nasılsın sorusuna iç sesin, dış sesten önce verdiği cevaplardır.
dış ses genelde iyiyim şeklinde cevap verir.
ya da en azından, idare eder, yuvarlanıp gidiyoruz, eh işte, iyi diyelim iyi olsun şeklinde yanıtlar verir, dış ses.
bazı dış sesler ise hiç cevap veremeden sen nasılsın diyerek, çok da umurunda sanki yanıtını verir.
peki bizim asıl mevzumuz olan iç ses, nasılsın sorusuna ne gibi cevaplar verir?
aynanın karşısına geçin ve kendinize nasıl olduğunuzu sorun.
sonrada dürüstçe cevaplayın sorunuzu. mutsuzum,yalnızım, kırgınım, dargınım, hastayım, umutsuzum, düşünceliyim, tedirginim, mağlubum, terkedilmişim, savunmasızım,yeniğim, reddedilmişim, işsizim, çaresizim, dertliyim gibi cevaplar verdiniz değil mi?
aslında nasılsın sorusunu soran her insana da iç sesiniz bu ve buna benzer cevaplar verir.
iç sesiniz sizi dış sesinizden daha dürüstçe ama daha savunmasızca ifade eder.
oysa ki diğer insanlara karşı dış sesin koruma kalkanlarını kullanarak yanıt vermek hayli mantıklı gelir bize.
çünkü insanların yalnızlıklarımızı, kırgınlıklarımızı, zaaflarımızı kötüye kullanacağını düşünürüz.
nasılsın sorusu aslında bir saldırı sorusudur bizim için.
iç sesimiz bu soruyu samimi bulur ve samimi cevaplar verir.
keşke iç sesimiz kadar samimi cevaplarımız ve sorularımız olabilse.
Dışarıdan; "iyiyim" cevabını versende, içerden bir ses; "hayatım boka sardı, aşk hayatım hiç iyi gitmiyor, lys berbat geçti, 384 mblık bir bilgisayarım var, kontürüm yok." vs gibi cevaplar verir.