kendi içimde samimi bir inancım vardı, dinin özünü doğru anladığımı ve yaşadığımı düşünüyordum.
benim ateizme giden yolum, tanrı kavramı reddiyle değil din reddi üzerinden şekillendi. aklıma takılan ve sağlıklı açıklamalara ulaşamadım uygulamalar, hadisler ve hatta ayetler vardı. biliriz, din iman etmek üzredir, o sebeple çeşitli kaçamak açıklamalarla bir süre kendimi ikna etmeye çalıştım.
çok uzunca bir vakit, interneti bu tarz araştırmalarım için kullanım. verdiğim karar ve vardığım nihai sonuç şuydu;
din bana kusursuz olduğundan ve hayatın her alanına dair doğru açıklamalar yaptığından bahsediyordu, yani din 1000 katlı bir gökdelen gibiydi, ben ise henüz bu yolun başındaydım ve belki de daha ilk katta çatlaklar görmeye başladım. oysa din gibi bir mutlak doğruda çatlak olmamalıydı.
küresel değil bölgesel ayet ve hadisler, peygamberin özel hayatına yönelik ayetler, cinsiyetçi ayetler, kadına yönelik -hafifçe vurunuz?- şiddet içeren ayetler. kabul edemeyeceğim ölçüde beni etkiledi.
büyük tabloda din ve tanrı kavramlarının asırlardır zenginlerin fakirler üzerinde hegemonya kurması için kullanıldığını fark ettim ve bu dünyaya diyalektik materyalist bakış açımı kuvvetlendirdi.
uzun tutmayacağım dedim ama yine düşündüğümden daha uzun yazmışım. merak eden veya detaylı şeyler sormak isteyen sevgili yazarlara mesaj kutum açıktır.
zaten insanların o kitapları okuyup da hala dinlere inanıyor olmalarına şok oluyorum.
resmen birbiriyle çelişen ve günümüzde artık hurafeye dönmüş kesitler var ancak insanlar hala tüm bağlılığıyla inanıyorlar.
bir de meallerinde şöyle demek istiyor böyle demek istiyor aslında diye kendilerine göre kitap uyduruyorlar ilgili kitapların sözde üstadları.
ulan, yaratan bu kadar mı başarısız, bir takım görev ve emirler verecek, ancak ne demek istediği herkes tarafından anlaşılamayacak. bu mümkün mü? bu yaratana hakaret değil mi?
özet: beynimi etkin kullanmaya başladığımda ateist oldum, yaklaşık 10-11 yaşındaydım sanırım.
Mutlak yaratıcıyla irtibatın hep tek yönlü süregeldiğini farketmemle birlikte denebilir, ki bu da yaklaşık 14-15 yaşlarıma tekabül eder. O zamana kadar okulda din derslerinde örnek öğrenci adledilen, geceleri dualarını okumadan uyuyamayan ben, yaşadığım farkındalık sonrasında, o zamandan bugüne bir kez bile acaba yanılıyor muyum ikilemine düşmedim. Tüm olan bitenin burada ve şuanda gerçekleştiğini düşünüyorum, kendi adıma da bundan eminim.
Biri "allah varsa bu entry'i girmemi engellesin" diye baslık açmış sonra "bakın engelleyemedi demek ki yok" diye entry girmiş. O günden sonra elhamdülillah ateist oldum.
agnostikler bir tanrının olup olamayacağını asla bilemeyiz derler. dolayısıyla varlığına veya yokluğuna dair herhangi bir kanıtın var olamayacağına inanırlar.
bana kanıt göstersinler fikrimi değiştiririm. bu yüzden ateist oldum.
Kuran’ı hadisleri ve tefsirleri okudum üstüne incil ve tevratı okuyunca aydınlandım. Ha yaratıcı var olabilir mi olabilir varsa bile biz zykinde değiliz.
Sanırım psikolojim bozuktu o dönem. Yıl 2014.
Aslında ateizm değil bendeki. Ben boşverdim. Varsa da yoksa da a. pardon.
Bana kimse sormadıysa bu hayata gelirken yada yaşarken var mı bir derdin diye, sonrasında kimse de hesap soramaz.
O değil de, zamanında ben bu sözlükte allahı savundum evrimcilere karşı, şimdi bazen dönüp bakıyorum da geçmişe. Komik!.