cannes film festivali'nde 10 yıl sonra ödül alacağı kesinleşen, ünlü oyuncu, bilim insanı, rüya yorumcusu. * pata pata diye ses çıkaran kelebek sahibi. *
king's cross'tan tube e binip tottenham hale'de indikten sonra otobüse binip içmeye giden, notting hill sokaklarında akşam yürüyüşü yaparken camiden çıkan araplara bulaşmadan evin yolunu bulmaya çalışan london yerlisi yazar. hoşgelmiş...*
kendisinden londra ve genel olarak ingiltere deki yağmurlu havaları bize de yollamasını istediğim, dünya iyisi yazar. biz burda kavruluyoruz istanbullarda.
ayrıca, ilk dakikadan itibaren sıcacık sohbetiyle insanı kendisine çeken güzel insan. *
bana nadir entry tebrik mesajı gönderen nadir yazar arkadaşımız. nicki ilginç diyeceğim de yani benden önce ilginçliği konuşulmuş da. çok tatlı dilli sempatik bir uyarıcı da kendisi. fikirlerin de uyuşması sevindirdi beni. *
bir meyvenin yuregi
gunesi gormek icin nasil catlatirsa kabugunu
acilar, kirilmasidir idrakimizi kaplayan kabugun
tarlalarinizdan gecip giden mevsimler gibi
kabul edebilseydiniz yureginizin mevsimlerini
bakabilirdiniz pismanlik ve uzuntulerinizin kisinda
huzur icinde cevrenize...
der halil cibran bir şiirinde...
yılkı atı denen bir at vardır, sahibi tarafından özgürlüğe, kendi bildiği hayat çizgisine emanet edilen/salıverilen. bir mücadele hikayesi, bir kurtuluş düşüdür bu at üzerinden betimlenmek istenen...kimisi döner gelir çıkış noktasına, kimisi yürür kendi yoluna...zira her ayrılık bir risktir ve bireysellik de yalnızlığı barındırmaktadır bir yanında...
dizginsiz bir hayatın başıboş kırlarında nasibi neyse onu bulur yılkı atı...kanaatkarlık vardır biraz, teslimiyet de... mukadderat mı yoksa ? bunun gibi bir şey
sıradan dertlerin insanı olmadığı anlaşılan, sıradann insanlardan olmadığı zaten aşikar olan; kırlara, çiçeklere, patikalara, ağaçlara isimini yazan cümle kelimelerin devrik cümlelerde de güzel duracağını gösteren insandır.
dikkatli bir yazar oluşuna da , gramatik hassasiyetine da minnet duymaktayım...
son olarak kırık dökük yazılara/kişisel iletilere alçı çektiği için teşekkür etmek istiyorum, kusura bakmasın zira kusur bizde çok olur...
son olarak bana sunay akın'ın çok sevdiğim bir şiirini hatırlatıyor nick'i
Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
bir arkadaşım vardı adı yücel, üniversitede herkes benim hareketlerimi çocukça bulup, eleştirip, benimle bağlarını koparırken, yücel beni düzeltmeye çalışırdı. ben de hareketlerimin yanlışlığını bilirdim ama çoğu zaman dikkatsizlik yapardım ve nasıl düzeleceğimi bilmezdim. yücel beni bırakıp kaçmadı, beni az da ** olsa düzeltti, en azından bunun için uğraştı. bu yüzden yücel en iyi arkadaşım olarak kaldı.
beni sanal alemde düzelten, yaptığım dil bilgisi hatalarını özel msj olarak bana ileten sanal insandır.
sanalda en sevdiğimdir.
sağolsun dediğimdir.
nasıl teşekkür ediliceğini bilmediğimdir.