ulan öyle bi başlık attık ki, gören de 3 metreye 7 metre ebatlarında giysi dolabım var, para sıçıyorum sanacak.
ama sizde de olmuyo mu olum? hani böyle bi kazak görürsün de bayıla bayıla alırsın. sonra bi kaç ay sonra bakmışsın hiç giymiyorsun. bok gibi bi şeye benziyor. hangi akla hizmet aldım ben bunu diye hayıflanırsın.
sonra ömer abi geldi işte, dedi birayı siktir edin rakı getirdim size. öyle işte.
Ya hiç giyecek bişeyim yok diyaloglarına girerken annenizin bak bu daha yepyeni ne güzel neden giymiyorsun demesi üzerine, iğrenç hiç sevmiyorum ben onu demeniz ve yine annenizin (haklı olarak): Salak mısın kızım neden o kadar para verip aldın o zaman demesi durumunda düştüğünüz anlamsızlık hali.
sürekli başıma gelen şeydir. bütün dolabımı döküp eleme yaptığıdma bir sürü saçma saçma hiç giyilmemiş kıyafetler çıkııyor. mallığıma gelip almışım diyorum ama yapmaya devam ediyorum. mallık parayla değil ki
aslında ilk başlarda beğendiğiniz, sonradan "nasıl aldım ben bunu ya?" dedirten giysilerdir. sanki; o eşyayı ya da her ne haltsa onu alırken mağazanın ışığı, aynası falan farklı. ne bileyim len? büyü mü yapıyorlar ne haltsa artık.
yazmayacağım dedim ama başlık ha bire üste gelip duruyor. kısa kollu kareli turuncu bir gömlek almışım hangi akla hizmetle yapmışım bilmiyorum. ne giyiyorum ne de atıyorum. anlamamayı bırak utanıyorum be sözlük.
not: giymek isteyen varsa yollarım. kargo da bana ait. hiç kullanılmamış sıfır'0'dır. kullanılmış sıfır var mı ki acaba? neyse kurtarın beni bundan.
genelde çok şey almaznız gereken, ancak zamanınızın az olduğu günlerde yaptığınız alışverişlerdendir o giysiler. bi aceleyle, sadece o anlık işinizi görsün diye almışsınızdır ve sonrasında hiç giymemişsinizdir.
başarılı tezgahtarın işidir. ne yapar ne eder satması gereken malı kakalar. müşterinin de boş bir anına denk gelirse, kendini kasada ödeme yapmış evin yolunu tutarken bulur.
genelde artık böyle giyinmem lazım diye düşünüp aldığım ama sonra beni mutlu etmeyen giysilerdir.
evet tarzım dışına çıktımı hissetmekteyim onları giydiğimde , sıradanlaşıyorum ama evet öyle giyinmem lazım düşüncesindende kendimi alıkoyamıyorum.
dışarıda pantolonumun yırtıldığını farkedip can havli ile almıştım.kasadan çıkarken farkettiğimde dükkanını su basmış esnaf gibi paçaları sıyrılmış bir pantolonla ayrılmıştım mağazadan.
Cillop gibi olmasından dolayı, atamazsınız, vermeye kıyamazsınız, giymek de içinizden gelmez, onla bunla denersiniz, aslında birçok şans verirsiniz ama ıı ıııh olmaz bir türlü.
Aslında kaderi bellidir garibanın ama geciktirirsiniz işte.
Sonra o büyük gün gelir, delirdiğiniz, hiçbir şeyin anlamı olmadığı, gemileri şaak diye yakabildiğiniz o gün!
O gün giysinin son günüdür. Vakti çerağan gelmiştir.
Herkes kendi yoluna gider, masal da burda biter.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine, eheheh...