amacı barış olmayan bir başka örgüt daha yoktur ki nato kadar maksadını aşmış niyetlerin maşası olmasın.
varşova paktı eşliğinde iki kutuplu dünyanın baş aktörlerinden biri olduğu günlere hak vermek bir yere kadar anlaşılabilirde, tek kutuplu abd emperyal dünyasında nato ya ve varlığına hak vermek kesinlikle anlaşılamaz, anlaşılmamalıdır.
türkiye atasının çizdiği yurtta sulh, cihanda sulh politikasını devam ettirmek istiyorsa cesur bir hamle ile bu maksadı belli organizasyondaki varlığına son vermelidir.
zira varlığınızın nedeni piyon olmaksa orada bulunmanızın mantıklı bir izahatı yoktur.
nato nun taraf olduğu ve taraf olmasına rağmen durdurmak istemediği kanlar düşünülünce ne demek istendiği daha iyi anlaşılacaktır.
(bkz: bosna katliamı)
bm ler bile abd konjoktüründeki dünya da işlevini yerine getiremezken, abd çıkarlarına hizmet etmekten öteye gidemezken, nato nun varlığına mantıklı bir anlam yüklemeye çalışmak cehalet ötesi bir durumdur.
şimdi efendim şöyle izah etmek gerekirse 1950 li yıllarda iken türkiye için çok önemli bir tehlike vardı. sovyetler birliği. ikinci dünya savaşından çıkan sovyetler, gözünü yavaş yavaş karadeniz sularına dikmiş ve ciddi ciddi de türkiye cumhuriyetini işgal etmek için tehlike sinyalleri yakmıştır. gel gelelim ki türkiyenin de o zamanlar sovyetler birliği gibi devasa bir güce karşı koyacak bir gücü yoktu. tamam iman gücü vatan aşkı önemli ama zaten türkiye çeşitli savaşlardan çıkmış yorulmuş bir ülkeydi. bir de onun üstüne sovyet saldırısını türkiye hazmedemeyebilirdi. sovyetler, türkiye yi işgal edip amerikaya rest çekmenin planlarını yaparken, türkiye de nato diye krulmuş amaçları sovyetleri bastırmak olan bir örgüte girmeyi akıl etmişlerdir. işin açıkçası türkiye o zamanlar için söylersek natoya girmesi şarttı ve önemliydi. çünkü her an her akşam sovyetler aha bastı basıcak korkusu yaşarken natoya girerek az da olsa kendimizi güvene almış olduk. tabi natoya girerken belli bedeller de ödemek zorunda kaldık. türkiye önce almanya ve japonya ya savaş ilan edip kore savaşına asker yollamak zorunda kalmıştı. çünkü nato bu şartları koymuştu türkiye ye. ve çaresiz devletimizde natoya girmek için kore savaşına binlerce mehmetçiğini yollamıştır. natoya üye devletlerden daha çok hatta en çok askeri türkiye göndermiş ve gerekli başarıyı kore savaşında göstermişizdir. çoğu mehmetçiğimiz allah yolunda şehit olmuştur. vatan için. fakat natoya girmek için verilen bu kadar şehit halkın tepkisini çeksede natoya girmekten başka çaremiz yoktu. türkiye, savaşta gösterdiği başarılardan dolayı amerika ve çeşitli nato üyesi ülkenin dikkatini çekmiş ve oy birliğiyle natoya kabul edilmiştir. başta amerika olmak üzere bir çok devlet liderleri askerlerimize madalya takmayı layık görmüştür. lakin şimdi soracak olursanız natoya ihtiyacımız kalmadı. çünkü sovyetler gibi de bir tehlike kalmadı. şu anda natoya üyeyiz ama bir bok olduğuda yok afedersiniz. kore savaşında madalya takan devletler bugün türkiye ile dalga geçiyorlar. amerika desen kağıd üzerindeki nato anlaşmasını durmadan yüzümüze çarpıp duruyor. artık türk milleti olarak natoya ihtiyacımızın kalmadığı ve devlet olarak, ulus olarak hiçbir birliğe üye olmadan tek başına ayakta kalabileceğimize inanıyorum. amerikanın çakallığını artık yapmıyorum. yapmamalıyız. çünkü onlarında bize bir işi kalmadı.
girmesi kolay, ama çıkması mümkün olmayan dünyanın en büyük mafya organizasyonudur.
güvenliğimizi nato denen mafyaya borçluyuzdur.
bu mafyanın lideri amerika birleşik devletleridir.
nato subayı olmayan hiç bir asker türkiyede genelkurmay başkanı olamaz.
