koşullarında nazım hikmet'in yurtdışına kaçmasına neden olanların mirasçılarının geç kalmış girişimi. nazım hikmet'i sürgüne gitmeye zorlayan kişi için
türkiye de yaşamış ve değeri, kıymeti bilinmemiş, anlaşılmamış hatta tecrit edilmiş tüm aydınların bir gün başına gelebilecek durum. yaşarken kıymeti anlaşılmayan bu insanlar, en verimli zamanlarında itilip kakılırlar. sonrasında da tüm dünya güler işte bu halimize.
" nazım hikmet bir seminer için uçakla giderken uçakğın türk hava sahasından geçmekte olduğu anonsu yapılır. usta dikkatle camdan aşağıyı görmeye çalışmaktadır. kendisine o esnada ne düşündüğünü soranlara "keşke şimdi bu uçak düşse ve her bir parçam vatan toprağına saçılsa " der.
bu gerçek yazıdan da feyz alacak olursak geç de olsa gelen güzel karardır. ah bir de yaşarken bilseler böyle değerli adamların kıymetlerini de insana hayatı da zulmetmeseler.
akp yaptıgı için bir kesimden şekilcilik veya oy alma çabası denilerek bagcıyı dovme kampanyası başlatılacagı kesindir . kesinlikle samimiyetsiz ama umut vaadeden bir harekettir. Çunku ileriye dogru kat edilen her adım atılacak bir sonraki adımın habercisidir . ve donup bakıldıgında geride ayak izleri ve izlerin kime ait oldugu degil degil yolun ne kadar uzun oldugu gorulur. sorulması gereken soru ,kime iade-i itibar yapılmıştır . ab nın gozunde barbar ve cahil gorundugmuz şu gunler de bu Türkiyenin ab onunde ozgurlukler acısından iade-i itibarımıdır , yoksa nazım hikmete iadei itibar mıdır ?
.
.
.
.
.bir düşün oğlum!
bir düşün ve mezarların hududunu aşma!
kendine güven üstat
babana değil, bir ölüyü koluna takıp dolaşma! öyle zart zurt eşilmez toprağı gidenlerin!
rahat bırak oğlum rahat bırak uyusun
o muhterem "şehidi hürriyet" bey pederin!
hem böyle daha iyi.
çünkü bak ortada
ne yeni bir ingiliz-boer
harbi var,
ne de tebrik isteyen bir ingiliz elçiliği... ölüleri rahat bırak oğlum.
rahat bırak uyusun benim de gidenlerim!
sen de bilirsin ki ben
ne dedemden
miras bekledim,
ne babamdan şeref, şan!
hasep, nesep, kan, soy sop işinde yoğum.
çünkü ne soyu sicilli bir buldoğum
ne de tecrübelik bir tavşan.
ben sadece ölen babamdan ileri,
doğacak çocuğumdan geriyim,
ve bir kavganın adsız neferiyim..
.
.
(bkz: nazım hikmet ran)
insanlar ekonomik kriz adı altında sefaletle mücadele ederken, güneydoğu da terör her zaman gündem de iken, gazze de insanlık ölürken çok önem verdiğimiz bir 'konu'.
akp hükümeti nerde ne kadar lüzumsuz iş varsa anca onları halleder. önemli olanları da görmezlikten gelir.
akp karşıtı olmak için "verilmesin" diyenlerin çoğunlukta olacağı gelişmedir. güzel gelişmedir.
ak partiyi desteklemiyor olsam da, sevindiricidir. sol parti de başa geçti, hatta kimler geldi kimler geçti kimse bunu düşünmedi. yaşı 20 den, 22 den büyük olan bilir, "düşünmeye bile korktular"
ister oy için olsun, ister başka şey için.
