haklıdır efendim. kendi ülkesinde gurur duyacağı şunları biz yapıyoruz, bunuda adam akıllı yaptık diye bileceği tek bir tane bile dayanağı olmayan adamdır.
Hz. Ebubekir islâm'ı kabul ettiğinde zengindi, bütün malını dağıttı, öldüğünde tek kuruş miras bırakmadı. Hz. Ömer, Mekke'nin on önemli adamından biriydi, sefirdi, başka şehirlerle görüşme olduğunda onu gönderirlerdi, şimdiki dışişleri bakanlığına denk gelen bir mevki. Bu mevkii bıraktı, hicret etti. ilk Müslümanların hepsi mallarını mülklerini bıraktılar, hısımlarını akrabalarını bıraktılar, her şeylerini bıraktılar Medine'ye hicret ettiler. Şimdikiler Harun geldiler Karun oldular. Kayıkları yoktu gemicik sahibi oldular. Arabanın bagajından gofret dağıtmakla bitmiyor iş. Kuran'daki en ağır sözler statükoyu korumaya çalışan din adamlarına söylenen sözler. Statükoyu koruyanlar kim, Ebu Cehil, Ebu Süfyan. Bugün Türkiye'de statükoyu koruyanlar kim! Hz. Ebubekir köleleri azat ederdi, şimdi kölelik yasalarını çıkaranlar kim. Bir parça içtihat yetenekleri olsa, bir parça kıyas yapabilseler uykuları kaçar. AKP'yi soldan eleştirmek işin bir yönü. Ama bir de bizim bakanlar kurulunu ilk Müslümanlarla mukayese etmek lazım. 15 milyon kişi AKP'ye oy verdi. Bir parça Müslüman olan adamın uykusu kaçar bu zulümde.
Ülkeyi sadece yaşadığı şehir ve Rusların bulunduğu Antalya'dan ibaret zanneden memleketim güzelliklerininden bi haber yaşayan yurdum öküzünün sarf edeceği kelime.
insanın değerinin olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. can güvenliğimiz olmadan, her an kazaya kurban gidebileceğimiz bir ülkede. işe girmenin zor olduğu bir ülkede yaşıyoruz. torpilin her yeri ele geçirdiği bir ülkede... adamın varsa alakasız da olsa bir çok şeyi yapabileceğin, adamın yoksa ne kadar başarılı olursan ol karşılığını büyük ihtimalle alamayacağın bir ülkede yaşıyoruz. bir şeyi alabilmek için ederinden fazla ücret ödemen gereken bir ülkede yaşıyoruz. özel hayata, düşünceye, dinsel tercihlere sürekli müdahale edilen bir ülkede yaşıyoruz. yalan vaatler içerisinde, sınavdan sınava koşturarak yaşıyoruz. sürekli bir yarış içerisindeymişiz gibi yaşıyoruz hem de.
çok güzel bir memlekette giderek habisleşen bir iktidarın baskısıyla günden güne manyaklaşan insanlarla yaşıyoruz. maalesef dünyanın geri kalanı da bizden çok farklı durumda değil... o zaman dans...
36 42 kuzey paralelleri, 26 45 doğu meridyenleri arasında, yani ekvator un kuzeyinde greenwich in doğusunda yer alan bir ülkede yaşıyoruz şeklinde cevap bulan soru.
son olaylardan sonra nasıl bir ülkede yaşadığımı ben de bilmiyorum.. ama nasıl bir ülkede yaşamadığımı çok iyi biliyorum. güvenli bir ülkede yaşamıyorum örneğin..insan haklarını gözeten, adalet kavramının geliştiği, insanların mutlu ve huzurlu olduğu, devlete güvendiği, adalete güvendiği, herşeyden önce birbirine güvendiği bir ülkede yaşamıyorum. siyasilerin önce kendilerini değil, halkı düşündüğü, kendi koltuklarını değil, insanlarını öncelikli tuttuğu, sadece para kazanmayı değil halkın onurunu gözettiği, torpilin olmadığı ve hakkaniyetin olduğu bir ülkede de yaşamıyorum. kadın haklarının had safhada olduğu ve kanunlarla sabitlenmiş şekilde ezilen insanların korunduğu, benim gibi engelli statüsünde sayılan insanların haklarının savunulduğu ve ihtiyaçlarının karşılandığı, çocuklara yapılan tacizlerin, tecavüzlerin engellendiği ve dahi cezasında hiçbir şekilde indirim almadığı bir ülkede zaten yaşamıyorum. sahi ben neden yaşıyorum? artık onu da bilmiyorum. tek bildiğim bir şey var; bu patlama olayından sonra çıkıp da teröre alışmalıyız diyenler adına, şiddetle kınıyorum demekten öteye gitmeyen ve o meşhur sözün bittiği yere gelmekten bir türlü bıkmayıp koltukları uğruna insanların hayatının içine edenler adına artık ben insanlığımdan utanıyorum. evet ben nasıl bir ülkede yaşadığımı değil, yaşamadığımı çok iyi biliyorum. hayatımda bana kötülük yapılsa dahi yapamayan ben, bunu bana öğreten herkesin bir gün öğrettikleri şeyi yaşamalarını diliyorum. başka da bir şey istemiyorum.