ajda pekkan ın 1975 yılında yayınladığı ajda isimli albümünden neşeli mi neşeli bir parçadır, genelde yalnızca ilk sözleri bilinir, sonrası çevredeki bünyeler sıkılıncaya kadar trilaylay liii diye söylenir. bu durumda şarkının sözlerini yazmayı boynumun borcu bilirim efem. **
tri lay lay li tri lay lay li
tri lay lay li tri lay lay la
nasılsın iyi misin
sorarsam söyler misin
yabancı sen kimsin
çağırsam gelir misin
tri lay lay li tri lay lay li
tri lay lay li tri lay lay la
sen başka ben başka
doğuştan nerelisin
saz başka söz başka
buradan değil misin
tri lay lay li tri lay lay li
tri lay lay li tri lay lay la
yerinden yurdundan olursan ister misin
aşkında çalarsam oynarsan sen bizdensin
tri lay lay li tri lay lay li
tri lay lay li tri lay lay la
ilk olarak 1974 yılında 45'lik olarak, takiben 1975 yılında ajda adını taşıyan albümde, ve en son olaraksa sanatçının izni haricinde '93 yılında yayınlanmış olan hosgor sen adlı derleme/seçki albümünde yer almış olan bir ajda pekkan şarkısı.
artık yerini 'naber'in aldığı hal hatır sorma sözü. 'aah ah nerde o esi günler' der gib oldum ama, 'nasılsın iyi midin' nabere göre daha bir derin gibi duruyor. hani gerçekten düşünüyormuş gibi karşıdakini. nasıl olduğunu soruyor, yetmiyor bir de iyi olup olmadığı soruluyor. ilgileniyor karşıdakiyle ciddi ciddi. süper yani.
bunun bir de mektuba başlamaya yarayan 'nasılsın iyi misin? iyi olmanı yüce allah'tan dilerim' kalıbı vardı. bu versiyonu daha da bi ilgilenici sahip çıkıcıydı...
zeka engellilere, yaşlılara, kulağı işitmeyenlere, anlama zorluğu çekenlere yüksek sesle dillendirilen bir hal hatır sorusu.
ayrıca anadolu'da evrim geçirerek "naasssııın, eyi misin?" telafuzuna dönüşmüştür ki, çevremizdeki gerizekalılara yöneltmek için çok harika bir sorudur.
-merhaba kendini çok akıllı sanan sözlük ergeni, naassıın, eyi misin?
--spoiler--
"Nasılsın? iyi misin?" diye sordu annem.
"iyiyim"dedim; adettendir ya...
Kısa süren telefon konuşmasının ardından, nereden esinlendiğini bilemediğim bir düşünce huzursuzluk verici bir saplantı halinde saatlerime mal oldu. Otuz yedi yaşımdayım ve bu yaşıma kadar bir kez olsun"Mutlu musun?" diye sormamıştı. Ne kadar düşünsem de anımsayamadım. Eminim ki sormuşolsaydı hatırlardım.
"iyi" olmakla "Mutlu" olmak arasındaki fark... Meğerne büyükmüş.
Tut ki üç yaşında bir çocuğun var. Mesai saatlerinde ona bakabilecek bir bakıcı arıyorsun. iki aday buldun. Birinci aday çok titiz.Uyku saatleri konusunda despot, yemek zamanı ve dengeli beslenme konusunda ise bir uzman. Hijyen desen ondan sorulur.
ikinci bakıcı ise sanırım biraz zıpır. Zeki bir kıza benziyor. Bebek onu daha çok sevdi. iyi anlaştılar. Hangisini tercih ederdin?
ilk bakıcıyı seçersen çocuğun sağlıklı olur. Temizbir ortamda düzenli bir hayat sürer. Dengeli beslenir, zekâ gelişimine yararı olacak oyunlar oynar. iyi olur yani.
