haftasonunun vazgeçilmezlerindendir. adamlar ne belgeseller çekiyorlar arkadaş, bugün kabilelerin izinde'yi izledim, kendimden geçtim. bizde iz tv. diye bir belgesel kanalı var ki allah selamet versin, bütün gün koyun sürüsünü çekiyorlar, bir de wilco'nun karavanı'nı.
bu arada saat 20:00'da insan avcıları (kaplanlar) var, onu da izlemek şart.
Halk tarafından "ineyşonal coğgraffik vayt" şeklinde yanlış telaffuz edilen ve izlerken "meaşallak rabbim yaradıyor. " diye kendi kendine konuşulan başarılı belgesel kanalı.
Brady Barr'ın Reptile Wild,Dangerous Encounters ve Croc Chronicles isimli programları yaptığı belgesel kanalı. Sinir olurum kendilerine, neden dir bilmem ama harbi sinir oluyorum bu adama, tipinden ötürü sanırım. bi bölümde piton bunun götünü ısırınca yarılmıştım. unutamam.
büyük göçler adlı belgeseli seslendirenin tarkan olduğunu öğrenince bugün özellikle izledim o bölümü. nasıl anlatacak diye epey merak ediyordum ama bildiğin dümdüz anlattı geçti. ne biliyim ben tarkan'dan daha farklı şeyler beklerdim. mesela: "işte antiloplar kuzu kuzu geldi. bu hayvanların dudu dudu dilleri var. timsahlar avlarına 'gel hiç acımayacak' der gibi bakıyor." gibi bekletiler içindeydim fakat masal havasında normal bir şekilde anlattı tarkan abimiz.
national geographic society'nin tv kanallarından biridir. derneğin vahşi yaşam üstüne yoğunlaştığı kanalıdır ve benim en objektif bulduğum kanalıdır çünkü diğer kanallarında abd propagandasına rastlamak son yıllarda gayet olağan bir hal almıştır.
şu anki programdaki seslendireni nereden bulmuşlar bilmiyorum ama kendilerini tebrik ediyorum. ilkokulda parasını almak için derslere girip çıkan fen bilgisi hocası lan bu bildiğin. ben kadının yerinde olsam "kanalınızın içine sıçamam" deyip reddederdim seslendirme yapmayı.
bu dünyada en izlenesi kanallardan birisidir.
discovery natio olmasa dünyadan haberimiz yok diyebiliriz doğal hayatı sadece savanada dolaşan aslanlar sanıyor olurduk
hayvanlar izleyici olabilseydi eğer, onların fatmagül'ün suçu nesi, ne bileyim aşk ı memnusu falan olurdu heralde bu kanalın yayınladığı belgeseller.
hani çok konuşuluyor ya bu diziler toplumda, yok ''topluma kötü örnek oluyor'', yok ''senaristler ruh hastası'' falan. eğer görebilselerdi, aynı durumdan hayvanlar muzdarip olmazsa topum.
7/24 et mi yenir ulan bi kanalda! durmadan bir vahşet, kan gövdeyi götürüyor, kim kimin gırtlağında belli değil... nikita adında bir sırtlan var, aslanlardan dayağı yiyor yiyor bıkmıyor, topluyor sürüyü yine aslanların ekmeğine, ne bileyim bizonuna geyiğine falan göz dikiyor. şaplağı yiyor götüne, ertesi akşam bi daha. yetmiyor çektiği çile, 2 sırtlan güpegündüz buna tecavüz ediyor sopa gibi yarraklarıyla. oklava gibi lan, görsen şaşarsın.
oğlum hele bir aslan var, adını unuttum şimdi, sabah uyanıyor; daha bismillah hemen bizon peşine... eyvallahı yok kimseye. aga şöyle bir gerin ilk önce, açıl, iki kelam et sürüye günaydın de; yok. gözünün çapağıyla dalıyor baba bizon sürüsüne.
velhasıl izleyebilselerdi eğer, kedigiller camiası şikayetçi olurdu durumdan şüphe yok. sürünün gençlerine kötü örnek oluyor muhabbetine.
izleyiniz. çok keyifli. hayvanatlara her gün kurban şerefsizim.
kedigil familyasına mensup hayvanların belgesellerini izlediğimde, beni aşırı derecede et yeme isteğine kaptıran vahşi yaşam kanalı. nerede bir çita, kaplan, aslan avlansa o kanlı kıpkırmızı ağızlarında çiğnedikleri et beni de bir etobura dönüştürüyor. öyle iştah kabartıyor ki hakim olamıyorum, illaki o tadı hissedeceğim.