Hatay'ın bir ilçesinde görev yaparken ev sahibem olan teyzemin oğlu olmadığından beni de oğlu gibi çalıştırırdı. portakal bahçelerinin kenarına sınır bitkisi olarak dikmiş oldukları narları toplama zamanıdır. komşudan bir traktör bulunur ve bahçeye doğru yol alınır. kurt ve kuşun rızıklandığından geriye kalanlar toplanır. bu arada kafam kadar olan narların içlerinin çoğu jardın denilen fareler tarafından yenilmiştir. yinede bir römork toplanır ve eve yol alınır. ertesi gün dört teyzemiz evin önüne oturur biri narları ikiye böler diğerleri tahta kaşık ile vura vura nar tanelerini döker. zahmetli bir uğraştan sonra çıkan taneler dövülerek ardından ayakla çiğnenerek suyu çıkarılır. kocaman bir kazan nar suyu çıkarılır. ama iş daha bitmedi. kazan kaynatılır da kaynatılır ve geriye çok az bir su kalır. ama döktüğün her ilgili yiyeceğin tadına tad katar.
üretimi zahmetli olup, yiyeceklerimiz için güzel bir çeşnidir.
ekşi narın suyunun içine doğranmamış soğan ve acı biber atıldıktan sonra üçte biri buharlaşıncaya kadar kaynatılan müthiş sıvı. özellikle havuç salatasının içine atıldığında harikalar yaratır.