1932 yılındaki seçimlerle iktidara gelen Nazi Partisi NSDAP'ın, ilk icraat olarak muhalifleri ve farklı siyasi görüşlerin ileri gelenlerini toplamak amacıyla kurduğu siyasi hapisanelerdir. ilk kamp, Münih'in bir banliyösü olan Dachau'da 1933 yılında kurulmuş, ikinci Dünya Savaşı başlayana kadar; Sachsenhausen (1936), Buchenwald (1937), Flossenbürg (1938), Mauthausen (1939) ve Ravensbrück (1939) kamplarıyla sistem geliştirilmiştir. Toplama Kampları nicelik olarak gelişmekle kalmamış, nitelik olarak da değişime uğramıştır. Siyasi suçluların tutulduğu hapisaneler zamanla "Çalışma Kampı" haline gelmiş, kapılarına "Arbeit Macht Frei" (Çalışmak Özgürleştirir) yazılmıştır. Bazı araştırmacılar, Nazi Kamp Sistemi sınıflandırmasında, Çalışma Kampları'nı ayrı tutmaktadır. Olayın başlangıcı göz önünde tutulursa, bu yaklaşım doğrudur. Ancak Dachau, siyasi tutuklular için kurulmuş olsa da; gaz odaları ve fırınlar bugün ziyarete açıktır.
Toplama kaplarının sayısı yüzlerle, bu kamplara farklı yerlerden gelenlerin toplandığı lojistik merkezleri olan Alt Kampların (Transit Kamp) sayısı binlerle ulaşmıştır. Sadece Dachau'nun 90'dan, Mauthausen'in 60'dan fazla alt kampı vardı. Birçoğu yok olduysa da, bazıları hâlâ görülebilir.
Nazi Almanyası'nın etnik hijyen çalışmaları; Madagaskar Planı gibi, Avrupa Yahudilerinin Madagaskar adasına taşınmasını öngören bir yörüngeye ulaşmış; ancak bunun ne kadar tuhaf bir plan olduğu, Getto ve Toplama Kampları'ndaki nüfusla başedemeyince daha iyi anlaşılmıştır. Gelinen noktanın adı Son Çözümdür. Savaş ekonomisini ve etnik saplantılarını yönetemeyen Naziler, toplanan yahudilerden bir an önce kurtulmak için, önce öldürene kadar çalıştırmayı, sonra da doğrudan öldürmeyi seçmişlerdir. Bazı kaynaklar Ölüm Kamplarını, "gaz odası olan kamplar" olarak tanımlasa da, aynı tesislerden, Toplama Kampları'nda da bulunması nedeniyle bu, doğru bir sınıflama değildir. Bu kamplarla ilgili asıl önemli ve dikkatlerden kaçan detay, tamamının Almanya dışında, neredeyse tamamının Polonya'da kurulmuş olmasıdır.
Nazi Kamp Sistemi içerisinde, yukarıda belirtilenlerin dışında savaş esirlerinin tutulduğu kamplar ve Nazilerin nitelikli bulduğu ve Nazi değerlerine göre yeniden yetiştirdiği Polonyalıların tutulduğu kamplar da vardır. Bu kamplar da Toplama Kampı sistematiğine sokulabilir. Sonuç aynı olduktan sonra, bu sistematiklerin ne değeri olduğu tartışmaya açıktır. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek, tüm bu olanların çok kısa bir süre önce, Avrupa'nın göbeğinde meydana gelmiş; her şey bitene kadar da, ne olduğunun tam olarak anlaşılmamış olmasıdır.
bu sistem içerisinde en çok bilinen ve en çok insanın hayatına mal olan kamp Auschwitz-Birkenau'dur. giriş kapısındaki "Arbeit Macht Frei" - "Çalışmak Özgürleştirir" yazısı ile ilgili Söylentiye göre; "B" harfinin ters olması "içeride ters giden bir şeyler olduğu" uyarısıdır.
insani bir bakış açısıyla iğrençliğinin bir nebze anlaşılabilmesi için hayat kıvılcımı romanı okunabilecek olan vahşet sistematiğidir. çünkü sadece şemalarla, rakamlarla o vahşet o kadar net anlaşılamayabilir.
kardeşim, bu kadar karizma bir isim var da içinde olan vahşet ne!.. benim derdim yıllarca tekrarlanan aynı teraneleri yeniden tekrarlamak değil,
bilmem ne kadar vahşet de, insanlık dışıymış da, bilmem neymiş de...
tamam hepimiz bunları biliyoruz ama... aması var
bu ülkede de dersim katliamının sorumluları varken ve dersime "olması gerekirdi, olmalıydı, haklıydı", diyip hem de yahudi soykırımına lanetler okuyanlar sizce de bir tezat oluşturmuyor mu? zorbalık her yerde zorbalıktır ve haklı görülemez!