cennetin girisindeki iki meyveden biridir. digeri ise incirdir. bana cennette hurma olur diye gelmeyin, benim cennetimde bastan basa nar ve incir agaclari.
çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane,
değil 600 tane olcak doğrusu.
içide küçük çekirdekler ve meyve gövdesini oluşturan yüzlerce tanecikten oluşmuş, hafif ekşi tadı olan, ılıman iklimlerde yetişen bir meyve türüdür.
yaz ve kış yağış alan iklimlerde yaşayabilir, - 10 dereceye kadar dayanabilir.
ilk olarak iranda ortaya çıkmıştır. nar yetiştiriciliği yapan ülkeler afganistan, pakistan, gürcistan, ermenistan, yetiştirildiği diğer bölgeler, karadenizin doğu kıyıları ve himalayalardır. **
ülkemizde ise ege ve güneydoğu anadolu bölgelerinde yetiştirilir.
yerken tanecikler arasındaki beyaz lifleri ayırmanın kolay yolu su dolu bir kaba koymakır. taneler dibe çökecek, lifler su üstünde kalacaktır.
100 ml nar suyu yetişkin bir insanın günlük c vitamini gereksiniminin %16 sını karşılar. ayrıca nar suyu b vitamini ve potasyum içerir.
çeşitli diyet ürünlerinde nar özü kullanılır çünkü nar
özü şeker , kalori ve katkı maddeleri içermemektedir.
nar kabuğu ishale karşı çay halinde kullanılabilir. çarpıntıya iyi gelir, safra sökücü özelliği vardır, barsak tenyalarına karşı kullanılabilir, yalnız zehirlenmelere yol açabileceğinden kullanımı esnasındsa dikkatli olunmalıdır.
bu senenin acilisini az önce hafif mayhos bir narla yapmis bulunmaktayim.hayirli ugurlu bol narli olsun!
yenilesi,kadife renkli meyve.ama öyle tanelerinin bir tabaga doldurulup da kasıkla yenilmesi taraftarı degilim. hatta kasıkla yemenin, nar meyvesinin bütün büyüsünü bozduguna inanırım.bu bi hakaret olur. nar; nar olmaktan cıkıp baska bir meyve olur bence. narı kesmeden dörde bölmeli. taneler disler yardımıyla zedelenmeden zarif köklerinden ayrılmalı. o anki zevk, zorlanırsa, insana karda yürüyormus hissini bile verebilir. ayrıca bu tarzda yemek, sanki dalından koparıp da hemen oracıkta lüpletiyormuşsun hissiyatını yasatır insana. her zaman taptaze,dipdiri...yasandıgı sürece ask gibi! naif hareketler gerekir yemek için yoksa suyu daha agzına götürmeden elinde yapıskan olur. ayrıca cekirdeklerini de yemeli, oldugu gibi kabul edip sevmeli narı...
güllaçın üstüne serpiştirildiğinde ve onun üzerine de dövülmüş şam fıstığı döküldüğünde harikulade güzellikte baş rol oyuncusu olan, bunun yanı sıra lezzete lezzet katan, ayrıyetten de tek başına yendiğinde de tadına doyum olmayan bereketli mi bereketli meyve:)
ermenilerde bereketi simgeleyen meyvedir. yeni evli çiftler için kilise önünde, noel ve yılbaşı sabahları dükkan önlerinde nar patlatma geleneği vardır. ayrıca dünyanın dört bir yanına dağılmış ermenileri temsil etmektedir nar parçaları.
bu meyveyi yerken bir tane bile yere düşürmeyen cennete gidermiş diye rivayet edilmesinden dolayı cennet meyvesi de denir. fekat tamamen hurafedir. dökmeden yiyip yarın öbürgün ahirette yakama yapışırsanız tanımam ona göre.
bu meyvenin ingilizcesi olan pomegranate, latince elma anlamına gelen "pomum" ve çekirdekli anlamına gelen "granatus" sözcüklerinin birleşmesinden oluşmaktadır. yani nar, latinceye göre "çekirdekli elma"dır.
ilmi adı punica granatum olan meyve. taksonomik olarak bitkiler (plantae) aleminin, kapalı tohumlular (magnoliophyta) şubesinin, iki çenekliler (magnoliopsida) sınıfının, rosidae (gülgiller) alt sınıfının, myrtales (mersinler) takımının, lythraceae (kınagiller) ailesinin, punica (nargiller) cinsindedir. bu bakımdan aynı alt sınıfa mensup gül, elma ve ayvayla akrabadır. gerek meyvesi, gerek suyu, gerekse pekmezi kansere birebirdir.
düsündüm de aslında 'nar' ın anlamı 'hüzün'. her hüznünde bir, 'tane', daha. bu hüzünleri gizlemeye calismak icin tanelerini zarla bloklara ayırıp aralara duvar cekmis, ama nafile ben cözdüm durumu. tanelere ulasmak icin zarları soymak gerekiyor. soyuldukca eteklere dökülüyor. yerlere düsen taneler nar ın hatırlamayı hic istemedigi hüzünleri. ne kadar cok tane yere dökerseniz, o kadar hatırlamayı istemedigi acısını hissedersiniz. bu yüzden demisler yerlere düsürdügün tane kadar cocugun olur diye( biliyoruz bunun daha cok pilava denildigini, bikere de benim icin nar a söylenmis oldugunu düsünemez misin, tez üretiyoruz burda heralde). ve her cocuk, her bir acının temsilcisi olarak dünyaya gelir.
bu sebeple ben, zarıydı, duvarıydı derken, hepsini birden yiyorum hic yere dökmeden.