çiçeklerin eksilen suyuna su,
yazın yanına hatırayı ekledik,
çekirge sesleri ve
öğle güneşi altında narın
olgunlaşmasını bekledik.
bekledik, başka başka odalarda
çektiğimiz ağrı dinsin,
bir çocukluk düşü gibi
ince bir sızıya dönsün diye
yaza sedeften bir anlam ekledik
biliyorsun,
bir başdönmesi gibi sürüyor hayat,
yazların yanına yazlar ekleniyor,
zaman uzun bir sıcağa dönüyor burada,
ağırlığına duygunun, taşınamazlığına
ve yazlar hatıraya
sığındığımız konuşmalar kesecek mi ağrıyı?
ağacın güzelliğindeki mânâ sönmeyecek,
köklerinde sürecek mi aşk?
ah benim hayal kardeşim,
bizim bu aşktan alacağımız var,
dinsin ayrı odalarda çektiğimiz ağrı,
yaz geçip gitsin ve olgunlaşsın nar.
Narlar kuraklığa dayanıklıdırlar ve Akdeniz tipi bir kış veya yaz yağmuru iklimine sahip bölgelerde yetişirler. Daha yağışlı bölgelerde sık sık mantar rahatsızlıklarından kaynaklanan kök çürümeleri ile karşı karşıya kalabilmektedirler. -10 °C’ye kadar soğuğa dayanabillir.
kırmızımsı sert kabukları içinde çok sayıda sulu küçük tanelerden oluşan tatlı ya da ekşi bir meyvedir. bu meyvenin birçok faydası mevcuttur.
Narın faydaları;
mineral ve vitamin kaynağıdır.
Prostat kanseriyle savaşmaya yardımcı olur.
Göğüs kanseri riskini azaltmaya yardımcı olur.
Kan basıncını düşürür.
Eklem iltihabı ve eklem ağırlarına karşı savaşır.
Kalp hastalığına yakalanma riskini azaltır.
Sertleşme sorunlarını yani iktidarsızlığı (Erektil disfonksiyonu) azaltmaya yardımcı olur.
Bakteriyel ve fungal hastalıklara karşı savaşır.
Hafızayı güçlendirir.
Bilim insanlarınca yapılan güncel bir çalışmadan bir kesit
Konuya Giriş bilgisi:
Bizler yaşlandıkça, hücrelerimiz kendi enerji santralinin geri dönüşümünü sağlamak için uğraş verir.
Santralin temelinde Mitokondri olarak adlandırılan iç kısım hayati fonksiyonlarını yerine getirmekte zorlanabilmektedir. Nitekim hücre içerisinde birtakım yıkım ürünleri birikir ve böylece vücut içinde bazı deformasyonlara ortaya çıkar.
Bu bozulmalar yıllar içerisinde aşamalı bir şekilde devam eder.
bu durum ise zayıflayan kaslar da dahil pek çok dokunun sağlığını olumsuz bir şekilde etkiler.
Ayrıca Disfonksiyonel bir mitokondrinin oluşumu demek, Parkinson hastalığı da dahil diğer birçok yaşlanmayla ilgili hastalıklara davetiye çıkarmak demektir.
Bilim insanları nar meyvesinde bulunan bir molekülün (ellagitannis) vücut içerisindeki yararının farklı bir yönünü keşfediyor.
Bu molekül nar yiyerek vücuda alındığında bağırsaklarda bulunan mikroorganizmalar tarafından urolithin a ‘ya dönüştürülüyor.
urolithin A adıyla tanımlanan component, bozunmaya uğramış mitokondri bileşenlerinin geri dönüşümünü sağlıyor. Geri dönüşümü sağlanan yapılarda da hücreler yenileniyor.
Komponent, mitokondrideki temizleme işlemini yeniden başlatabilen tek molekül olarak bilinir.
Bu tamamen doğal bir madde olup, etkisi güçlü ve ölçülebilir bir düzeydedir.
Bilim insanları ürolithin a’nın canlılardaki etkisini görebilmek için birtakım çalışmalar yapmıştır.
Bilim insanları hipotezlerini test etmek amacıyla ilk çalışmalarında c. Elegans tür adlı nematod’u kullanmışlardır.
Araştırıcıların neden bu canlıyı seçtiğine gelirsek; Bu canlı herhangi bir dış uyarana karşı çok kısa bir sürede (8-10 gün ) yaşlılık belirtisi gösterebiliyor.
Doğal olarak yaşlılıkla ilgili çalışmalarda bu canlılardan faydalanılarak sonuçların etkinliği daha kısa sürede görülür.
Nematod’ta yapılan çalışma sonucunda; Urolithin A ‘ya maruz bırakılan nematodun, maruz bırakılmayan (kontrole göre) nematoda göre yaşam ömrü %45 artmıştır.
c elegans dışında, sıçanlarda yapılan diğer bir çalışmada ise ürolithin a enjekte edilen 2 yaşındaki sıçanların , yine aynı yaşta fakat ürolithin A ‘ya maruz bırakılmayan (molekül enjekte edilmeyen) sıçanlara göre hareket fonksiyonlarındaki dayanıklılık %42 oranında artmıştır.
Kısaca bu molekül, sitoplazmada biriken komponentlerin geri dönüşümünü sağlayıp, yıkım ürünlerinin sayısını azaltıyor. Böylece canlının yaşam ömrü uzuyor ve ayrıca canlının kas sistemi de güçlenmiş oluyor.
Avrupa’daki hastaneler insan üzerinde ürolithin a doz seviyesini değiştirerek ilk klinik denemeleri test etmeye başlamış bile.
Yalnız ürolithin a insanlarda pek etkili bulunamamış.
Nar meyvesi yine de mucize bir molekül içermiyor.
yukarıda da değindiğimiz gibi molekül (ellagitannis) bağırsakta yaşayan mikroorganizmalar tarafından ürolithin A’ya dönüştürülüyor.
üretilen ürolithin a miktarı bağırsak mikrobiyumu içindeki mevcut floraya ve fauna türlerine de bağlı olarak geniş ölçüde değişebilmektedir.
Bazı bireylerde hiç üretilmeyebilir.
Eğer siz bu şansız kişilerden biri iseniz, içtiğiniz nar suyunun veya yediğiniz narın bu yönlü faydasını maalesef göremeyeceksiniz.
Bağırsaklarının içinde molekül (ellagitannis) dönüşümünü gerçekleştirecek olan mikroorganizmadan yoksun bireyler üzülmeyin. bilim insanları sizler için de ilerleyen yıllarda bir çözüm yolu bulabilir.