(bkz: gladio)
dünyayı büyük bi felakete sürükleyecek olan "dünya ordusu". aslında terör örgütünün ta kendisi. türkiye'ye savunma kalkanı konuşlandırılacakmış. saldırı nereden? doğu'dan. saldırı nereye? avrupa'ya. şimdi soruyorum aynı şey bize karşı olsa? saldırı bize olsa avrupa bizi korumak için böyle bişey yapar mıydı? peki diyelimki yapardı. saldırı nükleer füzelerle yapılacaksa ve o füzeler türkiye'nin tepesinde patlatılacaksa türkiye'nin tam üzerinde nasıl bir nükleer enerji boşalması yaşanacak.. on binlerce kanser hastası.. halkın bunlardan haberi var mı merak ediyorum. sadece ama sadece medyayı ve hükümetin söylediklerini dinleyen "uykucu" bir halk.. yazık, gerçekten çok yazık..
abd nin yeni planı olan füze kalkanı ile türkiyeyi sıkıştracak olan organizasyondur. bugün türkiye sessiz sedasız kabul etse bile bundan yıllar sonra füze kalkanının acısını çekecektir. komşumuz iran türkiyeyi hedef alacak saldırıya kalkışmaya cesaret edemez çünkü füze saldırısının hemen ardından türkiye ile savaş yaşaması kaldıramayacağı bir durumdur. bunu bilen tüm devletler gibi israilde bu olayı desteklemektedir. amaç burda nato üyesi ülkelerin korunması değil israilin korunması ve güvenliğidir.
sovyetlerin yıkılışından sonra kendisine yeni düşman ve hedef olarak islam dünyasını seçtiği aşikar olan liderliğini abd'nin çektiği çok uluslu terör örgütü.(aslında sadece türkiye'yi ve biraz da iran'ı hedef seçen desek de olur, zira bugün "islam dünyası" diye bir dünyanın varlığından bahsetmek bile epey zor.)
türkiye cumhuriyeti ve onun ordusu tsk bu kuruluşla bağlarını kesmediği müddetçe bir tam bağımsızlıktan söz etmek oldukça gülünç olacaktır.
varşova paktı dağıldıktan sonra önemini yitirmiş dünya siyasetinde artık o kadarda etkin rol oynamayan büyük devletlerin kuruluşu.Türkiye'nin kıbrıs brış harekatı'nda nato ve üye devletlerle yaşadığı kriz hala unutulmamaktadır.
boka sarmamızın nedenlerinden biri ve her sene sittin tane antlaşma vb hükümet antlaşması imzalanır bu çerçevede hatta gereksiz tatbikatlara bile katılır diğer milletlerin salak saçma ordularına ağzının payını verip döneriz.
ha bazı mallar bu çerçevede imzalanan antlaşmaları ordu imzaladı, tatbikatları ordu düzenledi sanır orası ayrı.
o mallar buralarda oldukça kaale almamak lazım bu civarları.
18 şubat 1952 de türkiye, nato ya girmiştir. girdiği anda, türk silahlı kuvvetleri' nin personel mevcudunun yüzde doksanı nato'ya tahsis edilmiştir. nato, amerikadır.
abd'nin sovyet yayılımını durdurmak için aldığı en etkili tedbirdir. komünist yayılmasını ancak böyle durdurabilirlerdi ve başarılı oldular. türkiye de bu nato denen iğrenç şeye üyedir. önceden rusya ile ilişkisi olmayan bu ittifak kısa süre önce rusya ile ilişkilere de girmiştir fakat rusya bu ittifaka üye değildir.