yok "nazım bunu istemezdi", "yok getirilemezdi". "ne biliyorsunuz? nerden tanıyorsunuz, silah arkadaşınız mıydı nazım hikmet de sanki uçkurunuza aynı urganı bağlamış gibi ahkam kesiyorsunuz" derler adama. "ne meraklısınız birilerini sırf biyografisini okuyup/izleyip, yazılarını/şiirlerini okuyup; 'kendisini ondan iyi tanıyorum' demeye" de "yavaş olun önce dönün onlarca senedir kıçınız varmış bir ona bakın, 'aa bende de kalça varmış' deyin de kendinizi bir tanıyın" da derler adama.
nazım hikmet vatan şairidir. empati kurarak şunu söyleyebilirim ki, kemikleri artık sızlamayacaktır muhtemelen. bir şekilde düşündüğünün suç olmadığı ortaya çıkmıştır, düşüncesi ülkesi hükümetleri için artık temiz olacaktır.
kimse kusura bakmasın, altını çizerek belirtiyorum akp yandaşı değilim ama sırf ben hazetmiyorum diye bok çalamam üstlerine. iyi yapmışlar, yüreklerine sağlık. şair bizim, ülke şairinin olacak.
şu da var; akp gibi bir hükümet ona iade-i itibar verdiyse kim artık diyebilir "komünist, öğk kaka" diye?
akp yi destekleyen kimse diyemez. nettir.
bir partiyi sevmemeye devam etmek için nazım hikmeti de bırakmaya meğillisiniz ya ülkesi dışında, sanıyorum ki en büyük kötülük budur. hiçbir kutsal güç, hiçbir canlıyı şu düşünce sistemi içindeki insanların eline düşürmesin.
benim bildiğim; ülkesinden düşünce nedeniyle suçlu olarak çıkmış hemen hemen her yazar/şair istemiştir ülkesine geri dönmeyi. mümkün olan da dönmüştür.
nazım hikmetin gerçekten de seveni varsa, ama öyle adını değil, üstüne giydiğini umduğu parkanın rengini değil, kendisini seven varsa buna sevinecektir. çok sevindiricidir. sıçtırtmayın lan oy' a, ne oyu. akıl mı yok mantık mı, istemeyen vermez oyunu. bunlara kanabileceğini insan kendisi de düşünüyor ya, enteresan durum vesselam. sonra "yok nazım' ı tanıyorum, yok deniz gezmiş; i kalp yu" hadi lan.
biz yıllardır aşkımızı coşkumuzu kavgamızı hüznümüzü onun şiirleriyle anlatarak yapıyoruz iade-i itibarımızı. resmi olarak yapılmış yapılmamış ne gam...
hizmet yapılır veya güzel bir şey yapılır ama anlayacak adam olur be kardeşim. yapılsa oy avcılığı için ab için yapılmış deniyor yapılmasa hükümet iş yapmıyor deniyor. bir laf vardır hükümet sivrilip ..ze girse yaranamayacak diye gerçekten doğru galiba.
sanırım asıl hazımsızlık bunu yapanın akp olmasından kaynaklanıyor. şimdi eleştiren oy avcılığı yapıyor diyenlerin eğer akp değil de başka parti yapsa ayakta alkışlayacaklarına eminim. bu kadar da samimiyetsiz insanlar var işte.
beni anadoluda bir köy mezarlığına gömün demişti zamanında, en azından biraz da olsa haksızlığı giderir bu. oy için olsa da saygı duyulacak harekettir. "oy için bunlar, siktirsinler" diyecekler diye hiçbir parti bunu uygalamamalı mı yani? zamanında hata yapılmış diye hiç düzeltilmeyecek mi? "zamanında niye çıkarmışlar vatandaşlıktan, şimdi olsa ne olur" diyecekler diye hiçbir parti geri vermemeli miydi vatandaşlığı? ne için olursa olsun iyi bir şey. dsp yapmadı shp de yapmamıştı ve diğerleri de. yapanın akp olması değil, nezdimde yapılan önemlidir.