ikinci bakıcıda ise üşüyüp hasta olabilir. Çikolata,dondurma, cips ve benzeri abur cuburla beslenme riski söz konusudur. Evedöndüğünde çamurlara bulanmış, kum havuzunda tepinmekten giysileri kum içindekalmış, paçaları ıslak bir çocukla karşılaşabilirsin. Gün boyu çığlık çığlığa kahkahalar atmaktan bitkin düşmüş yavrunu, halının üzerinde uyumuş kalmış bulabilirsin. Geçirdiği harika günün gülümsemesi, uykuya teslim olmuş yüzündedir; kim bilir hangi burun üstü çakılmadan armağan alnındaki çizikler ve son çikolatanın dudağının kenarında kalmış lekesi de...
Bebek mutludur.
Bir bebek söz konusu ise eminim ki çoğunluk ilkbakıcıyı tercih edecektir. Peki ya bu yazıyı okuyan sen... Mutlu musun? iyimisin? ikisi birden olabilir misin? iyi düşün ve kendine karşı dürüst ol.
Bu aralar annem, evlenmem konusunda üzerimdeki baskılarını artırdı. Bir yığın aday bulup karşıma dikiliyor. Adaylar ona göre mükemmel.Evinin kadını olabilecek, beni derleyip toparlayacak, hayatımı
düzenesokacak kızlar. Tabii ki kişilikleri de aynen öyle. Hepsi öncelikle birer anne adayı. Eş değil, yoldaş değil. "Keşke anne olacağımıza, öncelikle birsevgili ve bir eş olabilseydik" diyecekleri yaşlarına henüz gelememişler. O geri dönüşü olmayan zamana...
Anneme rest çektim. Mutluluğu seçiyorum. Açlıktan ölmeyecek kadar yiyeceğim. Canım istediğinde uyuyacağım. Ertesi gün iş yerimde uykusuzluktan gebereceğim.Parasız kaldığımda rakı veya bira yerine ucuz şarap içeceğim. Hayatımla ilgili hiçbir plan yapmayacağım. Haftasonlarım da ve tatillerimde sadece olmak istediğim yerde olacağım. Çocuğumu ikinci bakıcıya vereceğim ve tekil şahıs kipiyle kurduğum tüm bu cümleleri çoğul yapabilecek kadına elimi uzatacağım.
iktisat teorisi: Ders 1, yaş 35:
Sermaye belirsizliğinde, günlük kâr esasına dayalı ticari yöntemler geçerlilik kazanır.
Ömürden daha belirsiz bir sermaye var mıdır?
O halde: Bu gün, yarından arttırdığımla yetinmeyeceğim; yarına, bugünden arttırdığımı bırakacağım.
Sorumsuz olduğumu düşünenlerle musalla taşında dalgamı geçeceğim :
"Nasılsın? iyi misin?"
"iyiliğin ölçütü soruyu sorana göre değişir. Sana göre iyi değilim anne ama mutluyum."
--spoiler--
Değilim ayağımda tırnak batığı var çok pis canım yanıyor ve de iltihap kapmış durumda, antibiyotik kullanıyorum . iyi tarafı ise 3 gündür raporluyum ve pazartesiye kadar da devam ediyor. Bir daha gelişi güzel tırnak kesen enkiduyu siksinler.
ilginç bir Ajda Pekkan şarkısı. Türkiye'nin mutlu yıllarına ait bir şarkı desem, 1975 yılında çıkmış. Milletin birbirini sağ-sol diye boğazladığı yıllar... ilginç bir şekilde tedirgin edici olmakla neşeli olmak arasında bir şarkı. Korku filmlerinde ıssız sokakta ip atlayan saçı iki yandan örgülü kız çocuğunun söylediği şarkı havası var.
elektronik sigarayı tüm gün kullanmak ciğerlerimi mahvetti. bir de normal sigara da içtim yanında. 12 gibi bir americano içtim. uyuyamıyorum. ellerim de akşam saatlerinde içtiğim bir kırmızı tuborg yüzünden hala uyuşuk.
