son günlerde nasılsın diyene yorgunum diyemiyorum. yalandan iyiyim'lerle geçiştiriyorum. ama çok yorgunum.
bir dağ başı, cebime küçük taşlar istiyorum sadece. ya da nazım hikmet misali " bir çınar ağacı".
umutsuz muyum? evet.
ara ara kendime gelmiyor değilim. sonay var mesela. can dostum. dün beraber çay, muhabbet...derken dedim oh be! iyi ki arkadaşlar var, kitaplar var, şarkılar var. yoksa napardım bu bok çukurunda.
tıpkı böyle, sonunu bağlayamadığım bu yazı gibiyim. kayıp ve yorgun.
Cok kotuyum. Ama kime ne bundan sanki. Herkes kendi onune bakiyor. Cok kotuyum be. Biri olsa taniyip tanimamam hic onemli degil simdi ergen mergen diceksiniz ama sarilip saatlerce aglarim.
önemli bir soru. cevabı eğer karşıdaki kişi samimi biriyse ve kötüyseniz "kötüyüm, sen nasılsın?", samimi biri değilse "iyiyim, sen nasılsın?"dır. tam tersi durumda da hepsi için "iyiyim, sen nasılsın?"dır. tabii istisnalarla birlikte bazı kişilere özel cevaplar da mevcuttur. hepsini de burada yazmayalım şimdi.
bu soruya cevap olarak onlarca satır cevap verebilirim. ama kim dinler? kim umursar? kim ciddiye alır? annemden başka. biz insanlar genelde malesef bu soruyu adetten sorarız ve cevabınıda pek umursamayız. bu dünyada herkes kendi ceviz kabuğunda yaşıyor acısını ve mutluluğunu.
güzel soru hemen yanıtlıyorum. bir problem var bende. kafam susmuyor. her başlığa laf atıp kaçan yazar gibi binbir türlü konu geliyor aklıma. bedenim arkada kalır mı? o utanmaz da hızlı çalışıyor saatlerdir. sanki spor yapmışım soluk soluğayım ve kalbim deli gibi atıyor. sanki kötü bir şey yapmış gibi hissediyorum. yine çözüm var tabi bu duruma ama tek başıma ulaşamıyorum. şansızlık!