narin ve zarif gözlerden akan duygu dolu gözyaşlarını, onu akıtan kadını en içten duygularla seven kaba görünüşlü ama sevgi dolu, elleri nasırlı adamın, usulca başparmağıyla silmesidir.
dünyaya renkli, kahkaha atarak bakan gözlerine aşık olmuştur çalışmaktan elleri nasırlaşmış, omuzları genişlemiş, hayat yorgunu, kadının yumuşacık sesine, gülüşüne, kapısını açıp gülümseyişine ve şefkate muhtaç erkeği. yıllar boyu her gün terlere batmıştır ekmek parasıyla. yeri gelmiş kavga etmiştir tanıdığı tanımadığı insanlarla, güç göstermiştir ezilmemek için kavgada galip olmanın tek şart haline gelmiş olduğu bu dünyada. yaralanmıştır, canı acımış, derisi kalınlaşmıştır hayatta kalmanın bu çabaları arasında. yaralar içinde bazen, bazen işin yorgunluğunun vücuduna armağan ettiği ağrıları taşıyarak yanında, çalar kadınının kapısını akşam olunca. onun bir gülüşünü, kimsenin onu umursamadığı dünyada vücudundaki kesiklere ya da yorgunluklara önem veren sevdiğinin telaşlı gözlerini görüp, şefkatle okşanarak enerji depolar ruhuna.
işte bu renkli, sevgiyle bakan, gülümseyen, neşe ve şefkat dağıtan narin gözler bazen yaşlar döker istenen ya da istenmeyen nedenlerin varlığında. hayatının nasırlarına okşayış olmuş kadınının gözlerindeki o yaşlar, yüreğine batan kılıçlar olur erkeğinin, canını en yakan şeyler olur o tatlı gözyaşları sevdiğinin. ve yüreğine batan sancıların eşliğinde, yaşamın zorluklarıyla başa çıkarken saçlarını, yanaklarını tek okşayan, sağlığına ve gülücüğüne tek önem veren kadınına ilaç olabilme umutlarıyla siler gözyaşlarını. işte şimdi şefkat gösterme sırası, elleri hayata karşı verdiği savaşlarla nasırlaşmış erkektedir.